relation

268 52 4
                                    

•••

''Defans diyorum sana! Koşsana oğlum!'' Felix sinirle kolu sehpaya atıp Jisung'un üzerine atlarken Seungmin ikisini ayırmak için çoktan araya girme çalışmalarına başlamıştı. Chris ise Felix'in bıraktığı kolu alıp bir şey olmamışcasına devam etmeyi tercih etmişti.

''Oradan oraya nasıl gideyim? Kaleci topu rakip sahaya atamıyor diye de bana kız istersen.''

''Hâlâ konuşuyor musun sen?''

''Hyung yardım etmeyi düşünmüyor musun?'' Seungmin kendini feda ettiği ikilinin arasında kalırken yüzünü buruşturmadan edememişti.

Felix'in uzamaya başlayan saçları tamamen yüzüne geliyordu ve bu rahatsız ediyordu. Ağırlığını kaldırabilse dahi devamlı kıpırdanıp duran ikisi sayesinde kesinlikle ayrılmaları gerektiğine inanıyordu.

''Kendileri kaşındı. Sana da aradan çıkmaya çalışmanı tavsiye ederim Min.'' Chris'in cevabına göz devirirken Felix'in yanlışlıkla saçlarını çekmesiyle yakalarını bırakmış, bağırarak saçlarına yönelmişti.

Yaklaşık on dakikalık bir atışmanın ardından Felix yorulup geri çekilirken, Seungmin'de kendini yere atmıştı.

Elini saçlarında götürüp hâlâ acıyan kısımlarda gezdirip sırtını koltuğa yasladı.

"Yiyin birbirinizi. Bir daha asla ayırmaya çalışmam."

"Benim yerime kendini ateşe attın, bir dahakine de asla geri çevirmem." Jisung'a karşı elini geriye savurmuş fakat tutturamamıştı.

"Bir dahakine bulunduğumuz ortamdan kaçacağıma şüphen olmasın." Felix'in arkasına geçmesine izin verip bacaklarına yaslandı. Kısa süre içinde kendi elleri yerine saçlarındaki el de değişirken iç çekmişti. Tamam, bunun rahatlattığını kabul ediyordu ve ona izin verişi sorun olmadığını belirtme şekliydi.

''Konusu açılmadı ama sabah isteği görünce merak ettim.'' Gözlerini Jisung'a çevirmedi Seungmin. Çünkü üstüne alınmıyordu. Kendisinin aksine diğer ikili ise durumun farkındaydı.

''Hyunjin'le birlikteydin biz geldiğimizde. Aranız da bir garip. Bakışmanız bile garip. Çocuk sana yürüyor sen kafanı çeviriyorsun.'' İsmini duyduğu an vücudundan geçen ürpertiye engel olamamıştı.

Bir süre sessiz kalıp ne demesi gerektiğini toparlamaya çalıştı kafasında.

''Daha önce tanışmış mıydınız? Ya da sen..Ondan hoşlanıyor musun?'' İçinden geçirdiği düşüncelerin aksine başını hızlıca kaldırırken elini sanki durdurmak istercesine kaldırmıştı.

''Ondan hoşlandığım falan yok. Uydurmayın.''

''Kabullenememe, gerçek olduğunun birinci kanıtı.'' Jisung da desteklercesine arkadaşına katılırken uzanıp Chris ile yumruklarını tokuşturmuşlardı.

''Sandığınız gibi değil gerçekten.'' Arka arkaya birkaç defa yutkunurken bir yandan da oturuşunu düzeltmişti. Bunu neden yaptığını da bilmiyordu fakat bir şeylerin yanlış anlaşılmasını istemiyordu.

''Nasılmış peki, hani bizim sanmamamız gereken şeyler.''

''Sadece..O gü- yakışıklı, konuşmasını biliyor, insanı kendine çekiyor. Sadece etkilendim.'' Bu defa gülme sesi arkasından gelirken Felix'in de onlara katıldığını anlamıştı.

''Etkilendiğin bariz belli. Hyunjin'de de aynı şekilde.''

''Bizim anlamadığımız şey ondan kaçman.'' Arkadaşları da aynı şeyi söylüyordu ve Seungmin devamlı duymaya başladığı bu cümleyle kaşlarının çatılmasına engel olamıyordu.

''Kaçmıyorum.''

''Yanında en yakınların var, neyin yalan söyleme çabası bu Min?'' Dilini dudaklarında gezdirip kendisine zaman tanıdı.

Jisung her zaman böyleydi. Kendini iyi ve rahat hissettiği kişilerin yanında dürüstlüğünü ve açık sözlülüğünü kullanmaktan çekinmezdi. Şu anda da aynı şeyi yapıyordu. Fakat bu durumda açık sözlülüğünü ortaya koyacak tek kişi o değil gibi duruyor.

''Seni birinden hoşlandığın için yargılayacak değiliz.'' Kahverengi saçlı beden derin bir nefes daha alıp arkasında göremediği iki bedenden ziyade çaprazındaki Chris'e odakladı.

''Bunu zaten biliyorum. Hyunjin, o farklı. Öyle biri değil gibi.'' Kısa bir sessizlik oluşurken Felix anladığını tahmin ettiği hisle birlikte önündeki bedene eğildi.

''Sadece eğlenecek birisi olduğunu mu düşünüyorsun?'' Seungmin cevap vermeden sadece başını sallarken sırtı tekrar koltukla buluşmuştu.

Tepede geçirdikleri kısa süreden sonra içindeki düşüncelerin biraz değiştiğini inkar etmeyecekti. Ama yine de ana olay buna çıkıyordu.

Gülüşünü gördüğü an elbette ki farklı şeyler düşünmüştü. Bunun yanı sıra bunu sürdürmesi ise herkese aynı şekilde davranan flörtöz biri olduğunu düşünmeye itiyordu. Böyle düşünmesini engelleyecek gerekçe bulamıyordu. Endişeliydi.

''Bunu kaçarak anlayamazsın ki.'' Arkasındaki Jisung'a hak veriyordu fakat içindeki hissi söküp atamıyordu. Karşı karşıya gelmekten bile çekinirken onunla uzun süre konuştuğunu hayal edemiyordu.

Sanki onu gördüğünden itibaren kendine olan güveni uçmuş, yerini çekingenlikle değiştirmişti. Toparlanması gerekiyordu. Kendini tanıdığı Kim Seungmin bu değildi.

Yanaklarını havayla şişirip başını tekrar Felix'e bıraktı.

''Ne yapmalıyım?''

''Bence bir şey yapmana gerek yok. Kaçman dışında tabii.''

''Hyunjin sana geliyor gibi duruyor.''

"Yani sadece onun yönlendirmesine izin vereyim?" Başını çevirip üçünün de onaylayan bakışlarından sonra dudaklarını birbirine bastırarak önüne döndü.

"Anlaşıldı. Öyleyse kim Minho hyunga mesaj atıp buraya gelmelerini ister?"

•••

Geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz.

Stray Kids ve Hyunjin için Instagram, YouTube, VLIVE, Bubble üzerinden güzel mesajlarınızı yazmayı unutmayın.🤍

Haftaya güzel bir şekilde başlamanız dileğiyle.🦩

[ stayzenist ]

talking to the moon | hyunmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin