Keşke bunları ailemde görebilselerdi diye ağlamaya başladım. Berk "Ne oldu çiçeğim?" dedi. Ne kadar iltifatlardan hoşlanmasamda biraz iyi hissettiriyordu. Ben de "Keşke bunları ailemde görebilselerdi. Ama onlar artık kalbimde." dedim. Berk yanıma gelip bana sarıldı. Bıraktıktan sonra moralim kötü bir şekilde kaldırıma oturdum. Kalbimde büyük bir boşluk vardı. Berk yanıma oturduğunda elinde bir çikolata vardı. Çikolatayı bana verdi. Çikolatayı yemeye odaklandığım için zar zor" Teşekkürler." dedim. Gülümseyerek bana baktığında benim telefonumdan mesaj sesi geldi. Bilinmeyen kişidendi.
Bilinmeyen kişi: Bakıyorumda yüzün neşe saçıyor.
Vira: Sanane benim mutlu olmamdan. Bir daha bana yazmayacaksın. Yoksa engellemek zorunda kalacağım.
Bilinmeyen kişi: Seni mutlu görmek beni daha mutlu yapıyor güzelim. Böyle yapma lütfen.
0518******* adlı numarayı engellediniz.Artık huzurumu bozacak bir şey kalmadığı için mutluydum. "Bugün için teşekkürler Berk." dedim. Berk'te "Rica ederim çiçeğim. Sen mutlu ol bana yeter." dedi. Eve doğru yürümeye başladık. Kapıdan içeri girecekken Berk'e el salladım. O da karşılık verdi. Kapıyı kapatıp içeriye girdim. Merve abla sofrayı hazırlıyordu. Üstümü değiştirmek için odama çıktım. Hızlıca üstümü değiştirip rahat kıyafetler giydim. Yarın annem ve babamın cenazesi olduğu için kendimi çok kötü hissediyordum. Ben dayanabilirim ama kalbim bu duruma katlanabilir mi? Ben artık bu hayatta yalnızdım. Ne kadar içimdeki sıkıntıları dışarı yansıtmasamda içimde büyük acılar fırtınalar kopuyordu. Belki onlar benim yanımda değildi. Ama benim her zaman dik durmamı ve iyi yerlere gelmemi istiyorlardı. Doktorun söylediklerine göre bıçakla öldürülmüşlerdi. Benim aklıma tek gelen kişi o bilinmeyen kişiydi. Yatağımdan kalkıp sofraya oturdum. Herkes sessiz sessiz yemeklerini yemeye çalışıyorlardı. Önümdeki yemeği bitirince sofradan kalkıp "Size afiyet olsun." deyip odama çıktım. Yatağıma yatıp uyumaya karar verdim.
Sabah kalktığımda saat 11:00 olduğunu gördüm. Saat 13:00 cenaze vardı. Pijamalarımı çıkartıp altıma siyah bir pantolon ve üstümede siyah bir kazak giydim. Başörtüsü olarakta düz siyah olanı aldım. Başörtüsünü takmadan oturma odasındaki sehpanın üzerine koydum. Mutfağa geçip kahvaltı ettik. Montumu üzerime giyip başörtüsünü takıp arabaya geçtik. Sessizce havadaki bulutları izledim. Bazı komşuları çağırdık. Oraya vardığımızda dua okuyacak hoca gelecek olan insanları bekliyordu. Direkt annem ve babamın tabutunun yanlarına koştum. "Beni bu dünyada yalnız bırakmayın." diye bağırdım. Hoca dua ederken "Hakkınızı helal ediyor musunuz?" dedi. Herkes "Helal olsun." diye bağırdılar. Onların başında saatlerce ağlarım ama onlar beni bırakıp gitmesinler. Kendimi yere saldım. Ağlayış seslerin herkesi derinden etkilediği gözüküyordu. Arkamı dönüp baktığımda kafasında siyah bir şapka ve uzun ceketi olan biri vardı. . Bu yüzü gözükmeyen şahıs kimdi?
_________________________
Bu bölümde hüzünlü ve bol ağlamalı bitti. Yazarken kendimi kötü hissettim. Bu durum Vira için çok zor olacak . Sizce oradaki yüzü gözükmeyen şahıs kim?
![](https://img.wattpad.com/cover/255685455-288-k109457.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan İle Bir Kızın Dostluğu
General FictionOnu görmeden, dokunamadan, hissedemeden sevmek çok garip değil mi? Seni hiç terketmeyeceğini biliyorsun. Ama içinde seni bırakacak diye duygu besliyorsun. Önemli olan görmek veya dokunmak değil, kalpten hissetmek ve sevmektir..