Yıldızlarla dolu bu evrende, en güzel yıldızın size ayrılan yerde olması dileğiyle...Bilin ki,siz bir yıldıza baktığınızda onun evrenin en güzel yıldızı olduğunu düşünmek istiyorsanız o evrenin en güzel yıldızdır. Çünkü her şey kafanızın içinde, her şey burada,her şey elimizde... Kaymayan bir yıldıza bakıp dilek dilemek de bizim elimizde,baktığınız her yerde yıldız görmek de bizim elimizde.
Evren ne görmek istiyorsak onu gösteriyor bize,bakmadan vazgeçmeyin.
Aramaktan vazgeçmeyin.
Yerinizi bulacaksınız.
Yıldızları görebilmek için evinizin duvarlarını yıkmanız gerekmediğini öğreneceksiniz.
BEYZA ALKOÇ
Hatırlatma*
_ Eh senin de Bong Soo'ya takık olduğunu bilmemek aptallık olurdu Jungkook?
Gözlerini babasına çevirdi tekrardan.
Ne zaman ismini duysa,kalbi göğsünü delecek gibi atmaya başlıyordu.Adının Jungkook olduğuna emin olduğu kadar,Bong Soo ile ileride yeni bir hayat kuracağına da emindi.
_ E yani...çevremdeki hemen hemen herkes bilir Bong Soo'ya ne kadar âşık olduğumu...
Şu sıralar sadece iyi davranarak onu kendime alıştırmaya çalışıyorum._ Aman...sinir hastalığın yüzünden kızcağıza zarar verme de...
Gözlerini devirmişti bu dediği şeyle.
Sırf ona zarar vermemek için ilaçlarını düzenli içiyordu. Bu yüzden her şeyden emindi ona zarar gelmeyeceğine.Tabi Bong Soo'da üzerine gidip sinirlendirmek için uğraşlarda bulunmazsa.
_ Ona zarar gelmeyecek. Her neyse,sana bunları söylemek için gelmiştim. Onu hemen bul. Yoksa ben senden önce bulup o adamın defterine noktayı koyarım.
_ Merak etme, elimle bulmuş gibi...
Kahvesini son kez yudumlayıp ayaklandı.
Gidip keyfine bakacaktı çünkü.
Nasıl olsa çalıştığı kafe ona aitti.
Bir adamı bulup kafenin sahibiymiş gibi göstermesi yeterliydi.
Sadece Bong Soo bunlardan habersizdi.
Sahi, Bong Soo nasıl bilebilirdi ki onun defalarca kovulması gerekirken ona torpil geçildiğini?Şimdi evine gidip duş alacak,ardından
gizlice çektiği Bong Soo'nun fotoğraflarıyla zaman geçirecekti.Onu bu denli psikopat haline dönüşmesinde Bong Soo'yu sorumlu tutuyordu.
Belki de ona âşık olmasaydı bu hallere düşmezdi.
******
BONG SOO'DAN
(Gece 02.11)
_Bong Soo?
_ Hadi uyan.
_ Geç kalacağız.
_ Bong Soo ses versene?
_ Beni kapını açtırmaya zorlama lütfen.
_ Müsait misin? Açtığımda sapık damgası vurma.
_ Bong Soo?
_ Ne var?!
Kapının arkasından uykumu bölen Jimin'e bağırdım.
Uykumun bölünmesinden nefret ederim. Zaten ondan hiç haz etmem. Birde uykumu bölmesi ona olan ateşini körüklüyordu._ Hazırlan hadi. Elini yüzünü yıka kendine gel.
_ Lanet olsun size!
Diyip üzerimde olan yorganı fırlattım.Odamdaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Ağzımı çalkalayınca aynadan kendime baktım.
Sanki bir günde yıpranmış gibi hissediyordum.
Taehyung'un teyzesi bana bir geceliğine yatmam için kendi kıyafetlerinden vermişti. Onları çıkartıp kendi kıyafetlerimi giyindim.Banyodan çıkıp yatağı üstünkörü düzeltip odadan çıktım.
Kapıyı açmamla onu görmüştüm.
Sesini çıkarmadan burada mı beklemişti?_ Neden hâlâ buradasın? Sapık mısın?
O ise bunu bekliyormuş gibi elini alnına yapıştırdı.
_ Al işte! Konunun buraya varacağını biliyordum. Kapıyı açıp giremedim adım senin yüzünden sapığa çıkar diye, kapıyı açmayıp burada beklememe rağmen sapık damgasını çat diye yapıştırıyorsun.
_ Adının sapığa çıkmaması için mümkün mertebe yanıma uğrama Jimin.
_ Değil mi? Sen de haklısın. O sırada kaç git değil mi? Yemezler.
_ Fırsat mı bırakıyorsunuz kaçayım?
Kalın bir ses gelince ikimiz de konuşmayı kesip sesin geldiği yere döndük.
_ Jimin...kardeşim konuşmanızı bölüyorum ama geç kalacağız. Teyzem birkaç bir şey atıştırın diyor. Hadi mutfağa.
Konuşmaya o kadar odaklanmıştık ki Taehyung'un gelmesini bile farkedememştik.
_ Tamam.
Gözlerimi deler gibi baktıktan sonra Taehyung ile birlikte mutfağa gittiler.
Arkalarından bende gidip bana ayrılan boş yere oturdum._ Teyze akşamadan kalan yemek var mı ya?
_ Oğlum hepsini yedin ya?
_ Hiç mi yok?
_ Yok.Sesimi dahi çıkarmadan onları izliyordum. Ne güzel teyze yeğenlerdi. Kıymetini biliyordu Taehyung teyzesinin. Ben daha annemi babamı tanımıyorum. Abim var mı? Ablam var mı? Yaşıyorlar mı onları bile bilmiyorum.
_ Yesene Bong Soo,sonra kan şekerin düşer kızım.
_ İnanın aç değilim efendim.
Teyzesinin gülümsemesi içimi ısıtıyordu. Gözlerinin kenarlarındaki kırışıklık bile onu tatlı gösteriyordu. Her kırışığın bir derdi vardır. Kim bilir o kırığın ardında neler vardır.
_ Olsun. Birazcık da olsa ye sen.
_ Peki.
*******
_ Bunlar pasaport ve kimlikleriniz . Merak etmeyin kimse çakmaz siz belli etmediğiniz sürece.
Teker teker dağıttı kimlik ve pasaportlarımızı.
_ Bong Soo sen benimle geliyorsun.
Dediğinde Jimin'in" dikkatli ol kafasına fırsat verme."dediğini sessizce söylemiş olsa da çok net duymuştum .
Ve ardından Taehyung'un "Tamam o iş bende."deyişini de.Kolundan sertçe tutup bana bakmasını sağladım. Sabrımın son demlerindeydim zaten. Ona olabildiğine sert bakmaya çalıştım.
_ Merak etme Jimin. Kaçayı hiç düşünmediğin kadar çok istiyorum ama bekçi gibi başındasınız. Kaçmak mümkün değil!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SWAMP
Teen FictionHer şeyin tek sebebiydi belki de o. Jungkook. Herşey ona inanmakla başlıyordu. Belki de herşey onun tek noktası ile bitecekti. Sonradan gelen hayat için üç nokta değil. Kim bilir...belki de bu oyunu başlatan da odur. Bir kez daha...