Bu bölüm gerçekten içime sindi. Uzun zaman sonra gerçekten bu hikayeye geri döndüğümü hissettim.
Bu bölüm benden Yudum'a gelsin. Okumayı bitirdiğinden beri bölümü yazmam için beni tehdit etti. :D Teşekkür ederim Yudum'cum. İyi okumalar :D
14. Bölüm: Kovulmuş Bir Çocuk
Alex’la kahvaltı yapıp, beni okula bıraktığından beri iki saat geçmişti. Uykusuz ve yorgundum. Hiç havamda değildim ama Andrew beni zorlamaya devam ediyordu. Sinirden ağlamak üzereydim. Bütün sınıfın önünde üstüme geliyordu. Yine de dişlerimi sıkıp ses çıkamadım. Okulda abim değildi bunun farkındaydım.
‘’Tekrar!’’
Bilmem kaçıncı kez dönerken kendimi yerde buldum. Bileğim feci şekilde acıyordu. Gözümde ki akmayı bekleyen sinir gözyaşları, şimdi acı gözyaşları olarak akıyordu. Bacağımı hareket ettiremiyordum. Bu karma değilse neydi? Aynısını ben Emma’ya yapmıştım.
Andrew beni kucağına alıp sınıftan çıkarırken hala göz yaşlarım yanaklarımda ıslak şeritler bırakarak akıyordu. Bileği kırılmışsa bir daha dans edemezdim ve dans benim hayatımdı.
‘’Ne oldu?’’ Telaşlı bir ses duyduğumda kafamı o tarafa çevirdim. Göz yaşlarım görüşümü engellese de gelenin kim olduğunu biliyordum.
‘’Dans ederken bileğini burktu.’’
Canım feci acıdığından sadece acıya odaklanabiliyordum. Konuşmak çok zor geliyordu.
‘’Onunla ben ilgilenirim. Sen derse gir.’’
‘’Emin misin?’’
Abim benimle kalmak ve derse girmek arasında tereddütteydi. Eğer bencil olan tarafımı susturabilseydim derse girmesini söylerdim. Küçük bir çocuk gibi benimle ilgilenmesini istiyordum. Tıpkı küçükken olduğu gibi.
‘’Eminim.’’
Abimin kucağından Jam’in kucağına geçmiştim. Kokusunu içime çektiğim an bütün sinirlerim yatışmıştı. Hiçbir parfüme benzemeyen bir kokusu vardı.
‘’iyi misin?’’
‘’Sanki bilmiyorsun.’’ Aramızdaki aptal bağ yüzünden birbirimizin nasıl hissettiğini her zaman biliyorduk. Şey en azından ben yeni hissetmeye başlıyordum.
‘’Merak etme arabaya bindiğimizde seni iyileştireceğim. Sadece biraz daha dayan.’’
Kafamı salladım ve beni taşımasına izin verdim. Kollarında hafif sarsıntılarla bahçeyi geçtik. Arabaya girdiğimizde beni nazikçe koltuğa koydu ve önümde eğildi. Pantolonumum paçasını sıyırıp bileğimi inceledi.
‘’Kırık yok. Çatlamış. Ama merak etme. Birazdan eskisi gibi olacak.’’
Yaptıklarını dikkatle izliyordum. Bileğimi nazikçe tuttu ve dudaklarını bileğime yaklaştırdı. Sıcak dudakları bileğimle buluştuğunda hafif bir yanma hissettim.
‘’Şimdi oldu. Çevir bakalım.’’
Bileğimi temkinle çevirdim. Hiçbir şey yoktu. Eskisi gibiydi.
‘’Teşekkür ederim Jam. Bileğime bir şey olsaydı ne yapardım bilmiyorum.’’
‘’Seni gene iyileştirirdim. Şimdi iyi olduğuna göre benimle gelir misin?’’
‘’Sanki başka seçeneğim var?’’
Yüzünde, inci gibi dişlerini sergileyen bir gülümseme belirdi. İç çekip ayağımı içeri çektim. Kemerimi takıp beni nereye götürecekse götürene kadar konuşmamaya karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucifer ve İntikam Meleği (Düzenleniyor)
FantasíaÇok eski ve az bilinen bir efsane vardır. Bir zamanlar Tanrının gözdesi olan Lucifer insanları küçümsemiş ve cennetten atılıp küçümsediği insanların arasına hapsedilmiştir. Cennete geri dönmesi içinse gerçek aşkı tatması gerekmektedir. Gerçekten sev...