"Naber Hyuck?"
"İyi."
Kısa cevabımdan sonra Jaemin'in endişeli bakışları beni bulmuştu. Gülümseyerek iyi olduğumu anlatmaya çalışmıştım ama o benim ruh eşimdi. Bende olan biteni hemen seziyordu.
"Oyunculuğun cidden berbat. Hemen anlatıyorsun ne olduğunu."
Kafamla yarısı dolu sınıfı gösterdiğimde elimden tutarak ayağa kaldırdı beni. Zil çalıyordu ama anlaşılan derse girmeyecektik. İşime gelirdi, bu kafayla dersi dinleyemiyordum. Dinlesem de bir şey anlamıyordum ya.
"Nereye gidiyorsunuz?"
Yolumuza çıkan Jeno ve Mark'a bakmadan kafamı yere eğdim. Bu aralar sürekli dolu olan gözlerimi görmelerini istemezdim. "Bu derse girmeyeceğiz, biraz işimiz var."
"Ne işiniz olabilir? Ben de geleceğim."
"Jeno konuşmamız gereken şeyler var."
"Tamam benimle de konuşun."
Jeno gelmekte ısrar ederken derin bir nefes alarak araya girdim. "Sorun değil Jaemin, gelebilir." Ben kabul etmiştim ama Jaemin gelmemesi konusunda ısırarcıydı.
"Hayır, gelemez. Özel şeylerden konuşacağız."
"Sanki Mark hakkında konuşacağınızı bilmiyoruz."
Jeno sinirle söylendiğinde Mark'la göz göze gelmiştik. Bakışlarımı kaçırıp yeniden araya girdim. "Hayır, yok öyle bir ş-"
"Evet, arkadaşının yaptığı şerefsizliklerden bahsedeceğiz. Onun sürekli kırdığı kalbi, ben tamir etmeye çalışacağım. Her zaman olduğu gibi. Bir itirazın yoksa çekil Jeno."
Bir şey dememe fırsat kalmadan Jaemin beni çekiştirerek aşağı kata sürüklemişti. Yüzme salonuna girerek kapıyı örttü ve suratı asık bir şekilde baktı bana.
"Özür dilerim, kendimi tutamadım."
"Sorun yok."
"Jeno'nun neden böyle yaptığını anlamıyorum."
Havuzun kenarına otururken sormuştu sorusunu. Ben de onun gibi yaparak yanına yerleştim. "Seni kıskanıyor, kim olursa olsun paylaşmak istemiyor. Haksız sayılmaz."
"Kıskanıyor mu dersin?"
"Evet, fena bir şekilde kıskanıyor." Gülümseyerek suya bakmaya başladığında ben de gülümsedim. Jeno'yu sevdiği çok belliydi. "Her neyse, konumuz sensin. Çabuk suratının neden asık olduğunu anlat."
Kısaca olayı anlattığımda ellerini yumruk yapmıştı. Sinirlendiğini her şekilde anlayabiliyordum. "O çocuğu birgün cidden öldüreceğim. Sürekli seni kırıyor, bıktım bu durumdan."
"Onun bir suçu yok. Beni istemediğini söylemesine rağmen aptal gibi onu sevmeye devam eden benim. Hepsi benim suçum, her şey benim suçum. Onunla sevgili olarak grubu da bozdum, eski neşemiz yok artık. Biliyorum, hepsi benim yüzümden. Özür dilerim."
Deli gibi hem sayıklayıp hem ağlarken beni kollarının arasına almış ve saçıma öpücükler bırakmıştı. "Hayır, hayır bunlar senin suçun değil. Ne senin ne de kalbinin suçu değil, duydun mu beni? Sen sadece sevdin, bu dünyanın en güzel duygusu. Birini sevmek çok güzel bir şey, bu yüzden kendini suçlama."
Göğsünde ağlamaya devam ederken salonun kapısı açılmış ve içeri Jeno girmişti. Başka birinin olup olmadığına bakarken kapıyı örtüp yanımıza gelmişti. Suratı asıktı, az önce yaşanan tartışmadan dolayı olmalıydı.
Ayakta dikilmeye devam edip, bize üzgün olduğunu belli eden bakışlarını atıyordu. Jaemin'le kısa bir an bakışmış ardından gülümsemiştim. Jaemin gülerek onun elinden tutup yanımıza çekerken, böyle iyi arkadaşlar edindiğim için Tanrı'ya dua ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ex Boyfriend × MarkHyuck ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | "Haddimi aşarak gitmene izin verdim. Ayrılmak istediğimi söyleyerek seni benden uzaklaştırdım. Şimdi ise, bu kadar çok pişmanlık duyan kendimden nefret ediyorum." ~ Lee Donghyuck × Mark Lee #1 NCT [21.08.2022]