VIII: Jeon Jungkook'un Güncesi

2.4K 402 228
                                    

Dumbledore's Farewell- Nicholas Hooper

15.11.2020 \ Louvre -Bourse ana yolu, Paris.

Memur Bouquet'in eski arabasında Taehyung'la birinci saatimizi doldururken ben de son dört günde gelişen her şeyi deftere geçirmeye karar verdim, görünen o Bourse kilisesine gitmek için çektiğimiz birkaç saatlik yol önümüzdeki günlerde dinlenmek ya da olanları deftere aktarmak için elime geçecek tek fırsat olacak.

Kim Jennie cinayetiyle birlikte birkaç sır zincirini beraberinde çözeceğime dair içimde inanılmaz bir his vardı, galiba bunda yanılmamışım.

Jaehyun ve Jennie'nin ilişkisi, Rosé ve Jaehyun'un oynadığı oyun, Taehyung'un gerçek babası ve Belediye başkanı ve Taehyung'ın arasındaki gerçek; bütün bunlar bu zincirin parçasıydı ve ben artık sona yaklaştığımı hissediyordum.

Bütün bu sırları aydınlattığım geceye dönecek olursak, belki de uzun zamandır yaşadığım rahat uykuydu, Taehyung'un yaralı kollarının göğsüme yaptığı ağırlık, diğer bütün yükleri hafifleştirmiş sanki ve ben ertesi sabaha uyandığımda, Taehyung çoktan uyanmıştı.

Bir süre ne yaptığını anlamak için sessiz kalsam da burnunun ucu boynumu gıdıklarken daha fazla kıkırdamadan duramadım.

''Napıyorsun?'' dedim Taehyung geri çekilirken.

''Parfümün çok güzel kokuyor.'' dedi başını boyun çukurumdan indirip tekrar göğsüme koyduğunda.

''Parfüm kullanmıyorum.'' gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmadan önce fısıldadım. ''Bunu sana söylemiştim.''

''Hatırlamıyorum.'' dedi homurdanarak, hemen ardından ellerini iki omuzumun üzerine koyup destek alarak doğruldu.

''Saat kaç?'' dağınık kıvırcık saçları uykulu gözlerini tamamen kapatıyordu, fakat Taehyung'un beni izlediğini sezebiliyordum. Ben de doğrulup komodinin üzerindeki telefonumu ekranını açtım.

''Öğlen olmak üzere.''

''Okula gitmem gerekiyor.''

Taehyung tamamen doğrulup yatağın ucunda oturur konuma geldiğinde, karşıdaki aynadan kendini izlemeye başladı, vücuduna sanki bir başkasınınmış gibi acıyan gözlerle bakıyordu.

Eğilip dün odama geldiğinde üzerinde olan siyah gömleği aldım, yavaşça önce omuzlarına yerleştirip ardından kollarını geçirttim, en son düğmelerini vurmak için önüne geçtiğimde ellerini kısa saçlarımın arasına kaldırdı.

Bir süre parmak uçları saç diplerimin arasında gezdikten sonra yavaş yavaş şakaklarıma sonra da yanağıma indiğinde başımı kaldırıp dolu gözlerle beni izleyen Taehyung'a baktım.

''Okula bırakayım mı?''

''Olur.''

Taehyung'u keman dersleri verdiği lise'nin önüne bıraktığımda aslında sonraki hedefim Jimin'in yanına uğramaktı, fakat Taehyung'un içeri girişinden emin olmak için birkaç dakika fazla beklediğimde okula tanıdık bir yüzün daha girdiğini gördüm. Auhert Dubois.

''Auhert!''

arabadan inip okula girmek üzere olan öğrenciyi durdurdum. Beni beklemiyor olacaktı ki birkaç saniyeliğine afalladı.

''Dedektif Jeon.'' dedi yanına vardığımda. ''Burada ne işiniz var.''

''Geçiyordum.'' diye uydurdum hızlıca, geçen hafta çiçekçiye gittiğimde onu görememiş ondan sonra gelişen olaylar yüzünden de bir daha konuşma firsatı bulamamıştım.

Operadaki Hayalet || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin