Lean POV:
Oturmuş dalgın bir biçimde kahvemi içiyordum. Başka yapabileceğim bir şey var mıydı ki? Tüm hayat enerjisi elinden alınmış biri ne yapabilirdi ki? Derin bir nefes alıp cebimden telefonu çıkardım. Galeriye girdim ve fotoğraflara bakmaya başladım. Gözlerim yeniden dolmaya başladı. Ama umrumda olmadı. Fotoğrafta gülümseyen Joyce'a baktım. Ve elimde olmadan hafif gülümsedim
"Bebeğim..." derken yüzünü okşadım "Seni çok özledim biliyor musun?" sesimin titremesine engel olamadım. Gözümden bir yaşın akmasına da. Elimde değildi... onu o kadar çok özlemiştim ki
Derin nefesler alıp kendimi toparladım. Sakin olmalıydım. Kahvemden bir yudum alıp gözlerimi kapattım. Düşündüm.
O gece uyku tutmamıştı. Ben de hep uyku tutmayınca yaptığım şeyi yapıp dışarı çıktım. Gece yarısı dışarı çıkıp hava almak rahatlatıyordu ve eve dönünce kolayca uyuyordum. Joyce'ların evinin o taraflara gitmeyi düşünmüştüm her gece yaptığım gibi. Beni sevmese de, farkımda olmasa da varlığı yetiyordu.
Evine ilerledim. Evin biraz ilerisindeydim ki Joyce'un konuşmasıyla durmuş ve şaşkınca kafamı çevirmiştim
"Günlerdir buraya geliyorsun" dedi sakince. Sonra da oturduğu ağacın arkasından kafasını uzatıp bana baktı. Utanan biri değilimdir ama ilk kez o gün utanmıştım. Kafamı eğip hafifçe mırıldanmıştım
"Bilmem farkında değilim öylece yürüyordum"
"Evin burdan çok uzakta bilinçsiz gelemezsin buraya" kayıp oturmam için yanını patpatladı. Ben de yanına oturup sessizce durdum
"Neden geliyorsun buraya? 1 hatadır, her gece yarısı burdasın"
"Geceleri yürümek rahatlatıyor. Yürüyebildiğim kadar yürüyorum o yüzden"
"Her seferinde oturup başkalarının evini de izliyor musun peki" dedi gülerek. Ben de hafif güldüm
"Senin evine özel o güzellik" diyerek göz kırptım. O da çok hafif güldü, bi saniyelik de olsa gülüşünü izledim
"Yine dalgınsın" diyerek kucağıma oturan Amy ile düşüncelerimden sıyrıldım. Kafamı kaldırıp ona baktım ve hafif gülümsedim.
"Hiç güzellik" diyerek boynuna ufak bir öpücük bıraktım. Gülümsedi hafif
"Emin misin?" dedi yumuşak bir tonda. Yavaşça başımı salladığımda "Pekiii" dedi. Ben de gülümsedim
"Umarım fazla sert değildim senin için?" derken hafif sırıttım. Sırıtarak baktı ve başını iki yana salladı
"Daha sertini isterim doğrusu" dediğinde dudağımı ısırarak baktım bir süre
"Şimdilik bu kadar yeter. Devamı sonra güzelim. Seni eve bırakayım. Ailen merak etmesin" başını sallayıp kucağımdan kalktı.
"Üstümü giyip geliyorum" dedikten sonra odaya ilerledi. Ben de kalkıp kapıya gittim ve montumu giyerek beklemeye başladım. Kısa sürede yanıma geldi, ayakkabıları giyip evden çıktık ve yürümeye başladık
"Adını hala söylemedin yakışıklı."
"Bilmemen daha iyi senin için"
"Nasıl daha iyi olabilir ki? Merak ediyorum" dedi hafif kaşlarını çatarak
"Bilmemelisin" dediğimde kollarını bağladı
"Ne bu gizem ya? Sanki devlet ajanı" ben dediğine gülerken o gözlerini kısmış bana bakıyordu
"Her neyse geldik" dediğinde kafamı kaldırıp evine baktım. Başta şaşkınlık karışımı baksam da kendimi toparladım. Burası Joyce'un eviydi
"Hadi eve git"
"Sonra görüşürüz" diyerek dudaklarıma çok ufak bir öpücük bıraktı ve eve ilerleyip içeri girdi. Ben de şaşkınca eve baktım sonra da kaşlarımı çattım, bu Amy.. Joyce'un kız kardeşi olan Amy olamazdı değil mi? Nasıl fark edememiştim ben bunu.. ona çok benzemesinden anlamam gerekiyordu!
Arkamı dönüp ordan hızlıca uzaklaşmaya başladım. Bir süredir Joyce'u unutmak için internetten insanlarla tanışıyor tek gecelik ilişkiler yaşayıp ortadan kayboluyordum. Amy'yle de bu şekilde tanışmıştım ve çağırmıştım ama.. Kardeşi olduğunu bilmiyordum. Bana ondan bahsediyordu ama hiç görmemiştim onu. Tanrım.. ona o kadar çok benziyordu ki nasıl fark edememiştim!!!
Gözlerimi ovuşturdum. O da benim kim olduğumu bilmiyordu. Joyce evlenene kadar ailesinden kimseye söylememe kararı almıştı. Ben ne yapacaktım şimdi? Evi bir günlüğüne kiralamıştım gerçi, ortadan kaybolabilirdim.
Ama bunu istemiyordum. Hem isteyip hem istemiyordum. Joyce'a çok benzemesinin dışında beni ona çeken başka bir şey vardı. Ama ona yalan da söylemek istemiyordum. Öğrenirse kırılırdı. En iyisi ortadan kaybolmaktı... Başka çıkarım yoktu, değil mi?
------------------------------------------------------------
Saçma bir bölümdü, bana göre. Daha güzel yazabilsem kafamdaki kurgu çok güzel ama yazıya dökemiyorum düzgün
Neyseeğğ
Bi sonraki bölümde görüşürüz eyw
--> Şuraya da görüşlerinizi yazın aga. Ne bilim nasıl yazayım veya bi sonraki bölüm kimin gözünden olsun gibi. Ayh yazın bişi. Şarkı sözü de yazabilirsiniz. Yorum şaapın yeter
Aga bi de okuyan herkes oylasın yaağ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truth Killer || Texting
Short Story053***: Şimdi.... Sadece yazıp böyle tehdid etmeyeceğim artık 053***: Veya boş yapmayacağım 053***: Onlar sadece biraz... Nasıl denir.. Fragman diyemeyiz de.. Öyle bir şey 053***: Her şey yeni başlıyor millet 053***: Ve bu sefer... Hepinizi izleyece...