•••
"Defol."
"Ya renk renk çiz gitsin işte."
"Onu boyalarımı mahvetmeden önce düşünecektiniz." Tavırla eline aldığı kalemi bıraktı ve ilerleyip çantasına küçük çizim defterini, kalemlerini ve tişörtüyle havlusunu koydu. Cüzdanını da şortunun cebine atarken kulaklığıyla telefonunu da almayı ihmal etmemişti.
''Nereye ya?'' Arkasından homurdanan bedene karşı gözlerini devirdi ve ıslak mendilden biraz daha alarak parmaklarındaki boyayı geçirmeye çalıştı. Sanırım ilk defa en kalitelisinden aldığına pişman olmuştu.
''Size koleksiyonumdaki tonlarla makyaj yapılmayacağını anlatamadığım için kendime daha rahat bir yer bulacağım. Onu yüzünüzden çıkarmadan da benimle iletişime geçmeyin.'' Sinirlendiğini belli etmekten çekinmeden tepkisi koymuştu.
Çünkü buraya geldiği süre zarfında tuvallerini çok fazla boşlamıştı. Eline fırça almaya ara verse bile kalemlerine elini sürüp karalama dahi yapmamıştı. Kendisinde de hata buluyordu elbette, arkadaşlarına uyup kendine zaman ayırmadığı için. Fakat bugün en kızdığı şey kesinlikle Felix ve Jisung'un boyalarını karıştırıp 'Ufak bir eğlence.' için yüzlerini şekilden şekle sokmasıydı.
Derin bir nefes alıp onları üst katta bırakarak merdivenlerden inip mutfağa yöneldi.
Felix'in yaptığı küçük keklerden birazını güzelce kaba koyup çantasına yerleştirirken birkaç da abur cubur atmıştı yanına. Acıktığı an kalkıp yemek yiyeceğini biliyordu fakat olur da bir ihtimal güzel bir şey yakalarsa ve çizmeye devam etmek isterse diye atıştırmalık yiyecek almıştı.
Oyalanmadan vestiyerdeki anahtarı da çantasına attığında eğilip ayakkabılarını giymiş ve evden çıkarak bugün sıcaklığı biraz azaltan kasabada yürümeye başlamıştı.
Annesiyle en son konuştuğunda kendileri için bulduğu birkaç kurstan bahsetmişti. Üniversiteleri için ekstra sertifikaların işlerine yarayacağı konusunda hem fikirlerdi. Fakat bunu kabul edip etmemek konusunda kararsızdı Seungmin.
Normal okul zamanında bile yoğunlarken daha fazlasına hazır olup olmadığını sorguluyordu.
Aklına gelen düşüncelerle elini uzayan ve henüz boyatmadığı saçlarına çıkardı. Alnına düşüp orayı yakmalarına izin vermemek adına geri iterken inatçı tutamlara karşı da sinirlenmişti.
Bugün neden böyle olduğunu anlamasa da üzerinde durmadı. Çünkü şu an için tek istediği rahatlıkla bir şeyler çizmekti.
Adımları az çok öğrendiği kasabada evleri aşıp yol kenarında başlayan tek düze ormanlık alanı bulurken gölgeler dikkatini çekmişti.
Hızlı bir şekilde uygun bulduğu büyük ağacın gövdesine kurulurken kendisine dinlenmek için biraz zaman tanıdı.
Etraftaki sessizlik onu rahatlatmıştı. Fakat amacını unutmamalıydı, bu yüzden doğruldu ve çantasından defterini çıkararak gözüne bir yer kestirmeye çalıştı.
Birkaç dakikanın ardından şimdilik sadece ağaçlıkla başlamaya karar verdiğinde parmak uçlarını çıkardığı kalemlerinde gezdirip F olanda durdurdu. Kısa bir iç çekip gözlerini ağaçlara çevirdi ve gölgenin verdiği huzurla biraz inceledi. Çok geçmeden de gelen istekle birlikte kalemi oynamaya başlamış, önündeki sığ ormanı kağıdında oluşturmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
talking to the moon | hyunmin
Fanfiction"or am I a fool who sits alone talking to the moon"