Bazen herkes canını yakar

95 9 115
                                    

*Taehyung'un Ağzından*

Yolda yorulduğumdan olsa gerek oldukça derin bir uykuya dalmışım, bu sebeple zil sesiyle uyandığımda hafiften irkilmiştim. Yatakta doğrularak gözlerimi ovuştururken nerede olduğumu anımsadım ve dışarıdaki seslere dikkat kesildim. Biri gelmişti ve Jimin fısıldayarak onu sessiz olması için uyarıyordu, gözlerim irileştiğinde bunun beklediğim kişi olduğu içime doğdu bu yüzden neredeyse fırlayarak çıktım dışarıya.

 Güneş kadar parlak bir adam ayakkabılarını çıkartırken benim gelmemle beraber kapıda duran ikilinin bakışları bana çevrildi, bu adam mıydı sevgilisi? İçimdeki ateş boğazımı yakarken ve külleri gırtlağıma ulaşırken öksürdüm, boğazım yanıyordu. Jimin "Taehyung, uyandın mı? Günaydın"dedi, başımı sallarken çatallı sesimle "Günaydın"dedim.

 Dikkatim dağınıktı, Jimin ise devam etti "Bu Hoseok, Hoseok sana zaten Taehyung'dan bahsetmiştim"dedi. Demek ismi Hoseok'tu, bir dakika benden mi bahsetmişti? Ama bu normal değil miydi sonuçta evine geleceğimi biliyordu. Aniden kapıyı kapatan adam "Merhaba Taehyung"dedi, tanrı dedim kahretsin sizi fakat gülümsemeye çalışarak "Merhaba"diye cevapladım.

 Hoseok denilen kişi evde oldukça rahat hareket ediyordu, direkt olarak mutfağa yöneldiğinde Jimin de kısa bir süre için bana baksa da peşinden gitti. Bu nasıl devran ki hep bana eziyet etmek için işliyordu sanki. Kalbimdeki makine de tıkırında değildi pek, yine de ahmak gibi koridorda dikilmeye devam edersem hoş olmayacağından ben de mutfağa girdim. 

Jimin masada otururken eliyle vazonun üstüne hayali çizgiler çiziyordu, Hoseok ise oturduğu yerden ellerini cebine sokmuş dik dik Jimin'e bakıyordu, bir şey söylemek istediği belliydi ama ben burada olduğum için söyleyemiyordu görünen o ki. Ben de onların karşısına oturduğumda kendimi daha fazla rahatsız hissedemeyeceğimi düşünüyordum, ağlama hissi yükselmişti içimden ama dişlerimi sıktım. 

İkisi karşımda otururken ben bir başıma burada duruyordum, bu dünyada tek hissettiğim çok an olmuştu, annemle babamın karşısında da böyle hissederdim ama bu elbette ondan çok uç noktalarda farklıydı. Yine de tekrar tek hissediyordum, yutkunarak kafamı sanki çok önemli bir şey varmış gibi sol tarafa çevirip mutfak tezgahını incelemeye başladım.

 Altı açık olan çaydanlığın ateşine baktım, bir kelebek gibi oraya doğru uçasım geldi. İçimdeki hüznü bir kenara bırakıp öfkeye verdim merkezi, nefret birden bire kanımda ilerlerken "Jimin bizi tanıştırmayı düşünmüyor musun?"dedim, Jimin burada olduğumu yeni farketmiş gibi kafasını kaldırırken "Ah doğru, Hoseok benim üniversiteden arkadaşım, ev arkadaşlarıyla pek anlaşamadığından genelde burada kalır"dedi. 

Bu kadar mı diye bağırmak istedim, arkadaşın mı sadece? Benden gerçeği saklar mıydı? Elbette saklayabilirdi, Jimin'e eskisi gibi güvenmiyordum ama sevgilisi, sevgilisi olduğunu gizleme isteğini nasıl karşılardı ki? Kabul da etmezdi. Gerçekten arkadaş olmalıydılar, demek ki sevgilisi henüz aramıza teşrif etmemişti. Hoseok'a bakışım değiştiğinde kalbimin ayna gibi olduğunu farkettim, insanlara yaklaşımım onların durumuna göre yansıyordu. 

Yine de hala kendimi dışta hissediyordum, Jimin ile Hoseok arasında bir gerginlik olduğunu seziyordum ama öyle olsaydı neden buraya gelsindi ki? Dudaklarımı yalarken "Ben sizi yalnız bırakayim sanırım sizin konuşacağınız özel şeyler var"dedim. Kendi kendime de eğer tamam der ve kabul ederlerse sevgililer, kabul etmezlerse de gerçekten arkadaşlar diye düşündüm, Hoseok çok bezgin ve asabi görünüyordu, bunun nedeni Jimin'in onu arkadaşı olarak tanıtması olabilirdi eğer sevgililerse. 

Jimin "Teşekkür ederiz" dediğinde kalbimdeki alevlere yağan kar durdu, ferahlamam sona erdi.Hayli karanlıktı içim, odama geri dönerken gözlerimdeki salak yaşların akmasına izin verdim. Jimin için açacak tek bir çiçek dahi bırakamazdım etrafta, ne yapmaya çalıştığını anlamıyor ve benimle oynuyor gibi hissediyordum. Hayatımı mahvetmek falan mıydı derdi? Benimle bir güç savaşına mı giriyordu? Kedinin fareyle oynadığı gibi benimle oynayabileceğini mi zannediyordu ona aşık olduğumu bildiği için? Belki de bunu kullanmanın derdindeydi. İnatla sevgilisi olduğunu söylemiyordu, canımı acıtmak mı istiyordu? 

FingersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin