Marina POV
Şokla telefona baktım. Ne saçmalıyordu bu? Hywan böyle bir şey yapmaz- Hayır yapabilirdi... Daha önceden de yapmamış mıydı zaten? Ama o zaman sarhoştu. Yani yapmazdı. Hayır hayır yapmazdı. Hywan beni seviyordu. Öyle bir şey yapmazdı.
Marina: Ne saçmalıyorsun sen? Yapmaz.
Rick: Çüş
Lane: Hassktr
Chloe: Ben birini daha öldürmem!
053***: Yapmaz mı? Ah Marina asla akıllanmıyorsun. Önceden de yaptı sonuçta. Neden şimdi yapmasın?
Marina: O zaman sarhoştu! O sürtük onu kandırdı!
053***: Bu sevgilinin sana dediği şey. Gerçekte öyle mi bilemezsin
053***: Hem ona bu kadar güveniyorsan gidip kontrol etmekten çekinmemen lazım. En fazla içeri girip onunla vakit geçirirsin değil mi?
Bu herifin bu kadar şey bilip bu kadar haklı olması beni delirtiyordu. Oflayıp yatağımdan kalktım. Her şey yetmezmiş gibi bir de bu manyağın bizi izlemesi eklenmişti. Etrafa bakınıp odada bağırdım
"Bir zahmet izlemezsen sevinirim! Üstümü değiştireceğim!" söylene söylene kıyafetlerimi alıp üstümü değiştirdim. Telefonumu ve çantamı alıp hızla evden çıktım. İçimde korku vardı. Her ne kadar kendime yapmaz desem de... Yapardı bunu biliyorum... Ama beni seviyordu sonuçta, yani yapmamış da olabilirdi. Gidene kadar bunu bilemeyecektim.
Ya iç kaos olarak benim ona olan güvenimi kast ediyorsa? Ya Hywan mesajları okuduysa ve cidden ona güvenmediğim için sinirlenip kavga ederse. Sakin olmalıydım. Derin nefesler alıp bir taksi durdurdum. Adresi söyleyip beklemeye başladım. İçim içimi yiyordu. Gözlerimi kapayıp beni sarhoşken aldattığı günü düşündüm
O gün bara gitmeyi teklif etmişti. Ben de kabul etmiştim. Bardan sonra baş başa vakit geçiririz diye umuyordum. Joyce'a beni bırakıp bırakamayacağını sormuştum
"Bir de soruyor musun" demişti gülerek "Saati söyle, şoförün kapıda olacak güzel leydi" dediğinde gülmüştüm
"Saat yedide"
"Tamamdır. Kapıda olurum" dediğinde telefonu kapatıp hazırlanmıştım. Saat tam yedide korna sesini duyunca gülümsedim. Her zaman tam vaktinde gelirdi. Aşağı inip arabaya bindim
"Nasıl olmuşum"
"Taşsın yavrum" diyip güldü,sonra arabayı sürmeye başladı. Radyoyu açtım, çalan müzikle gülümsedim
"When the sun shines, we'll shine together!" diye söylemeye başladığımda ağzımı kapattı
"Tanrı aşkına sus kulaklarımı seviyorum!" elini ısırıp çekmesini sağladım
"İnat değil mi söylicem"
"Arabayı kenara çeker sonra kıçına tekmeyi basarım Marina"
"Bu ciddi bir tehdit" diyip sustum. Bara geldiğimizde bana döndü
"Seni almamı istediğinde bana yaz, gelip seni alayım. Bar sonrası bişiler yapacaksanız da eğer dikkat et de hamile kalma" diyip sırıttı. Göz devirip omzuna geçirdim. Sonra camın tıklatılmasıyla kafamı çevirdim. Hywan gülümsüyordu.
"Görüşürüz" diyip arabadan indim. Yanağımı öpüp Joyce'a döndü
"Sen de gelsene?" dediğinde başımla onayladım ben de gelsene dercesine
"Yok , hayır gerek yok. Kardeşime bugünü onunla geçireceğime dair söz verdim. Sadece Marina'yı bırakmak için yanından ayrıldım"
"Hadi ama. Altı üstü bir saat. Bir şey demez eminim. Hatta ara ben izin alırım"
"Gerek yo-"
"Hadiiiieeğ" diyip güldüğünde Joyce gözlerini devirdi. Nedense Hywan'a gıcık olmuştu hep
"Biliyor musun Hywan, senden nefret ediyorum" diyerek telefondan bir numara çevirmişti. Sonra telefonu istemeye istemeye Hywan'a uzatmıştı. Hywan telefonu alıp beklemeye başladı. Telefon açılınca bir şeyler konuştu. On dakika sonra telefonu Joyce'a uzattığında sırıtıyordu
"İkna ettim. Yani bizlesin. Oyun bozanlık yapma da gel." gülerek Hywan'ın elini tutup içeri ilerlemiştim. Joyce da söylene söylene peşimizden geliyordu.
"Somurtmasana Bruce! Biraz eğlenceden zarar gelmez" diye çıkıştı Hywan
"Zorlama kızı ya" dedim kaşlarımı çatarak
"Çok erken dedin bunu" diyip göz devirmişti Joyce. Hywan yanından geçen garsonun elinden bir shot alıp Joyce'a uzattı
"Bunu düşmanlığı sonlandırmak için bi adım olarak düşün. Al ve eğlence başlasın" Joyce'un kararsızlıkla baktığını fark edip araya girmiştim
"Benim için iç bari" derin bir iç çekip bardağı alıp içmişti
"Hanımefendi geldik" diyen adamın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Gözlerimi açıp çantamdan ücreti çıkarıp arabadan indim. Hywan'ın kapısında öyle dikiliyordum. Eğer anonim haklıysa.. Hayır olamazdı.
Tam kapıyı çalacaktım ki telefona gelen bildirimle durdum ve telefona baktım. Gruptan bir mesaj gelmişti. Girip ne olduğuna baktım
053***: Bence kapıyı çalma. Evinin anahtarı sende yok mu zaten? Onunla gir. Dediğimde haklıysam iş üstünde yakalarsın. Değilsem de sürpriz yapmış olursun
Derin bir nefes alıp dediğini yaptım. Çantamdan anahtarı alıp yavaşça kapıyı açtım. Korkudan ellerim titriyordu. İçeri girip Hywan'ın odasına doğru ilerledim.
Odasına doğru yaklaştıkça sesler geliyordu. Durdum. Gözlerim doldu, bunu cidden bana yapıyor muydu yani? Hayır.. yapamazdı! Ben onun için her şeyimi riske atmışken yapamazdı!!!
Sinirle odasının kapısını açıp içeri girdim. Gördüğüm manzara katlanılacak gibi değildi. Gözlerimi kapatıp yutkundum. Hywan da içeri girdiğimi fark edip bana döndü
"Güzelim..?" sesi şokla doluydu. Yataktan kalktığını ve üstüne bir şeyler geçirdiğini duydum
"Canın cehenneme!!" diye bağırıp kapıya ilerledim. Peşimden geliyordu
"Marina... Bi dinle açıklayabilirim.." kapıyı açıp evden çıkmıştım ki bunu demesiyle sinirle ona döndüm
"Neyi açıklayacaksın ha?! Neyi açıklayacaksın! Beni nasıl aldattığını mı?! Seni gördüm az önce farkındasın değil mi?!"
"Bebeğim-"
"Bana bebeğim deme! Hala nasıl yüzüme bakabiliyorsun ya?!" elimi tutunca elini sertçe itip tokadı geçirdim
"Benden uzak dur! Ve bir daha bana dokunma!!" farkında olmadan ağlamaya başlamıştım. Gözlerimi silip burnumu çektim
"Senin için her şeyimi tehlikeye atmıştım ben... orospu çocuğu" arkamı dönüp yürümeye başladığımda arkamdan bağırdı
"Yemin ederim, seni seviyorum! Marina bi dinle" bir şeyler daha bağırdı. Ama takmadım. Bir otobüse bindim ve kendimi tutmaya çalışmayı bırakıp ağlamaya başladım
______________________________________
Bu da böyle bi bölümdü. Pek güzel değildi ama olsun. İki saattir bölümü yazmaya çalışıyorum
Neyseeğğğ
---> Düşünceleri alalım şuraya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth Killer || Texting
Short Story053***: Şimdi.... Sadece yazıp böyle tehdid etmeyeceğim artık 053***: Veya boş yapmayacağım 053***: Onlar sadece biraz... Nasıl denir.. Fragman diyemeyiz de.. Öyle bir şey 053***: Her şey yeni başlıyor millet 053***: Ve bu sefer... Hepinizi izleyece...