15/ Vazgeçiyorum senden, ait olduğun kişiyle mutlusun

1K 141 113
                                    

Onca göz yaşı, onca aşk, onca çile bir günde çekip gitti üzerimden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Onca göz yaşı, onca aşk, onca çile bir günde çekip gitti üzerimden. Ruhsuz bir şekilde elimde kavanozla ilk tanıştığımız ayçiçek tarlasına geldim. İlk günkü gibiydi, sadece birkaç şey değişik geldi gözüme ama ayçiçekleri bile eskisi kadar gürdü.

Güzeldi işte, ne bileyim. Belimden tutup Taehyung gibi uçurabilirdi beni buralarda, piknik yapardık, bu küller elimde olmazdı mesela.

Beni taşıyan o olurdu, ben değil. Gerçi şu an bu elimdeki kavanoz insan hissiyatı veremiyor bana. İçinde ruh yokken kendi başıma ne yapabilirim ki?

O günün ardından kışı geride bıraktık, ilkbahar yağmuruna denk geldiğim puslu gecede birkaç led ışıkla bakışıyorum. Sessiz her yer, tek bir cıvıltı bile yok. Eski arabanın üzerine serilmiş muşambadan gelen yağmurun sesi içimi hoş ediyor, ıslak olmasına rağmen çantamdan çıkardığım o klasik piknik örtüsünü yere serip oturuyorum.

Karanlık olsa da led ışıkların belli belirsiz yansımasıyla gökyüzü kıpkırmızı gözüküyor.

Yağmura eşlik ediyorum, ağlıyorum... Sanki ciğerim yerinden sökülüyor, canım öylesine yanıyor ki arada nefessiz kaldığımı fark etmiyorum bile.

"Beni neden çağırmadın?" Elinde şemsiyesi, üzerinde sıcak tutması için kalın bir montla birlikte Eunwoo çıktı karşıma. Göz yaşlarımı silmeye çalıştığım o an benimkisi kadar hüzünlü bakan irislerine denk geldim. Şemsiyeyi kendinden uzaklaştırıp bana doğru getirdi ve yağmurun üzerime değişini engelledi.

Ayçiçekleri bizim olduğumuz yöne doğru kırılıyordu, ekstradan kalın demirler olmasa bu fırtınalı gecede kopup giderler.

"Çağırmalı mıydım?" Dedim titreyen sesimle birlikte. Gülümseyip yanıma doğru çömeldi, oturmadı. İlk elimdeki kavanoza ardından gözlerimden süzülen sıcak yaşlara kaydı bakışları.

"Çağırmalıydın, gerçekleri göz ardı edemem Jimin." Islanıyordu, onun için yerden kalkıp karşısına geçtim. Şimdi ikimiz de şemsiyenin altında, muşambadan çıkan sesi dinliyorduk. Rüzgarın uğultusundan veya ayçiçeklerin çırpınma seslerinden bahsetmiyorum bile.

"Söyleyemezdim, yapamıyorum."

"Yapabilirdi-"

"Nasıl?" Sesim biraz da olsa yükseldi ama ağlamaktan kısıktı zaten. O günden beri her gün ağlıyordum. Eunwoo ise bir sorun olduğunu bildiği halde sorgulamak istemiyordu.

Çünkü ilişkimiz eskisinden daha iyiydi, yakındık.

"Perişansın ve geceleri sürekli evden kaçıp gitmelerine daha fazla dayanamıyorum Jimin."

"Üzgünüm." Boşta olan eliyle kavanozu tuttuğum elimi kavradı ve kafasını yana doğru eğdi.

Güzeldi, beraber ağladığımız gecelerin hatrına güçlü gibi durmaya çalışıyor olması beni zor duruma sokuyordu.

Demon 'JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin