15

934 95 151
                                    

"Ben çıkıyorum anne."

"Bekle, bana açıklama yapmadan nereye gidiyorsun?"

Yüzündeki gülümsemeyi silmeden omzunu silkti. Annesinin neden bahsettiğini gayet iyi biliyordu. Dün gece de kendisini sorguya çekmişti ama konuşamayacak kadar mutlu olduğu için odasına kaçmıştı.

"Mark'la yeniden çıkmaya başladık... Yani sanırım."

"Ne demek yani sanırım?"

"Bilmiyorum, çıkma teklifi etmedi. Sevgiliyiz de demedi."

"Seni sevdiğini söyledi mi?" Demişti annesi oğluna kapıya açarken. Donghyuck kısaca kafasını sallamış ve birkaç cümleden sonra el sallayarak evden çıkmıştı. Evin önünde gördüğü bedenle yüzünde saklayamadığı bir gülümseme oluşurken Mark da sırıtarak yanına gelmesini bekledi.

"Günaydın."

"Günaydın."

Kendisine uzatılan ele bakarak iç çekti. Bunu yapmayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki. O sıralar rahatlıkla tutsa da şimdi çekiniyordu. Bunu anlayan Mark bir atakta bulunup kendisi tuttu sıcak elleri. Hava rüzgarlı olmasına rağmen elleri sıcacıktı sevgilisinin.

"Neden tutmuyorsun sevgilinin elini?"

"Mark," demişti uyarıcı bir tonda. "Biliyorsun ki Sungchan-"

"Cidden güne böyle mi başlamak istiyorsun? Sen bilirsin."

Elini bırakıp yürümeye başladığında Donghyuck oflayarak peşinden koştu. Sonunda ona yetiştiğinde bu sefer kendisi tuttu elini ve gönlünü almak için yanağına öpücük bıraktı. Mark'ın yüzü anında gülmüştü.

"Bekle, bekle, bekle... Benim gördüğümü sen de görüyor musun Jeno?"

Kocaman gözlerle kendisine bakan suratlara güldü. Şaşırmış olmaları çok normaldi, onlara hak veriyordu.

"Görüyorum, Jaem."

"Siz yeniden mi birliktesiniz? Nasıl ya? Sizin sevgiliniz var. Durun, kafam karıştı. Anlatın çabuk."

Donghyuck üstü kapalı bir şekilde dün geceyi anlatırken bir yandan da okula doğru yürüyorlardı. "Anlayacağın Sungchan'dan en yakın zamanda ayrılacağım."

"Bugün." Diyerek düzeltti Mark onu. Bunun üzerine Jeno gülerken Jaemin ve Donghyuck göz devirmişti.

"O da ayrılacak mı?" Demişti gözleriyle Mark'ı gösterirken. Donghyuck'un bakışlarını fark eden Mark gülümsedi. Her şeyi anlatmanın zamanı gelmişti.

"Miyeon ve ben gerçekten çıkmıyoruz. Peşinde bir çocuk vardı ve sürekli onunla uğraşıyordu. Bir sevgilisi olduğunu duyarsa peşini bırakır diye böyle bir şey yaptık. Daha doğrusu o istedi ve kimseye söylemeyeceğime dair söz verdim."

Duyduklarıyla şaşıran ikiliden şoku atlatan ilk kişi Jaemin olmuştu. Kısık gözleriyle onun sarı saçlarıyla oynayan sevgilisinin karnına elinin tersi ile vurmuş ve kızgın bakışlarını yollamıştı.

"Sen bunu biliyordun ve söylemedin mi?"

"Söz vermiştim, söyleyemezdim."

"Bu saçma oyununuz olmasaydı belki de o şu anda Sungchan ile çıkıyor olmayacaktı!"

"Sessiz ol," diye uyardı Hyuck onu. Okula yaklaşmışlardı ve Sungchan her yerden çıkabilirdi.

"Haklısın ama olan oldu."

Jaemin bakışlarındaki sinir bir an olsun azalmazken saçlarını geriye attı. Şu an sinirliydi ve Jeno'nun aşık bakışları bile onu yumuşatamazdı.

"Onun ne kadar acı çektiğinden haberiniz bile yok." Cümlesini bitirip arkadaşını kolundan kaptığı gibi onlardan uzaklaştırmış ve birlikte sınıfa çıkmışlardı.

"Jaemin, biraz sakin ol."

"Çok sinirliyim, Hyuck. Seni yok yere üzdükleri için çok sinirliyim."

Donghyuck çantasını sıraya bıraktıktan sonra Jaemin'in yanına oturup kafasını omzuna sürtmüştü. Sevimlilik yapıp sinirini azaltmak istiyordu. Öyle de olmuştu, Jaemin artık gülüyordu.

"Mark, hala gelmedi mi?"

Sınıfa giren kızla Donghyuck gerilirken Jaemin göz devirmişti. "Geldi de senden saklıyoruz, salak."

Bunun üzerine Donghyuck kıkırdamış ve kızın dikkati onlara yönelmişti. Gülümseyerek kendilerine yaklaşan kıza içlerinden küfür ederken dışardan en azından Donghyuck gülümsedi. Jaemin somurtmakla meşguldü.

"Selam, Mark'ı ya da Jeno'yu gördünüz mü?"

"Sana ne benim sevgilimden?"

Kız, Jaemin'den gelen ters cevapla şaşırırken Donghyuck gülmemek için zor duruyordu.

"Buradayız."

"Ben de sizi arıyordum."

"Ne oldu?" Demişti Mark, çantasını Donghyuck'unkinin yanına koyarken.

"Hiç, takılırız diye düşündüm."

Kız dudaklarını büzüp omuzlarını silktiğinde Jaemin dudaklarını ısırmıştı. Donghyuck ise sakin olmaya çalışarak onlara bakıyordu. Normal konuşuyorlardı, kıskanılacak bir şey yoktu.

"Sarı saçlarını ağzına sokasım var."

Jaemin'in fısıldadığını sandığı cümleyi herkes duymuştu. Jeno ve Donghyuck kıkırdarken Mark sırıttı ve kıza daha sonra geleceğini söyleyerek sınıftan gönderdi.

"Hadi, sıramıza gel artık."

Mark'ın seslenmesiyle yanına oturan Hyuck tam gülümseyecekti ki sınıfa Sungchan girmişti. Onu arkadaş olarak sevse de daha fazlası olmuyordu. Denememişti, denemeyi de düşünmüyordu. Bugün onunla konuşup her şeyi bitirmeliydi.

"Günaydın, sevgilim." Demişti Sungchan sıranın üzerinden eğilip Donghyuck'un yanağını öperken. Mark, o an kafasını sıraya çarpmak istese de sadece dudaklarını ısırarak sakinliğini korumayı denedi.

Hocanın gelmesiyle herkes yerine geçerken Mark, Hyuck'a sert bir bakış atarak önüne döndü. Hyuck ise oflayarak eşyalarını çıkarıyordu.

________________

Bir önceki bölüme bakmayı unutmayın 😔

Oy verin lütfen~

Umarım beğenirsiniz!

•Maria'

Ex Boyfriend × MarkHyuck ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin