moonlight pt. 2

241 51 2
                                    

•••

Üzerindeki ıslak kıyafetler esen rüzgarla birlikte üşümesini sağlarken bu defa giydiği ıslak terliklerden dolayı toprakla birleşince çamurun bulaştığı ayaklarına sinirlendi.

Kendisini yanına çağırmasına karşı içindeki tedirginlik çoktan büyümüş ve bunu dışa vuracak kadar belli etmişti.

Tıpkı durup tek ayağıyla sertçe toprağa vurması gibi.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" Duyduğu sesle birlikte başını kaldırdı ve ayağa kalkmış olan bedene baktı.

Yüzünden hiçbir zaman ayırmadığı gülümsemesiyle kendisini inceliyordu Hyunjin. Havanın aksine üzerindeki şortuyla gayet rahat duruyordu. Üstelik kendisinin kirlenmiş terlikleriyle onun terlikleri karşılaştırınca temiz bir şekilde esmer tenini sardığını görüyordu.

"Hayır." Kısa cevap verip uzatmadan çıktığı tepedeki düzlükten yanına adımladı. İnadınaymış gibi en uçta duruyordu ve oraya oturacak kadar sarı saçlı bedene güvendiğini düşünmüyordu.

O sadece dikkatini çekiyordu.

Seungmin'in sarı saçlı bedenin yanına ulaşmasıyla ikisi de anlaşmış gibi aynı anda bağdaş kurup oturmuşlardı.

Durumlarını fark edip ortamın sessizliğine bir kıkırtı bıraktı Hyunjin.

"Rehinem değilsin. Neden kaçıyorsun benden?" Seungmin de toprağı umursamadan ellerini yanındaki beden gibi geriye yaslamış ve gözlerini parlayan aya dikmişti.

"Senden kaçtığım falan yok. Ayrıca uzun kalmayacağım, arkadaşlarım gelecek." Bir anda gözünün önüne gelen işaret parmağıyla yarım ağız gülen Hyunjin'e döndü.

Kendisi gergin hissediyordu. Ne yapacağını bilemez bir şekilde ondan etkilenirken onun bu şekilde eğleniyor gözükmesi ise sinirlerinin bozulmasına yeterdi.

"Komik olan ne?"

"Hâlâ kaçmak için bahane arıyorsun. O kadar mı ürkütücü duruyorum?" Gözlerini devirmeden edemedi Seungmin.

İçinden her ne kadar 'Hayır, fazla gözüme hitap ediyorsun.' demek istese bile tabiki de aklından geçenleri söylememişti.

"Saçmalıyorsun." Gözlerinin önündeki el geri çekilirken omuz silkişini izledi bu defa.

"Öyleyse burada benimle sohbet etmende bir sakınca yok."

"Elbette." Dediğinden hemen sonra dudaklarını birbirine bastırarak başını yana eğdi.

Diline sahip çıkması gerektiğini, aksi takdirde bu tepeden yüksekliği umursamadan suya atlayacağını kendine tekrar etmeye başlamıştı.

"Bilmek ister misin? İğneler ve Günahlar. Kitabı hani." Bu defa itiraz etmeden ilkten başını sallarken tekrar yanındaki bedene döndü. Hyunjin zaten başından beri bunu beklediği için bakışları Seungmin'in üzerindeydi.

"Heyecan yaratmaya çalışmadan anlatırsan memnun olurum." İkisi de bu yoruma gülerken biraz olsun rahatladığını hissetmişti Seungmin. Çünkü bu defaki gülüşü diğerlerinden farklı gibiydi.

talking to the moon | hyunmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin