Tunç artık köşeye sıkışmıştı. Uzak durmak istedi ama yapamadı seviyordu bir yandan da üzülsün istemiyordu. Mert'i onun yanında gördükçe çıldırıyordu. Kafası karışmıştı. Acaba Elif ne yapıyordu, neredeydi? Bir süre onu düşündü fakat Melis'i unutamadı. Hayatı boyunca tek aşık olduğu insanı nasıl unutabilirdi. Gece gündüz ondaydı aklı ama sanki kimseye bunu bilmeden önce daha iyiydi. En azından yüzünü görüyordu. Uzaktan da olsa kokusunu alıyordu. O Mert'i seviyordu neden olduğu yerde Tunç'u bulmuştu. Neden sürekli gizlice onu izliyordu. Tunç bu düşüncelerini dağıtmak umuduyla odasından çıkıp salona doğru ilerledi. Annesi ve babası yine bağırıyordu. Durup biraz dinledi. "Bağırıp durma biliyorsun o hasta ve ölecek elimizde olsa kurtarırdık. Ağlayıp durma artık senin oğlunsa benimde oğlum ama kaderi bu işte." dedi babası ardından annesinin sesi yükseldi ağlamaklı bir ses tonuna sahipti: "Asıl sen bağırma duyacak. Üzülmesini istemem. Sen anne değilsin tabi içimin nasıl yandığını bilmezsin." Tunç duydukları karşısında şaşkındı. Ölüme inanamazdı ve bunu kendi yaşayacaktı. Kurtuluş yolu yoktu bitmişti. Hırkasını alıp hızla evden çıktı. Annesi kapıya doğru koştu ve herseyi duymuştu sanırım. Korku ve telaşla ardından bağırdı fakat Tunç geri dönüp bakmadı bile. Defalarca aramışlardı ama telefonu kapalıydı.
Ezgi de Mert den onun evinin adresini almış onu ziyarete gidiyordu. Ezgi dalgın bir şekilde kağıda bakarken birinin ona çarpmasıyla irkildi. Yavaşça arkasına döndü. Giden Tunç du. Hemen arkasından koştu fakat Tunç onu dinlemiyordu. Sahile doğru ilerledi. Iskelenin kenarına geldiğinde Ezgi tutup onu kendine çekti ve Ezgi o an hayatının ilk öpücüğünü vermiş oldu. Ilk olmasına rağmen uzun bir öpücük olmuştu. Tunç Ezgiye döndü elleriyle yüzünü kavradı tekrar öpüp sarıldı. Belki de hayatında uzun zamandır bulamadığı huzuru bulmuştu. Tahmin edin bu olanları kim gördü.
"Melis..."Melis hayal kırıklığına uğramıştı. Geldiği yoldan geri döndü. Tunç yaşadığı tüm olayları teker teker ona anlatıyordu. Ezgi de onun yanına iskeleye oturmuş başını omzuna koymuştu. Saat baya geç olmuştu. Ezgi ise Tunç'un omzunda uyuyakalmıstı. Tunç bir hamlede onu kaldırıp eve yürüdü. Yollar sessiz ve karanlıktı. Kimsenin dikkatini çekmezdi zaten de kimse yoktu geçtiği yollarda. Tunç kendi evine getirdi onu ve tahmin ettiği gibi olmuştu herkes uyumuştu. Kimsenin umrunda değildi. Odasına çıktı Ezgiyi de yanına alarak uyudu.
Sabah annesinin çığlığıyla uyandı. Gözlerini açtığında Ezgi yatakta doğrulmuş ona bakıyordu. Annesi ise kollarını yanına koymuş ikisine bakıyordu. Tunç yataktan sinirle kalkarak annesini odadan çıkardı. Ezgi baya korkmuştu. Sakinleşmesi için bir öpücüğe ihtiyacı vardı sanırım. Tunç öptüğü anda kendine gelmişti. Kollarını boynuna dolamıştı. Konuşuyorlardı. Melis ise camdan onları izliyordu gizlice. Ezgi Tunç'un telefonunu almış kaçıyordu Tunç ise onu kovalıyordu. Sürekli gülüşüyorlardı. Açıkçası Melis kıskanmıştı. Tunç annesinin sabah sabah dırdırını çekmek istemediğinden Ezgiyle arka kapıdan çıktı. Kahvaltıya gidiyorlardı. O anda Melis beklenmedik bir şekilde yakalandı. Tunç Melis'e anlamsız bakışlar attı. Ezgi ise Tunç 'a baktı. Melis Ezginin üstüne yürüyerek "senin burda ne işin var acaba?" Diye sordu. Ezgi sessizliğini sürdürdü. Melis üstüne gitmeye başlayınca Tunç "sevgilimle kahvaltıya gidiyoruz bir sakıncası mı var."dediğinde Melis sustu. Kırılmıstı. Bu davranışı Ezginin hoşuna gitmişti. Tunç'un elinden tutup yürümeye başladı. Melis Tunç'un arkasından bağırdı: " seni seviyorum gerizekalı seviyorum..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer sen yoksan...
RomanceAşk denen duyguyu ilk defa yaşayan ve yaşadığı bu duygunun bedelini canıyla ödeyen bir gencin hikayesi...