"Dikkatli git bebeğim."
Anneme el sallayarak kapıda beni bekleyen Mark'a doğru yürüdüm. O da arkamdan bakan anneme gülümseyerek el sallıyordu. Onların araları her zaman iyi olmuştu, çok iyi anlaşıyorlardı.
"Akşam yemeğe gel tatlım, sana kurabiye yapacağım."
Mark gülümsemesini bozmadan kabul ederken ben şaşırarak anneme döndüm. Bana göz kırpıp kapıyı kapatmıştı. Neden benden habersiz bir şeyler yapıyordu ki?
"Annenin kurabiyelerini özledim." Ben de onları sana yedirmeyi özledim.
"Akşam güzelce yersin. Ben istediğimde bile yapmıyor, değerini bil."
Güzel kıkırdaması kulaklarıma ulaştığında ben de kafamı eğerek gülümsedim. Onu güldürmek hoşuma gitmişti.
Dört gündür her sabah önceden yaptığı gibi kapının önünde bekliyordu beni. Eskisi gibi davranmaya çalışıyorduk ama aramızdaki koca mesafeyi görüyordum. Belki de o mesafeyi ben yaratıyordum ama onunla eskisi gibi arkadaş olmak istemiyordum. Sevgili olmak istiyordum, çok mu bencilim?
"Günaydın aşk kuşları." Jaemin'in lafı biter bitmez kafasına vurmuştum. Aşk kuşları bizim için eskiden kullandığı bir tabirdi. Eskiden..
"Hyuck senin yüzünden sevgilim mal oldu. Kafasına vurup durma." Jeno'nun kendisine laf soktuğunu sonradan anlayan Jaemin kafasını sallamayı bırakarak onu kovalamaya başlamıştı. Yolun yarısında yorulup yeniden yanımıza gelmiş ve bu sefer insan gibi gidebilmiştik okula.
Sınıf kapısını açmak için elimi uzattığım da elimin altında başka bir elin olduğunu fark ederek hızla geri çektim. Uzun zaman sonra birbirine temas eden ellerimiz tüylerimi diken diken etmişti.
"Artık sınıfa girebilir miyiz?" Jaemin beni ve Mark'ı iterek içeri girdiğinde zaman kaybetmeyip ben de arkasından girdim.
"Mark, bu ders Hyuck'un yanında oturur musun?" Jeno'nun ne yaptığını anlamaya çalışarak kaşlarımı çattım. Tanrım, bilerek mi yapıyorlardı?
"Neden?"
"Jaemin'le oturmak istiyorum, senin kalkmayacağını biliyorum. Bu yüzden Mark'a söyledim." Mark'la göz göze geldiğimizde yanıma oturmak istiyor ama çekiniyor gibi bir hali vardı.
Bakmayı keserek kafamla küçük bir onay verdiğimde sırasında kalkmış ve Jaemin'in de kalkmasıyla birlikte yanıma oturmuştu.
Sırtımızdan dürtülmemizle ikimizde aynı anda arkaya dönmüştük. "Akşam bir yerlere gidelim, evde çok sıkılıyorum." Jeno, Jaemin'in yanakları sıkarak gülümsemişti. Sanırım Jaemin'in isyankâr tavırları ona tatlı gelmişti. Ben onlara gülerken Mark konuşmaya başladı.
"Akşam Donghyuck'larda olacağım."
Kafamla onu onayladığımda Jaemin yüzünü buruşturarak yanındaki çocuğa baktı. "Jeno yine sana kaldım sanırım." Jeno gülmüş ve onun yanağını öpmüştü. Jaemin ise hızla silmişti öptüğü yeri. Hoşuna gittiğini hepimiz biliyorduk oysa. Bir keresinde Jeno, Jaemin'in en çok yanaklarını sevdiğini söylemişti, bu yüzden hep onları sıkar ya da öperdi.
"Tamam, hadi dönün önünüze." Jeno'nun bizi kovmasıyla yeniden önümüze dönmüştük. O sırada hoca ve arkasından birkaç öğrenci daha gelmişti.
"Günaydın çocuklar."
Mina hocanın bıkkın çıkan sesi hepimizi güldürürken susun işareti yaparak yerine oturdu. "Bugün çok sevineceğiniz bir haber vereceğim size."
Hocayı dinlemeye çalışırken Mark'ın yanımda su içişi bana hiç yardımcı olmuyordu. Yutkunduğu için inip kalkan adem elmasında gözüm takılı kalırken Jeno'nun beni dürtmesiyle arkamı dönmüştüm. Sırıtarak kaşlarını yukarı kaldırmış kafasını sağa sola oynatıyordu. Yakalanmanın verdiğin utançla yeniden dikkatimi hocaya yönelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ex Boyfriend × MarkHyuck ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | "Haddimi aşarak gitmene izin verdim. Ayrılmak istediğimi söyleyerek seni benden uzaklaştırdım. Şimdi ise, bu kadar çok pişmanlık duyan kendimden nefret ediyorum." ~ Lee Donghyuck × Mark Lee #1 NCT [21.08.2022]