•••
Telefonunda hissedilen dereceyi otuz yedi gördükten sonra kendini arkasındaki bedene bırakmıştı Jisung. Ufak bir düşme tehlikesinin ardından kendini toparlayan Seungmin aynı şeyi tekrar yaşamamak için kendini kenara çekti.
Güneşten dolayı her an eriyebileceklerini düşünürken arkadaşının üzerine yapışmasını kaldıramıyordu açıkçası.
"Altı üstü alt mahallede oturuyorlardı hani? Burası küçük bir kasabaydı hani?"
"Evden çıkalı en fazla iki dakika olduğunu göz önünde bulundurursak söylediklerin zaten doğru oluyor."
"Büyük olduğun için mi her şeyde mantık ve zekanı konuşturuyorsun hyung?"
"Hayır. Sadece sizin buna ihtiyacınız var." Hyungunun Jisung'a verdiği cevaptan sonra kendisi de gömülse de aldırış etmeden güldü Seungmin.
Evde yaşanan ufak çaplı anlaşmazlıktan hepsi görmezden gelmeyi tercih etmişti. Bir şekilde gerginlik oluşmaması için bunu daha uygun bir zamanda konuşmak için anlaşmışlardı.
"Bir şey almadan gitmese mıydık?"
"Misafirliğe giden annem gibisin yemin ederim."
"Ne güzel işte. Keşke sende annen gibi biraz kibar olsaydın." Chris susmayacağını anladığı ikilinin arasına girerken sonunda sessizlik sağlanmıştı.
Çok geçmeden kendi yaşadıklarının aksine biraz daha büyük evin önünde durmuşlardı. Arkaya doğru uzanan bahçede çitlerin hemen önüne inşa edilmiş garajı görebiliyorlardı.
Tereddütle bahçeye adım atarlarken Chris önden yürüyüp bir yandan da Minho'yu arıyordu. Seungmin ise en arkada kalıp etrafı incelemeyi tercih etmişti.
Gergindi, bir yandan da heyecanlıydı. Felix'in dediğine kafası takılsa da bu yine de sarı saçlı genci görmek istediği gerçeğini değiştirmiyordu.
"Evet, bahçedeyiz. Gördüm." Açılan telefonla kısa bir görüşme başlarken Minho'nun garaj kapısında görünmesiyle sonlanmıştı. İlk defa rahat giyimli gördükleri beden el sallayarak yanlarına gitmek yerine onların yanına gelmesini beklemişti.
Soğuk odadan dışarı sadece birkaç dakikalığına çıkması anında sıcaktan saçlarının alnına yapışmasına neden olmuştu. Gelen yeni arkadaşlarını düşünemiyordu bile.
"Tam yetiştiniz. Yiyecek bir şeyler ayarlamıştık bizde." Chris gülümseyerek Minho'nun kenara çekilmesiyle içeri giren ilk kişi olmuştu.
İçerinin geniş ve soğuk havası anında rahatlamalarını sağlarken hepsinde bir nebze şaşkınlık vardı. Çünkü burası tam donanımlı müzik odasına dönüştürülmüş bir garajdı.
Ses yalıtımının yapılmasından sonra her bir duvar farklı koyu renkle kaplanmıştı. Girdikleri gibi karşı en köşede duran müzik aletleri onları karşılıyordu. Baterinin hemen iki yanında bas gitarlar yer alıyordu. Sağ tarafa ise iki tane klasik gitar yerleştirilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
talking to the moon | hyunmin
Fanfiction"or am I a fool who sits alone talking to the moon"