Rick POV
Arkamdaki cama gözlerinin kaymasıyla cam kırıldı ve omzumda şiddetli bir acı hissettim. Başta uyuşuk bir acı olduğu için anlamlandıramadım ama tahmin ediyordum. Lane'i tutup son anda ittiğimde oturduğu yerde bir delik oluştu
"Koş!"
Kafamı çevirip Hywan'a baktım. Pencereden içeri giriyordu. Zorlanarak ayağa kalktım ve Lane'in kolunu tutarak üst kata koştum
"Evden çıkmalıyız" dedi gözleri omzumda, endişeyle bakarken "Sokakta bizi vuramaz"
"Şuan bu sokaktan tek bir insanın geçtiğini sanmıyorum. Daha açık hedef oluruz sadece."
Aşağıdan gelen adım sesleri hızlanmıştı. Odasına girip kapıyı kapattım. Kilitledim ve önüne dolap çekmeye çalıştım. Omzumda olan uyuşukluk geçmeye başlamış ve daha şiddetli bir acıya dönmüştü. Acıdan vücudum kasılıyor, gözlerim kararıyordu
Lane de itmeme yardım edince kapıdan uzaklaştık
"Polis" dedi Lane telefonu açarken "Sikeyim çekmiyor"
"Orospu çocuğu sinyal engelleyici bulmuş" Telaşla etrafa bakındım. Ne yapmamız gerekiyor bilmiyordum. Ve omzum işleri daha iyi hale getirmiyordu
"Omzunla ilgilenmeliyiz" dedi Lane endişeyle bana bakarak "Şurada bir kaç bez-"
"Lane" dedim sesimin yeterince sakin çıktığından emin olmaya çalışarak "Vaktimiz yok. Burdan çıkmalıyız. Hazır yukarı çıkmışken camdan inersek... kaçma şansımız olabilir"
"Bu kolla ne kadar kaçabilmeyi umuyorsun?" Dedi sinirli bir biçimde, ses tonundan gerizekalı demek istediği belliyd. Hafif güldüm. Kolum ağrıdan beni öldürse de sinirlenmesi beni güldürüyordu
"Kaçabildiğim kadar." Gidip pencereyi açtım ve aşağı baktım. Atlanılabilir bir yükseklikti, benim için. Lane atlayamazdı çünkü normalde de ufak tefek bir şeydi
Kapı arkamızdan sertçe vuruldu. Elinden geldiğince kapıyı zorlayıp omuz atıyordu. Fazla zamanımız olmadığını biliyordum. Kapı o kadar sağlam değildi
"AÇIN ŞU KAPIYI DA UĞRAŞTIRMAYIN BENİ!" Diye bağıran Hywan'ı duymamaya çalıştım
Aşağı atlasam bir şey olmazdı. Lane atlarsa tutabilir miydim bilmiyorum, bu kol olmasa kesinlikle tutardım
"Aşağı atlıyorum" dedim fısıldayarak "Sonra sen benim yaptığım gibi atlıyorsun. Seni tutacağım, tamam mı?"
"Kolunu zorlamaman-"
"Lane" dedim ellerimi yüzüne koyarak. Endişe ve panikten delirecek gibi etrafa bakınıyordu ama sonra bana baktı "Ben iyiyim. Burdan kaçınca beni azarlarsın. İstediğin kadar kendini beğenmişlik taslarsın. Ama şimdi, beni dinle. Sakinleş" gözlerime baktı uzun bir süre
Gözlerini kapatıp derin nefesler aldı. Kafasını omzuma koydu, sağlam olan omzuma. Biraz nefeslenip çekildi. Daha sakin duruyordu yine de hala korkuyordu
"Ben kendini beğenmiş değilim. Atla hadi." Dedi sonra biraz durdu "Dikkat et"
"Beni önemsemen hoşuma gitti" dedim sırıtarak. Sonrasında camdan dikkatlice sarktım. Omzuma keskin bir acı saplandı ama durmayı başardım. Sonra da yere atladım. Gözlerim acıdan dolmuştu ama dayanmak zorundaydım.
Başım dönüyordu ama bayılamazdım. Çok fazla kan kaybettiğimi de düşünmüyordum aslında. Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalıştım
Yukardan kapının kırılacak derecede zorlanmasını duyuyordum. Lane inene kadar, Hywan kapıyı kırmış olurdu. İkimiz de ölürdük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth Killer || Texting
Short Story053***: Şimdi.... Sadece yazıp böyle tehdid etmeyeceğim artık 053***: Veya boş yapmayacağım 053***: Onlar sadece biraz... Nasıl denir.. Fragman diyemeyiz de.. Öyle bir şey 053***: Her şey yeni başlıyor millet 053***: Ve bu sefer... Hepinizi izleyece...