Hiç içime sinmeyen bir bölüm oldu ve saçmaladığımı düşünüyorum. Sizi daha fazla bekletmek istemediğim için yazdım. Umarım beğenirsiniz.
Not: Cinsellik içermektedir.
Not 2: Yeni kapağı nasıl buldunuz?
İthaf: Bu bölüm beni yazmam için zorlayan ve hikayemi hala takip edenler olduğunu hissettiren seytaninpapucuu ve endleslove4 için.
Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Sizin yorumlarınız benim için çok önemli
16. Bölüm: Seni Seviyorum
İki haftadır Jam’in evinden çıkmamıştım. Jam benimle bir bebekle ilgilenir gibi ilgileniyordu. Zorla yemeğimi yediriyor, duşa sokuyor ve iki haftadır isteyerek yaptığım tek aktivite olan dizi izlememe eşlik ediyordu. Konuyu ne zaman babama getirmeye çalışsa konuyu değiştiriyordum.
‘’Janelle ben çıkıyorum. Bir şeye ihtiyacın var mı?’’
‘’Hayır.’’
Jam evden çıktığı gibi Alex’i arıyordum ve Alex ne işi varsa bırakıp yanıma geliyordu. Beni gerçekten anlayan bir tek o vardı. O da benim gibi annesini kaybetmişti. Canından çok sevdiğin birini kaybetmenin ne demek olduğu en iyi o biliyordu. Abim ve arkadaşlarım her gün arıyordu ama telefonlarını açmıyordum. Diyeceklerini duymak istemiyordum. Alex’in sessizliği onların boş sözlerinden daha iyi geliyordu.
Telefonuma mesaj gelince şifreyi girip mesajı okudum.
‘’Geldim.’’
Asansörden gelen zil sesini duyduğumda sadece kafamı çevirip Alex’e baktım.
‘’Hoş buldum Jan. Evet bu gün artık neşelenmeye başlıyorsun. Bu kadar gözyaşı döktüğün yeter.’’
‘’Ama ben üzülmek istiyorsam?’’
‘’Hayatının geri kalanında üzgün olmak sana bir yarar getirmez. Yasını tuttun şimdi devam etme zamanı.’’
Kafamı sallayıp oturduğum yerde kenara kaydım. Yanıma oturmasını bekliyordum ama o televizyonun yanına gidip dvd oynatıcıya, dvdyi yerleştirdi. Daha sonra mutfağa gitti. Her tarafı yağ kokusu kapladığında mısır patlattığını anladım.
İki kase patlamış mısır ve kolayla yanımda geldiğinde kaselerden birini bana verdi. Diğeri elinde yanıma oturdu. Kumandadan başlat tuşuna basana kadar ne izlediğimizi bilmiyordum. O tanıdık açılış sahnesi geldiğinde sevinçle el çırptım.
‘’Mean Girls!’’
Ellerimi çırpıp Alex’le favori filmimize odaklandım. Bu filmin onun favorisi olmasının tek sebebi sürekli beraber izlememizdi.
Bu filme nedense takmış durumdaydım. Her bir repliğini ezbere biliyordum. O muhteşem, akıllara kazanan sahne, o efsane söz geldiğinde Alex’le aynı anda söyledik.
‘’ Çarşambaları pembe giyeriz.’’
Alex’le beşlik çaktığımızda gerçekten kahkaha atıyordum. Yüzüm uzun zamandır somurtmaktan gülmeyi unutmuştu. Kaslarım ağrıyordu. Gülmeyi ilk kez keşfeden bir bebek gibiydim. Gülümsemeyi bırakamıyordum. Gözlerimden yaş akana kadar güldüm.
‘’Hadi gidiyoruz?’’
‘’Nereye?’’
‘’L.A.V’’
‘’Ne yapacağız orada?’’
‘’Dans etmiyorsun. Jam’le dans edeceksin. İşin eski yaşamına dönme kısmına geldik.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucifer ve İntikam Meleği (Düzenleniyor)
FantasiaÇok eski ve az bilinen bir efsane vardır. Bir zamanlar Tanrının gözdesi olan Lucifer insanları küçümsemiş ve cennetten atılıp küçümsediği insanların arasına hapsedilmiştir. Cennete geri dönmesi içinse gerçek aşkı tatması gerekmektedir. Gerçekten sev...