•••
Birlikte geçirdikleri bir haftaya bakılırsa şu an oldukça iyi durumda oldukları söylenebilirdi. Ellerinden geldikçe birbirlerini tanımaya çalışmışlardı. Ettikleri birkaç tartışma neyi yapıp yapmamaları gerektikleri konusunda da bir şeyler öğretmişti.
Fakat Hyunjin'in an itibariyle öğrendiği şey tamamen farklıydı. Aklında açtığı sayfaya yeni bir madde daha ekledi.
Asla sinirlendirince üzerine gitme.
Ellerini indirip yanındaki bedenden birkaç adım uzağa kaçtı ve yüzüne yerleştirdiği tatlı olduğunu umduğu gülümsemeyle ellerini bağdaştırdı.
''Dikkatini dağıtacak hiçbir şey söylemem. Senden bahsetmem. Sadece yan yana oturalım işte. Tüm gün sıcağın altında seninle konuşamayayım diye gelmedim ya!''
''Buraya benimle gelmek için ısrar eden sendin.'' Seungmin kaşlarını çatarak santimle gözlerine giren artık siyaha boyanmış saçlarını geriye itti.
Yaklaşık bir hafta içinde babası gelerek onları alacaktı ve bu süreçte gitmeden önce bu tepenin manzarasını çizmek istiyordu. Gece dahi olsa küçük fenerini yakıp burayı çizmek istiyordu. Kendisinin aksine peşinden ayrılmayacağını belirten beden ise onu dediği gibi yalnız bırakmamış ve buraya kadar gelmişti.
Şu an istediği şey ise sevgilisi çizim yaparken onu izlemekti. Haklı olarak merak ediyor, bir şeyler sormak istiyor ve karalamalarla dolu olan defteri kurcalamak istiyordu. Fakat her şeyin bir ön izlenimi vardır. Seungmin ise yanında oturmasına izin verirse devamlı konuşacağına adı gibi emindi ve o da kendisine engel olamayıp kendini ona kaptıracağını bildiği için reddediyordu.
''Daha fazla yorulma ve yanım hariç her yerde dur.'' Sarı saçlı bedeni beklemeden sırt çantasını yamacın on beş yirmi adım gerisinde başlayan ağaçlık alanda yere bırakmıştı. Kendisi de gölge ve esen ağacın dibine oturduğunda kararlılıkla defterini ve kalem dizisini çıkardı.
Ayakta sürekli hareket halinde olan beden ise bir sonuca varamayacağını anladığında olduğu yere, siyah saçlı gencin biraz arkasına oturmuştu.
Kendini kısa bir uykuya bırakıp acıkmaya başlamış midesini susturdu. Uyanınca çizimin bitmiş olmasını umuyordu. Eğer bitmemişse ilgi isteyen tarafını gösterip önüne geçmeyi planlıyordu.
Aradan geçen on dakika içinde Seungmin etrafın verdiği havayla birlikte içindeki isteği kabartmıştı. Özen gösterdiği, geçiştirmediği ve detaylı bir şeyler olsun istiyordu. Geçirdiği güzel yazın ardından bunu hatıra bırakmak için bir tabloya dönüştürme konusu aklını kurcalıyordu ve sanırım şu an seçtiği çerçeveyle bu konunun sonucunu kesinleştirmişti.
Altıda geldikleri tepede zaman hızlıca akıp geçmiş, temiz saman kağıdı mavi suların taslak çizgileri ve tepenin yamacıyla dolmuştu. Bulunduğu konumdan ötürü kenardaki gölgeleri de inceleyerek şekillenmesine izin verirken detaylara geçmeye başlamıştı.
Kendini öylesine kaptırmıştı ki güneşin yön değiştirmesiyle yüzüne vurmasını engelleyemediği ışınlarla uyanan sevgilisini bile fark etmemişti. Amacı sadece büyük bir tabloya dönüştüreceğinin heyecanıyla kalemle her yeri doldurmaktı.
Uykuya daldığı kısa sürenin ardından zamanı fark eden beden ise doğrularak son anıların aklına dolmasına izin vermişti. Bir süre etrafı izlemiş ve gölgelerin yavaş yavaş kaybolmasıyla telefonunu eline alarak ayaklanmıştı. Elbette ki planını gerçekleştirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
talking to the moon | hyunmin
Fanfiction"or am I a fool who sits alone talking to the moon"