➷11➹

36 14 40
                                    

Rick POV

Telefonu bir kenara bırakıp ayağa kalktım ve evi turlamaya başladım. Ben bunu gergin olduğumda ve korktuğum zamanlarda yapardım. Ama neredeyse hiç korkmazdım ki. İnsanların korkmak için bir sebebi olmalıydı değil mi?

Yani sevdikleri olmalıydı, sevenleri olmalıydı, para düşkünleri için para olmalıydı. Herkesin kaybedecek bir şeyi olmalıydı korkmak için. Benim için hiç biri yoktu. Endişelenceğim bir ailem yoktu, benim için endişelenecek biri yoktu. Parayı geçin evim bile yoktu. İç çektim. Neden bu denli endişeliydim ki? Kaybedecek bir şeyim yoktu

Salak diye bir ses yankılandı kafamda korkuyorsun çünkü birisi var. Kaybetmekten korktuğun biri var işte o noktada düşünmeyi bıraktım. Çünkü kabullenmek istemiyordum. Düşünmeye devam edersem kabullenecektim. Amam kendime korkacak sebep bulmak istemiyordum

"Kendine sebep edinmişsin resmen, gerizekalı. Aferin sana" diye söylendim kendi kendime.  Saçlarımı karıştırıp telefonu geri elime aldım. Lane veya Chloe'ye yazıp gıcık edebilirdim. Bu gayet iyi olurdu aslında ama şuanlık canım istemiyordu. En iyisi dışarı çıkmak ve sahile gitmekti. Hava almış olurdum

Sahile doğru yavaş yavaş yürüyordum. Arada yerde olan taşları tekmeleyip kendime oyun çıkarıyordum. Yavaştan ilerde deniz görünmeye başlayınca gülümsedim. Sonra kızıl bir kafa görünce gülümsemem hafif soldu. Lean, yani Joyce'un erkek arkadaşı öylece durmuştu. Denizi izliyordu. Derin bir nefes aldım. Normalde umrumda olmazdı ama şu durumda normal diye bir şey yoktu. Ben de çok harika bir şey yaptım: Gidip arkadan sırtına atladım. 

Başta hafif şaşırsa da hafiften gülmüştü. Sonra burnunu çekip elinin tersiyle gözünü sildi. O zaman fark ettim ağladığını. Ama bir şey demedim ağlaması konusunda. 

"Oturabilir miyim" diye sorunca kafasını çevirip bana baktı ve yine hafif güldü

"Omzuma çullandın zaten! Oturma desem oturmayacaksın sanki" şirince gülümseyip yanına geçtim. O da tekrar denizi izlemeye dönüp sessizleşti

"Merak etme.. Bulacaklardır" dedim ben de denize bakarak 

"Umarım.." diyerek gözlerini ovuşturdu. Sesi o kadar yorgun ve kısık geliyordu ki onu zar zor duyabildim. Omzunu sıvazladım. Sevgilisini gömdüğüm çocuğu teselli ediyordum. Ne kadar mükemmel...

"Burayı severdi.." dedi hafif sesi titreyerek "Buranın onu rahatlattığını söylerdi hep.. Canı sıkılınca buraya gelirdik" sesimi çıkarmadan dinlemeye devam ettim. En azından benim kafam biraz dağılırdı da aklım biraz olsun korkumdan uzaklaşırdı

"Onu hiç anlamazdım.. Çünkü o denizi izlerken rahatlardı, saatlerce ufka bakar dururdu.. Ben de onu izlerdim. Beni rahatlatan şey de onu izlemekti..." burnunu çektiğinde ben de sadece durdum. Ne yapabilirdim ki?

"Gülerek bana döner, ne olduğunu sorardı hiç mi güzel görmedin diye dalga geçerdi" hafif acı şekilde güldü, sol gözünden bir yaş aktı gülerken. Ama buna aldırmadı. 

"Belki yine aynı şeyi der" dedim ama bunu söylerken asla olmayacağını biliyordum. Cansız bedenini gömmüştüm ben o kızın

"Emin ol.. diyeceği günü iple çekiyor olacağım" saçlarını karıştırdığında bir süre öylece durduk

"O zamanlar buranın onu neden rahatlattığını anlamadığımı söyledim.. Hala anlamıyorum.." ellerini gözlerine bastırırken elimi omzuna koydum 

"Her gün.. anlamak için saatlerce burdan denizi izliyorum. Saatlerce... Rahatlıyorum evet ama denizi izlediğim için değil.. Onun yüzü gözümün önüne gelip duruyor.. gülüşü, konuşması... gözümün önünde beliriveriyor. Onu izliyorum ben aslında.. beni rahatlatan bu.."

"Belki.. o da seni görüyordu. Senle ilgili şeyler düşünüyordu? Onu rahatlatan buydu belki" dediğimde bir süre yüzüme baktı. Sonra da kafasını iki yana salladı

"O beni asla sevmedi, Rick.. Düşündüğü ve gördüğü biri varsa bile ben değildim" anlamayarak hafif kaşlarımı çattım ve sorarak baktım

"İyi de siz neden sevgi-" sözümü tamamlamama izin vermeden ayağa kalktı. Üstünü silkeledi ve sonra bana döndü

"Görüşürüz Rick.." arkasını dönüp giderken durdu "Beni dinlediğin için sağol.. Ponçik kalpli psikopat seni" hafif güldükten sonra da başka bir şey demeden uzaklaştı. Bense arkasından bakakaldım. Birincisi, bu bana ponçik mi demişti?! Hiç de bile. Ben ponçik değildim. İkincisi de eğer Joyce kendisini hiç sevmediyse neden çıkmışlardı ki? Niye sevmediği biriyle olmayı, o da neden kendini sevmeyen biriyle olmayı kabul etmişti ki? Kafamı kaşıdım sonra da ayağa kalktım. Daha sonra ne haltlar döndüğünü anlamaya çalışırdım, şimdilik korkum geçmişti. Bunun tadını çıkarmam gerekiyordu. Ben de o sıra aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Kendimi suya bıraktım

-------------------------------------

Ben geldim. Bölüm çok kısa ve oldu bitti gibi oldu ama olsn

--> Hadi size Rick'in sorusunu sorayım "Eğer Joyce kendisini hiç sevmediyse neden çıkmışlardı ki?" sizce neden olabilir?

--> Rick sizce nasıl biri?

--> Lean'i fazla göstermedim ama yine de sorayım, kendisini sevdiniz mi?

--> Şuraya da az yorum kasın aga

Truth Killer || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin