Piknik
Cumartesi.
Temiz havayı iyice içime çekip koşarak yanımdan giden Fahriye'ye baktım. Ardından Buğra'nın sırtında güzel manazarayı izleyen Burak'ı buldu gözlerim.
"Gençler topu unutmayın he" kamelyanın oradan bize bağıran Oktay amca ile elimi tamam anlamında havaya kaldırdım. Top Meriç'in ayağının altında yuvarlanıp duruyordu.
Bu gün hafta sonu olduğu için Oktay amcanın ayarlaması üzerine pikniğe gelmiştik.
Pikniğe; Meriç, kardeşi Buse, Oktay amca, Zinet teyze, Buğranın annesi Meltem teyze, babası Sinan amca, annem ve babam gelmiştik. Fahriye'nin annesi Kübra teyze izin günü olmadığı için gelememişti ama biz onu ikna edip Fahriye'yi getirmiştik. Ne kadar Buğra'nın ablasını ikna edip getirmeye çalışsalarda kabul etmemiş davası olduğunu söylemiş, kendince bizi geçiştirmişti.
İçten içe gelmediğine seviniyordum. Doğruyu söylemek gerekirse okulda bana yaptığı şeyi unutamamıştım, bu olayda sevgimi azaltmıştı.
Zinet teyze örtünün serileceği yeri temizliyor annem ve Meltem teyze arabadan serilecek kilimleri getiriyordu. Babamlar ise arabadan getirdikleri eşyaları kamelyanın üzerine koyuyorlardı.
Geldiğimiz yer herkesin geldiği bir piknik alanı değildi. Daha çok burada kamp yapılırdı. Etrafımız ormanlıktı.
Gelirken az kalsın teker patlıyordu. Oktay amcanın bizi yanlış yola saptırması sonucu. Daha sonrasında sürücü koltuğuna Burak geçmiş böylelikle piknik alanına gelebilmiştik.
"Kız Fahriye ne zıplıyorsun çekirge gibi gel şu kilimi sermeme yardım et" annemin Fahriye'ye söyledikleri beni güldürürken bana seslenen Meltem teyze ile bu kısa sürmüştü.
"Umay arabadaki çekirdek ve kolaları getir yavrum hadi" ona kafamı sallayıp tekrar arabaya döndüm.
Arabadan denilenleri alıp babamların eşyaları koyduğu kamelyanın üzerine koydum. Tam koymuştumki kola dengesini kaybedip yere düştü, böyle birşey beklemediğim için çığlık atarak Burak'ın yanına kaçtım.
Benimle beraber Oktay amca da çığlık atarak Zinet teyzenin arkasına saklanmıştı.
Herkes hayretle yerde patlayan kolaya baktı, sonunda Oktay amca ve benim korkmam komik gelmiş olmalıki gülmeye başladılar. Babam hariç.
"Bu şaşalağı niye getirdikki" babamın yine herkesin içerisinde aşağılaması yüzümde acı bir tebessüme neden oldu.
Burak'ın arkasından çıkmayıp bakışlarımı yere çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk & Oyun (Düzenleniyor)
AdventureYakışıklım: Gülüm, seni çok seviyorum öncelikle bunu söyleyeyim. Şu zamana kadar ister bilerek ister bilmeyerek kalbini kırdıysam özür diliyorum. Hakkını helal et olur mu gidipte dönememek var. Benden yana zaten hakkım helal. Kendine çok dikkat et...