Yine çok güzel bir güne uyandım. Telefonu elime alıp numarayı engellemeye karar verdim. Başka bir şok daha yaşamak istemiyordum. Tam engelleyecekken mesaj attı. Mesajda "Güzelim ne çabuk benden nefret ettin. Daha yolun başındayız." yazıyordu. Bu kişi neden böyle bir şey yazdı? Ne yolu beni nereden tanıyordu? Daha bu mesajın şokunu atlatamamışken bir tane daha mesaj attı. Bu seferde "Biliyorum seni nereden tanıyorum diye merak ediyor sun. Üzgünüm. Zamanı gelince hepsini anlatacağım. Neyse benim işim var. Bu süreçte kendine dikkat et güzelim." yazdı. "Güzelim" kelimesi hiç hoşuma gitmiyordu. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Benim söylediklerimi nasıl duyuyordu? Kafamda bir sürü soru işareti vardı. Mesajı boşverip dışarıda dolaşmaya karar verdim. Yolda gezerken istemsizce insanların yüzüne bakıyordum. Bir yere oturup manzarayı izlemeye başladım. Telefona bakmaya başladım. Birden yanıma genç bir çocuk oturdu. Öylece görünce kalkıp kaçtım. Uzaklara daha da uzaklara... Kötü bir niyeti olmadığı kesindi. Sadece yanıma oturdu. Ama bu mesaj olayı beni derinden etkiledi. Şeytan konuşmaya başladı. "Vira bu mesajdan bu kadar korkma. Korkuların senin değil senin onların üstüne gitmen gerek." dedi. Şeytan doğru söylüyordu. Korkularım beni daha cesur yapar. Çimenlerde otururken telefonumdan bildirim sesi geldi. Yine yabancı bir numaraydı. Başka bir olay daha yaşamak istemiyordum. Bu seferde" Selam rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ben bankta yanına oturan çocuk. Numaranı gördüm. Kaçınca yazayım dedim." Şimdi bu çocuğa yazmak istemiyordum. Sinirden patlamak üzereyken yine yazdı." Belki ikimiz buluşuruz. Daha sakince konuşuruz." Şimdi nereden çıktı bu çocuk. Başım olaylardan kurtulamıyordu. Çimenlerden kalkıp bildiğim yüksek bir tepe vardı. Oraya doğru yürümeye başladım. Bir mutlu olduğum gün yok desem yalan olmaz. Tepeye vardığımda sadece kuş sesleri duyuluyordu. Tepenin ortasında kocaman bir ağaç vardı. Ne ağacı olduğunu bilmiyordum. Ama yaşlı bir ağaç olduğu kesindi. Ağacın önüne geçip çığlık atmaya başladım. Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Bu kendimi daha iyi hissettirmemi sağlıyordu. Rahat bir nefes aldım. Saate baktığımda saatin 17:30 olduğunu fark ettim. Eve doğru yürümeye başladım. Eve varmama az kaldığında arkamdan adım sesleri gelmeye başladı. Tam arkamı dönecekken baktım ki aynı çocuk. "Selam takip edildiğini düşünüyorsan yanlış düşünüyorsun. Biz sizin karşınızdaki boş eve taşındık. Artık komşuyuz." dedi. Niye bu çocuk bana bu kadar bakıyordu. Saçları hafif sarı, hafif kıvırcık, uzun boylu, gözleri mavi renkti. Gözleri o kadar hoşuma gitti ki ona baktığımı fark edince yüzümü çevirdim. Adını sormadan" Bu arada benim adım Berk."dedi. Ben de "Benim de Vira" dedim. Tanışmamız bitince ben "Görüşürüz." dedim. O da "Yarın görüşürüz." dedi. Yarında mı görüşecektik? Odama girer girmez o kişi mesaj attı."Berk ile iyi anlaşacaksın yoksa kötü bir zamanda tanışırız." yazdı. Korkudan yere çömelip ağlama başladım. Bu kişi benden ne istiyor? Şeytan konuşmaya başladı. "Vira sakın korkma. Bunların üstesinden gelicez. O kişiyi bulup kendi ellerim ile döveceğim. Kimse seni ağlatamaz." dedi. Şu anda şeytana sarılmak istiyordum. Ama o bir ruhani varlık olduğu için sarılmam mümkün değildi. Telefonumu kenara koyup kendimi yatağıma attım. Başıma gelenler ile uyumaya çalıştım. Bu mesaj atan kişi bakalım yarın neler yazacak?....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan İle Bir Kızın Dostluğu
General FictionOnu görmeden, dokunamadan, hissedemeden sevmek çok garip değil mi? Seni hiç terketmeyeceğini biliyorsun. Ama içinde seni bırakacak diye duygu besliyorsun. Önemli olan görmek veya dokunmak değil, kalpten hissetmek ve sevmektir..