16. Bölüm

170 16 17
                                    

Nasıl da aşık oluyoruz

Bir merminin çarpmasından daha ani bir şekilde

-------------------------------------------------

"Sonra da ben öptüm! Hahaha! Ben!" Kahkaha atarak olanları Soner'e anlatıyordum. O da benim gibi gülüyordu fakat şaşkındı.

"Kızım alt tarafı birkaç saat konuşmadık neler olmuş neler." Aşağı yukarı kafa sallayıp gizlice okula soktuğumuz kova tavuktan bir tane daha aldım. Olanlardan sonra doğru düzgün bir şey yememiştim.

Yani pozisyon şuydu ki, arka bahçenin ücra köşesine oturmuş bir güzel tıkınıyorduk.

"Dayanamıyorum söyleyeceğim." Dedi Soner. Kaşlarımı çatıp göz kırptım. "Ben Selin'den hoşlanıyorum!" Hiçbir tepki vermeden yüzüne bakıyordum boş boş.

"Sormaya korkuyorum ama Selin kimdi?"

"Balık hafızalı. Hani geliyordu buraya doğru ben onu görünce kahveyi bilmem neyi dökmüştüm hatırlasana." Jeton şimdi düşmüştü.

"Aa hatırladım! Çok güzel bir kızdı... Sahi o neden buraya geliyordu?"

"Bilmiyorum ki. Elim kolum rahat dursa anlayacaktık."

"Selin iyi bir kıza benziyor bana yardım etti o kadar. Ama ne ara hoşlandın onu anlamadım."

Ciddi bir şekilde "Ben de anlamadım." Dedi. Sanırım kız Soner'i fazlasıyla etkilemişti.

"Hadi toparlanalım ders başlayacak." Çöplerimizi toplayıp çöp kutusuna attıktan sonra sınıfa girdik. Selin sınıftaydı. "Dolunay, Selin'in yanına otursana." Soner'e döndüm. "Neden?"

Gözlerini devirdi. "Ya konuşun işte sevgilisi falan var mı acaba öğrensen? Hem teşekkür falan et kıza o kadar yardım etmiş..."

"Tamam tamam, gidiyorum."

Selin'in yanı boştu, boş olan sandalyeye çantasını koymuştu. Yanına varınca boğazımı temizleyip konuştum. "Selam, oturabilir miyim?" Okuduğu kitaptan kafasını kaldırıp bana baktı. Sonra gülümseyip çantasını kaldırdı. "Tabii ki, otur lütfen."

Samimi yaklaşımına karşılık gülümsedim. Şimdiden ısınmıştım bu kıza.

"Nasılsın Dolunay?"

"İyiyim,sen?" Kuru bir sohbet oluşmuştu aramızda. "Ben de iyiyim, teşekkür ederim." Kafamı Soner'e çevirdiğimde saçma sapan hareketlerle ne konuştuğumuzu sormaya çalışıyordu, mal.

"Üstüme kahve döküldüğü gün yardım ettiğin için tekrar teşekkür ederim."

"Bir şey yapmadım ki. Teşekkürlük bir durum yok gerçekten." Sohbetimiz ilerlerken sınıfa hoca girdi ve ders anlatmaya başladı.

Dersi dinlemek yerine Selin'le sohbete kaptırmıştım kendimi. Sohbeti sarmıştı, tam kafa dengiydi.

Dersler sonunda bittiğinde Selin'le telefon numaralarımızı almış, sınıftan çıkmıştık.

"Ne konuştunuz?" Soner heyecanla yanıma gelip sormuştu. "Üzgünüm ama seninle ilgili bir şey konuşmadık. Acayip kafa kız onunla konuşurken seni unutmuşum." İlk birkaç saniye yüzüme bakıp "O senin yengen yengen!" Dedi. Gülüp parmak ucuna çıkarak kolumu omzuna attım. "Şaka şaka, numarasını aldım grup açarım istersen."

"Vallaha mı? Adamsın sen adam!"

"Sensin adam. Hadi hadi Buğra ile konuşacağım."

Eve geldikten sonra Soner'e söylediğim gibi grup açmayı planlamıştım ama önce guruldayan midemi susturmam gerekiyordu.

Makarnamı hazırlarken Buğra aradı.

"Ne yapıyorsun güzelim?"

"Makarna yapıyorum, pek hamaratımdır." Histerik bir gülme sesi geldi. "Makarnayı ben de yapıyorum ama neyse."

Gülerek "Seninle bu tartışmaya giremeyeceğim. Ama istersen gel beraber yiyelim." Dedim.

Güldü. "Beni eve mi atıyorsun?" Söylediği komiğime gitmişti. "Gelme o zaman ta-" Sözümü kesti.

"Geliyorum geliyorum bekle." Telefonu kapattıktan sonra makarnaya kremayı döktüm. Soslu güzel bir makarna olmuştu. Eminim ki Buğra'nın kuru makarnasından çok daha iyiydi.

Arda kursa gittiği için şanslıydım çünkü diğer türlü hayatta Buğra gelemezdi.

Kapı çaldığı gibi koşa koşa kapıya gidip açtım. "Hoş geldin!" Fazla mutlu söylediğim için gülmüştü. "Hoş buldum güzelim." Ceketini alıp astıktan sonra oturma odasına geçtik.

"Annenler yok herhalde?"

"Tabii ki de yoklar. Olsalardı gelebilir miydin sanıyorsun?"

Kaşlarını kaldırıp indirdi. "Sen bize gelmiştin ama?" Bir an duraksadım fakat her şeye bir cevabım olduğu gibi buna da vardı. "O zaman sevgili değildik ki Buğra. Şu an durum farklı. Her neyse ben makarnaları tabağa koyup getireyim." Heyecanla mutfağa girdim. İlk defa yaptığım bir şeyi yiyecekti ve tabii ki beğenmesini çok istiyordum.

Tabaklara dağıtıp bardaklara da kola doldurduktan sonra tepsiyle oturma odasına götürdüm.

"Al bakalım." Tabağını eline alıp ilk lokmasını yedi. Ben de yemek yerine onun tepkisini izliyordum. "Nasıl olmuş?" Beğenmese de yerdi ama olsun işte. 

"Çok güz-" kapının çalınmasıyla Buğra'nın sözü kesilmişti. Kalbim dört nala koşarken aynı zamanda da kimin geldiğini tahmin etmeye çalışıyordum.

"Basıldık!" Buğra kafasını geriye atarak kahkaha attı. "Ne basılması Dolunay? Ne yapıyorduk ki?" Ona kaşlarım çatık baktıktan sonra kapıya koşup delikten kimin geldiğine baktım.

Allah kahretsin yaşadığım kalp çarpıntısını.

Soner gelmişti.

Kapıyı açtığım gibi sarıldım. "Daha demin beraberdik ne çabuk özledin?" Ayrılıp yüzüne baktım. "Daha önce seni gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim." Kaşlarını çatıp sinirli bir yüz yapmaya çalıştı. "Ayıp oluyor he."

Arkamdan Buğra da gelince Soner anlamıştı. "Ooo bensiz toplanılmış. Ama haklısınız yok ki bir manitam şöyle çift çift gezelim..." Söylene söylene içeri girdi.

" Söylene söylene içeri girdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

selinyilmazz: #tbt

Yorumlar kapalı.

--------------------------------------------------

Milagre 1k oldu!

Musmutlu oldum boş olduğum her an yazmak istiyorum ama akıla de her zaman bir şey gelmiyor.

Diğer bölüm full texting. Adının hakkını verelim artık değil mi...

MİLAGRE | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin