about

247 55 11
                                    

•••

"Bunu bile yapamıyorsan değil ben, Bayan Kang gelse bile yapamazsın. Umutsuz vakasın dostum."

"Sağol ya çok yardımcı oldun."

"Benim işim gerçekleri söylemek, doğruları değil."

"Şu anki gerçek ise ağzını kapalı tutman gerektiği J." Chris başını okuduğu kitaptan kaldırmadan karşılık vermişti. Bunun üzerine Seungmin eliyle küçük bir alkış tutarken dudaklarını beğeniyle birbirine bastırdı.

"Bu fenaydı."

"Daha fena bir şey göstermemi ister misin?" Jisung'un yumruğunu kaldırarak konuşmasına karşılık Felix onu önüne döndürmüş ve soruya odaklanmasını sağlamıştı.

2503. Moon'da klasik bir gündü. Kırk iki derece hissedilen sıcaklıkla herkes evlerine kapanmış, arabalar garaja çekilmişti.

Kaldırımlarda ağaçların kapatmadığı kısımlarda bile beş dakika yürümek öylesine zordu ki, markete gitmek için seçilen zaman bile genelde güneş batıp boğuculuk biraz azaldıktan sonraydı.

Dört gencin yalnız kaldığı evde ise durum aynıydı. Sabah kahvaltı eşliğinde parmak kaslarını kullanarak oyun oynamışlar, bolca çekindikleri fotoğrafları paylaşarak kendilerini tamamen tatilde gibi göstermiş ve okuldaki son birkaç olayı konuşmuşlardı.

Şimdi ise en büyüklerinin zorlamasıyla hepsi çalışma odasında masa başındaydı.

Dersleri kötü değildi, hatta iyinin üstünde de denilebilir. Fakat amaç daha iyisi olmak ve o hayal edilen yüksek puanlı bölümlerden birini kazanmaktı.

Olması dileğiyle.🤷🏻‍♀️

Önündeki tarih kitabına kaşlarını çatarak baktı Seungmin. Uzun süredir ezber yapmıyordu ve bazı şeyleri unuttuğunu hissediyordu. Nefesini seslice üfleyerek olduğu sayfadan geriye doğru çevirmeye başladı.

Tekrarı, onları kendi kendine anlatması, arkadaşlarına anlatması, en sonunda test çözmesi derken asıl konuya gelmesi uzun sürecekti.

Önündeki kalemlikten aldığı fosforluyu kitabın arasına koydu ve atıştırmalık tepsisini alarak kapıya adımladı.

"Ezber yapacağım, salondayım. Yemek sırası da sende hyung unutma." Chris'in kendisine el sallamasıyla soğuk odadan çıkıp daha az soğuk olan koridora adım attı.

Evdeki üç klimayı çalıştırmak her ne kadar aileleri masrafa sokacak olsa da dörde bölünmesi avantajdı.

Dikkatlice merdivenlerden inip kitabını direkt koltuğa attı. Tepside dökülecek bir şey olmamasına rağmen ağır ve küçük adımlarla yürüyordu.

Uyuşuk birisi değildi, sadece temkinli olmayı seçiyordu.

Koltuğun yanına gelip sehpaya yaklaştığı sırada çalan zille gözlerini kapattı.

talking to the moon | hyunmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin