11/ 2000

1.2K 150 223
                                    

Medyaya göz atmanızı isterim, şarkının anlamı çok güzel ve aklıma bu fic geliyor.

İyi okumalar ❤️

İyi okumalar ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

××××

Park Jimin

Ölüyorum...

Senin için parçalıyorum bedenimi...

Aklımda, nereden geldiğini bilmediğim bu iki cümle gece 12'den beri aklımda dönüp duruyordu. Bu yüzden Eunwoo'yu yatakta tek bırakıp dışarıya, ayaklarımın beni yönlendirdiği bu koca ormana geldim.

Kayalıklara da gitmedim.

Acı çığlıklar duyduğum o darmadağın olmuş eve girdim korkusuzca. Yukarıya çıktım, kimseler yoktu.

Ve bir çığlık daha koptu. Titredim, korku tüm bedenimi bir anlığına ele geçirdi. Hareketsiz kaldım, o aşağıya inen derin merdiveni görmeseydim öyle kalmaya devam ederdim belki de.

Karanlıktı, kapkaranlık. Cebimden çıkardığım telefonun ışığıyla yolumu bulmayı denedim. Boş alanda etrafıma tuttum, sadece bir nokta dikkatimi çekti. Gidiyordum, parlayan isa kolyesini almak istedim.

Ayağıma koskocaman bir şey takıldı.

Kanatlar...

Rüyalarıma giren o bordo kanatlar...

Hıçkırık sesiyle kafamı kaldırdım, Jungkook... Yere oturmuş bir vaziyette ağlıyordu. Üzerinde hiçbir şey yoktu ve sırtında en az kanatlar kadar büyük bir yara vardı.

Kanıyordu...

"Jungkook?" Elimde tuttuğum telefonu fırlatıp koşarak yanına gittim. "İyi misin? Burada ne ol-" Önüne çöktüm, bu haliyle beni görmezden geleceğini sanırken tutup kendine çekti.

Sanki gidecekmişim gibi sardı kollarını, bir elini de enseme koydu. Baş parmağı ve işaret parmağı arasındaki boşluğu kulak mememin hemen altına kadar çekerken gözlerimi kapattım.

Baş parmağı dudağıma uzanacak kadar yakındı. Okşadı, sanki benim canım yanıyordu.

"Sırtın-"

"Biliyorum." Bir yandan elleri dudağımı okşarken bir yandan sesi kulağıma şenlikti. Kendinden geçmiş olduğu zar zor görebildiğim gözlerinden belliydi. Ve ben, o kanatların sırtından koparılıp atıldığını yeni yeni anladım.

"Jungkook?" Titrek ellerimle yüzünü tutup kalçamı kucağına koydum, bacaklarımı da arkaya doğru uzattım. Hem kendi bacağıma hem de onun kucağına oturuyordum. Ellerim titrerken onu nasıl sakinleştiririm bilemiyorum.

Ne yani kanatlı bir yaratık mısın?

"Özür dilerim, özür dilerim." Alnımı alnına dayadım. Ağlıyordu, ağlıyordum. "Özür dilerim Jungkook." Ağlamaktan konuşamıyor oluşunu fırsat bilip daha fazla konuştum.

Demon 'JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin