"Mark, biraz geriye gider misin?"
Reddettiğini belli eder şekilde kaşlarını kaldırmış ve sanki yer var gibi biraz daha kendine çekmişti beni. Kalbim haddinden fazla hızlı atarken gözlerimi kapattım. Uyumak istiyordum. Uyumak istiyordum ama bunu engelleyen bazı şeyler vardı. Mark'ın dibimde olması gibi. Tamam, birlikte çok kez yatmıştık ama bu sefer farklıydı. Biz ayrılmış iki sevgiliydik, bu şekilde olmamız ne kadar doğruydu.
"Kıpırdanıp durma, uyumaya çalışıyorum."
Aynı şeyi bende yapmaya çalışıyordum ama bir türlü olmuyordu. Bir anlık boşluğundan yararlanarak yerimde doğruldum.
"Olmuyor Mark, olmuyor işte." Seni arkadaş olarak göremiyorum.
"Olmayan ne?" O da benim gibi oturur pozisyona geçmişti. Benden cevap bekleyen yüzüne baktım. Gece lambası olduğu için oda aydınlıktı ve mimiklerini görebiliyordum.
"Uyuyamıyorum."
"Ben de uyuyamıyorum."
"Sen neden uyuyamıyorsun?"
Gülmüş ve kafasını yastığa koymuştu. "Sebebimiz aynı Hyuck."
Sebebimiz aynı da ne demekti. Neler hissettiğimi anlıyor muydu? En önemlisi o da mı benim gibi hissediyordu? Aklımı karıştırmaktan ne zaman vazgeçeceksin Mark.
×××
"Okuldan nefret ediyorum. Her sabah erken kalktığımız yetmiyor gibi bir de her gün o salakların yüzünü görüyoruz."
Söylenmeye devam eden Jaemin'in koluna girdiğim sırada Jeno beni iterek sevgilisinin elini tutmuştu. Ona kötü kötü baktığımda bu sefer Jaemin onu itti ve kolunu omzuma attı. Hepimiz buna gülerken Jeno göz deviriyordu.
"Mark'la şu sıralar çok takılıyorsunuz, arkadaşça mı yoksa aranızda yeniden bir şeyler mi oluyor?"
Kulağıma fısıldamasıyla huylanarak geri çekildim. Parmağımı dudağıma bastırdığımda ne dediğimi anlayarak göz kırpmıştı. "Sonra anlatacağım."
"Hey, ne konuşuyorsunuz öyle?"
Jeno'nun söylemlerine daha fazla dayanamayıp Jaemin'i ona doğru ittim. "Jeno, bazen sana cidden gıcık oluyorum."
Dil çıkararak sevgilisinin yanağını öpmüştü. Sevgilisi olduğunu gözüme sokmak istiyordu. Sesi çıkmayan Mark'a kısa bir bakış atarak yavaşça yanında yürümeye başladım. Dalgın görünüyordu ve ne olduğunu merak etmiştim.
"İyi misin?"
Kafasını yerden kaldırıp gülümsediğinde ona karşılık verdim. Ama hala onun için endişeleniyordum. Yere bakarak yürüyor ve bir şeyler düşünüyordu.
"Kötü mü görünüyorum, çok iyiyim."
"Bu sabah çok sessizsin, bir sorun yok değil mi?"
Kısılan gözlerine baktım bir süre. Beni en etkileyen şeylerden biriydi gözleri. "Biliyorsun, ben her zaman böyleyim."
"Hayır, değilsin. Bugün gereğinden fazla sessizsin. Yere bakarak yürüyor, hiçbir tepki vermiyorsun. Dalgın görünüyorsun, bir şeyler düşündüğün belli."
Yolun ortasında durduğunda istemsizce ben de durdum. Gülerek kafasını iki yana sallamış ve omzundan düşecek olan çantasını düzeltmişti.
"Beni mi izliyorsun?"
Panikle bir adım geriye çekildim. Yalan söyleme kabiliyetim yoktu ve böyle anlarda panik yapardım. "Hayır, sadece... Sadece gözüme takıldın."
"Buna inanmamı mı bekliyorsun? Eğer öyleyse önce kendin inan."
Önden gitmeye başladığında kendime söverek arkalarından yürüdüm. Her zaman bir konuda pot kırıyor ve kendimi açık ediyordum.
Biraz sonra okula vararak hızla sınıfa çıktık. Cam kenarına geçmek için hareketlendim ancak Mark benden önce davranarak oraya oturmuştu. Bilerek yaptığına emindim, cam kenarını çok sevdiğimi biliyordu. Gözlerimi devirerek yanına yerleştim ve gerekli kitapları çıkardım.
Jeno'nun mızmızlığı yüzünden Mark'la oturuyordum. Bu benim derslere odaklanmamı zorlaştırıyordu ama aslında şikayetçi olduğum söylenemezdi.
Hocanın gelmesiyle herkes gibi ben de ayağa kalktım. Yüzündeki büyük gülümsemeyle sınıfa giren hocamız bize günaydın dedikten sonra yerine oturmuştu.
"Verdiğim projelere başladınız mı? Sadece 2 haftanız kaldı. Sonra yanıma gelip benden süre istemeyin, vermem."
Proje tamamen aklımdan çıkmıştı ve eminim Mark da unutmuştu. Ona baktığımda göz göze geldik. Sadece 2 haftamız vardı ve hemen başlasak iyi olurdu.
"Çıkışta bize gidelim ve yapalım."
Kafamı sallayarak ders anlatmaya başlayan hocamıza döndüm. Ama onu dinlemem zordu çünkü heyecanlıydım. Mark'ın evinde asla unutamayacağım bir an yaşamıştım ve o aklıma gelip duruyordu. Oraya gitmek istemiyordum.
"Aslında bize gitsek daha iyi olmaz mı? Hem kimse yok, rahatça yapabiliriz." Nedenini anlamamasını umarak teklif ettiğimde kafasını salladı.
"Bizde de kimse yok."
Oflayarak kafamı eğdim. Kaçışım yoktu anlaşılan, oraya gidecektim. Tüm yaşadığımız güzel anılar bir bir zihnime dolarken gülümsedim. Asla unutmak istemiyordum.
______________
Oy verin lütfen~
Umarım beğenirsiniz!
•Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ex Boyfriend × MarkHyuck ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | "Haddimi aşarak gitmene izin verdim. Ayrılmak istediğimi söyleyerek seni benden uzaklaştırdım. Şimdi ise, bu kadar çok pişmanlık duyan kendimden nefret ediyorum." ~ Lee Donghyuck × Mark Lee #1 NCT [21.08.2022]