•••
"Cidden mi?" Kaşlarını çatarak başını telefonundan kaldırırken olayı sindirmeye çalışıyordu.
Her şeyi arka arkaya sıralamış ve durmadan yeni bir şey ortaya attığını fark etmişti.
Bazen saçmalayabileceğinin farkındaydı ama bu kadar kendini kaptıracağını tahmin etmiyordu.
Sıkıntıyla başını kolları arasında aldığı sırada ismini duymasıyla gözlerini tetkiklerinde kaldırmış ve yola dönmüştü.
Sarı saçlarını tamamen toplamaya çalışmasına rağmen alt kısımdakiler firar etmiş ve sıcak havada gencin ensesine yeniden düşmüştü. Açık gri şortu ve yakası oldukça geniş beyaz tişörtü aceleciyim der gibi bağırıyordu.
Seungmin duruşunu düzeltip telefonunu şortunun cebine atarken kendisine yaklaşan bedenin bir şey dememesi için başını iki yana sallamış ve hızlıca kollarını beline dolamıştı.
Aralarındaki birkaç santim boy farkı sayesinde sarı saçlı bedenin yanağına değen saçlarla birlikte kollarını o da Seungmin'e dolamakta gecikmemişti.
"Özür dilerim. Haklıydın, öyle demek istemedin. Sadece ben farklı yerlere çekip durdum." Yüzüne vuran güneşle birlikte yüzünü boynuna sakladı. Şimdi daha rahat konuşabileceğini hissediyordu. Sıcaklasa bile yeni alıştığı bu kişi onu her açıdan rahatlatıyordu.
"Biliyorum bebeğim. Belki de acele ettiğimiz için gerilmişsindir, hm? Seni zorlamış gibi olm-"
"Hayır, zorlamıyorsun. Sadece benim biraz vakit geçirmeye ihtiyacım var. Yanlış anlamanı istemiyorum Hyunjin. Gözümdeki eski ve yanlış olduğunu düşündüğüm profilini yıkmak için." Başını kaldırmadan konuştuğu için boğuk çıkan sesi ve boynuna istemsizce sürtünen dudaklarına rağmen heyecanını bastırarak hareketsiz kalmaya çalıştı.
Seungmin'in aksine Hyunjin ise boynundaki nefes ve dudaklarla huylansa da hoşuna gittiğini inkar edemezdi. Sarıldığı bedenin saçlarına küçük bir kıkırtı bırakırken bir elini onlara çıkardı.
"Eski profilim ne? Şu senin gözünde olan?" Sorusunun havada kalmasıyla birlikte Hyunjin kendini geri çekip Seungmin'in yüzüne bakmak istese de belindeki kollar buna izin vermemişti.
"Böyle kalalım." Bu isteğine karşı çıkmamış, sadece küçük adımlarla kaldırımdaki ağacın gölgesine geçmelerini sağlamıştı.
"Seni dinliyorum." Aldığı derin nefesi sarı saçlı bedenin boynuna üfleyip başını kaldırdı ve çenesini omzuna yerleştirdi. Dağınık saçlarında gezinen parmakları hissedebiliyordu ve bu vücudundaki karıncalanmaların artmasına sebep oluyordu.
"Fazla erkek arkadaş modelisin.-" Cümlesine devam edemeden kulaklarına dolan kahkaha her ne kadar gülümseme isteği oluştursa bile anlatmaya çalıştığı şeyi göze alırsak şu an o gülümseme oluşmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
talking to the moon | hyunmin
Fanfiction"or am I a fool who sits alone talking to the moon"