•••
"Geldiğimizde babam açmıştı ben ne yapabilirim?" Söylenerek arkasındaki hyungunu ittirdi ve sandalyeye çıkıp tüm şartelleri tek tek indirdi.
"Suyu da kapattım. Her şey tamamdır."
"Onu kapatmasaydık bari?" Jisung'a gülerek sandalyeden indi ve salondaki gürültüye ilerledi.
Buradaki son günleriydi. Bir aya o kadar çok şey sığdırmıştı ki, burada biraz daha kalmak istediğine emindi.
Bir kere arkadaşlarıyla kalmanın eğlenceli ve kötü yönlerini tecrübe etmiş, erkek arkadaş ve üç tane kardeş edinmişti. Tuvali mükemmel süsleyecek bir kare çizmiş, derslerine güzelce çalışmış ve imajında değişiklik yapmıştı. Chris sayesinde az çok spor yapmaya başlamış ve kollarını açtığında hissettiği sırt kaslarına sahip olmuştu. Buna kendisinden çok sarılmak için bahane arayan Hyunjin'in sevindiği de söylenebilir.
Beraberce geçirdikleri bir ayın ardından ev adresleri teslim edilmiş, toplu buluşmalar için sözleşilmişti. Hayır, oyun için anlaştıkları zamanları saymıyoruz.
Kısaca, artık ekip sekiz kişiydi.
Salona girerek açıldığını gördüğü birkaç koliyle kaşlarını çatarken defterini eline almış olan sarı saçlı bedene ilerledi hızlıca.
"Sana henüz bakmak yok demiştim." İstemsizce yüzü asılırken boşluğundan yararlanarak defteri aldı eline. Aynı evde yaşadığı üç kişi zaten her şeyini biliyordu fakat sürpriz olmasını istediği bir şey vardı.
Özel hissettirmek istediği birine özelleştirdiği bir şey vermek istiyordu. Fakat anladığı kadarıyla planı suya düşmüştü.
"Bunu benden niye saklıyorsun? Ne kadar güzel çizdiğinin farkında mısın?" Hyunjin anlamazca bedenini döndürüp şaşkınlıkla konuşurken tekrar deftere uzandı ve engellenemeden alarak açtı resmi.
Yamacın ucunda bir eli açık saçlarına giderken toplamaya çalışan bir beden oturuyordu. Seungmin'in gündüz seçtiği kadraja uyanmış ve uca yerleşmiş sevgilisi de eklenmişti. İkisi de biliyordu resimdekinin kim olduğunu.
"Çünkü sürpriz olun istiyordum." Omuzlarını düşürüp arkasına yaslanırken Changbin ve Felix de yanlarına gelmiş, çizime dikmişlerdi gözlerini.
Kendisinin aksine hepsi bir hayli mutlu duruyordu şu an. Bu kasaba hariç dışarıda buluşacakları ilk güne kadar renklendirip kocaman bir tuvale dökme isteği uçup gitmişti. Şimdiden hayran olduğu gülümsemeyi birlikte geçirecekleri gün görmeyi dilemişti fakat olmamıştı.
"Hey, gel buraya." Felix defteri ele geçirerek Changbin ve Jeongin'i yanına alıp koltuğa yerleşirken yalnız kalmış sayılırlardı. Oturdukları koltukta.
Hyunjin uzanıp suratı asılmış gence sardı kollarını. Elinin birini saçlarına atıp uzun tellerde gezdirirken bir yandan da sarıldığı bedenin kendisine karşılık vermesini sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
talking to the moon | hyunmin
Fanfiction"or am I a fool who sits alone talking to the moon"