20. Bölüm Final

224 19 23
                                    

"Okuldan sonra direkt eve mi geçeceksin?" Selin'in sorusuyla kafamı ona çevirdim. Bugün fazlasıyla dalgındım. Kafamı derse bile verememiştim. "Bir planım yok. Öyle yaparım herhalde."

Kaçıncı turunu attığımızı bilmediğim bahçede beni kolumdan tutup kendine çevirdi. "İyi misin Dolunay? Bugün bir ruhsuzsun sanki." Parmaklarımla şakaklarımı ovalayıp ofladım. "Anlatmayayım diyordum ama dayanamayacağım."

Selin'i kolundan çekiştirip arka bahçedeki banklardan birine oturttum.

"Neyi kız? Meraklandırmasana!" Her şeyi merak ettiği için bu duruma alışıktım. "Biz yaklaşık bir hafta önce basketbol oynadık ya, hatta fotoğraf atmıştım sen de yorum yapmıştın." Devam et dercesine kafa salladı.

"O günden sonra bana soğuk davranmaya başladı ve bu durum benim canımı çok sıkıyor." Selin ne diyeceğini bilememiş olacak ki bir süre sustu.

"Belki sana öyle gelmiştir, yanlış anlamış olamaz mısın?" Gözlerimi devirdim. "Hayır Selin, eskisi gibi davranmıyor. Hareketlerini ayırt edebiliyorum." Selin daha fazla bir şey dememişti. Onunla dertleşebileceğimi düşünmüştüm fakat söylediklerime sadece kafa sallıyordu.

Soner'im nerede benim?

"Soner proje ödevi için hocanın yanında." Kafamın içini okumuş gibi yanıtlamıştı beni Selin. "Maşallah, her şeyi de bil." Dudağının sol yanını yukarı kıvırdı. "Sevgilimizin nerede olduğunu da bilelim bir zahmet."

Tekrar gözlerimi devirip mırıldandım. "Görmemişin sevgilisi olmuş..." kafama vurmasıyla gülüp ayağa kalktım. "Hadi son ders, nasıl geçeceğim bu derslerden Allah bilir."

Son derse girip onu da alnımızın akıyla atlattıktan sonra Soner ve Selin ile birlikte okuldan çıktık.

Soner yaklaşık beş gün önce Selin'e karşı olan hislerini açıklamıştı. Adana dürüm yerken, evet sahilde acılı dürüm yerken yapmıştı bunu.

Onlar önden yürürken ne güzel olduklarını düşündüm. Biz de Buğra ile çok güzeldik, fakat neden az konuşur olmuştuk hiçbir fikrim yoktu. Her gün konuşurduk ama şimdi sanki işi varmış gibi yazmaz olmuştu. Haftada beş kez konuşur olmuştuk.

"Lunaparka gidelim mi?" Soner'in teklifine kafamı hayır anlamında sağa sola salladım. "Modumda değilim, siz gidin." Selin hemen itiraz etti. "Modunu yerine getiririz işte. Hadi Dolunay kırma bizi."

Bir an heyecanla Buğra'nın da gelebileceğini düşünüp konuştum. "Buğra da gelsin! Evet evet, çağırayım gelsin."

"Ben konuştum, işi varmış." Soner'in cümlesi yeşeren umutlarımı tekrardan küle döndürmüştü.

Belki bir umut kafamı dağıtırım diye kabul ettim ve lunaparka doğru ilerlemeye başladık.

Sonund lunaparka gelince etrafta kimse olmadığını gördüm fakat içerinin ışıkları yanıyordu.

Ülkenin durumundan dolayı boş olduğunu düşündüğüm lunaparka girdik. "Dolunay, binmek için kart lazım şurdan alsana." Eliyle ileriyi işaret edip Selin ile birlikte çarpışan arabalara doğru yürüdüler.

Ben de bekçilerin beklediği küçük beyaz kulübe gibi bir yere kart almak için gittim. Görünürde kimse yoktu. Küçük camdan seslendim. "Pardon, kart alabilir miyim?"

Biraz bekledikten sonra camdan bana doğru sürülen bir pasta geldi. Üzerinde de Buğra ile benim fotoğrafım vardı.

Şaşkınlıkla pastaya, pastanın üstündeki fotoğrafa bakarken algılayabildiğim söylenemezdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şaşkınlıkla pastaya, pastanın üstündeki fotoğrafa bakarken algılayabildiğim söylenemezdi. Bu pasta da neyin nesiydi?

Pastanın ardından görüş alanıma Buğra da girince daha fazla şaşırmıştım. Neye şaşırdığımı da anlamamıştım. Duygulanmıştım ve gözlerim dolmuştu. Regl haftam mı geliyordu?

"Dilek tutmayacak mısın doğum günü kızı? Dilek dile, beni dile mesela."

Bunlarla uğraştığı için mi yazmıyordu bana?

Yanda duran kapıyı açıp Buğra'nın yanına koştum. "Gerizekalı! Bu yüzden mi konuşamıyorduk?" Sarılmamla, ya da üstüne atlamamla sarsılıp koltuğa düştü. Ben de onun üstüne.

Bir yandan gülerken bir yandan da düştüğü için canı acırken konuşmaya çalıştı. "Burayı kapattırmak için ne diller döktüm bilemezsin. Paramız da yok ki her kapıyı açsın." Konuşmasına devam etmesine izin vermeden dudaklarımızı birleştirdim.

Onu çok özlemiştim çok!

Anında bana karşılık verirken kapıya vurulmasıyla aceleyle ayrıldım.

"Hah, sonunda buluştular." Soner'in rahatlamış sesi hepimizi gülümsetmişti.

Dışarı çıktığımız anda gökyüzünde yankılanan havai fişeklerin benim için olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

Ne iyi olmuştu da bana yazmıştı. Bir mesajdan geldiğimiz nokta, muhteşemdi.

"Ne iyi geldin bana Dolunay. Teker teker onardın, geçirdin kabul bağlayan yaralarımı. İyi ki varsın, iyi ki doğdun hayatımın anlamı. İyi ki..."

Alnını alnıma yasladı.

"Seviyorum seni Buğra, çok."

"Seviyorum seni Dolunay, çok."

bugraacar: birden bire hayatımın tümü oldun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bugraacar: birden bire hayatımın tümü oldun.

dolunayoran: gecelerime gün gibi doğdun.

Yorumlar Sınırlandırıldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MİLAGRE | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin