Wooyoung SanSan direkt en yakındaki lavaboya doğru giderken Minho'nun acımasız cevapları içine oturmuştu. Düşündüğünden daha fazla etkilenmişti o sözlerden çünkü o sözler can evinden vurmuştu ve San hiçbirinin yanlış olmadığını biliyordu.
Anne babası sorunlu oğullarıyla uğraşmak istememişlerdi. Bu onların kaldırabileceğinden çok daha fazlasıydı.
Gözyaşları art arda firar edip yanaklarından süzülürken nefes alıp verişi gittikçe hızlanıyordu.
Seni istemiyorlar.
Jongun muhtemelen evlendiği kadının bir oğlu olsun istememiştir. Benim gibi bir oğlu.
San lavaboya doğru eğildi, gözyaşlarıyla savaştıkça nefes alması zorlaşıyor, kendisini bırakmamak için çabalarken omuzları titriyordu. Nefes alamıyordu; her bir nefes için verdiği mücadele, yüzünden aşağıya akan daha fazla gözyaşına neden oluyordu.
Aynada kendisine bakarken gördüğü şeyden nefret etti. Kendisine bakan o kişiden nefret etti.
Benim suçum değil.
"San?"
Wooyoung'un tereddütlü tanıdık sesi onu korkutunca gözyaşlarını yok etmek için gözlerini kırparken aceleyle yüzünü sildi.
Rahatlatıcı bir el omzunu buldu ve o dokunuş San'ı ürkütse de bunun için minnettardı.
Wooyoung ona dokunduğunda onu tamamen panikleten şeyin, bakirelerin ilk kez arzuladıkları kişi tarafından dokunulduklarında hissettikleri şey olacağı aklının ucundan bile geçmezdi: varlığından asla haberdar olmadığı ve zaten olduklarından daha da rahatsız edici duygular uyanmıştı içinde.
Diğer herkesin kusurlarını bulmayı sevmekle bilinen biri için San, her zamanki kayıtsızlığının ardında ona karşı duygularını gizleyen, düşmanlık besleyen ya da onu gölgede bırakacak konumda olan herhangi biri için memnuniyet duyuyordu.
Wooyoung kusursuzdu ve onda herhangi bir kusur bulamadığı için San bundan neredeyse nefret ediyordu.
Onunla göz teması kurmaktan kaçınırken, beni takip etti, diye düşündü San şaşkınlık içinde.
"...Sen iyi misin?"
San cevap vermedi. Birisi tek başına, boş bir lavaboda ağlarken iyi olabilir mi acaba?
Kollarını kendisine sararken kızarmış gözleriyle aynadan yansıyan titreyen dudaklarına ve perişan olmuş haline baktı.
İçinde hissettiğinin yalnızca birazı kadar berbat görünüyordu.
Kirli cam çerçeveye bir yüz daha katıldı ama bu sefer hiçbir şey söylemedi. Sadece bakıyordu. Yüzündeki içten endişeyle ona bakarken San ona bakmaya dayamayacaktı neredeyse.
"Beni önemsiyormuşsun gibi davranmaya çalışma," diye konuştu San zar zor, kalbi ve beyni karmakarışık hisler içindeydi.
"Öyle davranmıyorum," diye yanıtladı Wooyoung, ellerini nazikçe San'ın omuzlarına koyarken yüz yüze gelebilmek için onu aynadan kendisine doğru döndürdü.
"Hissettiğim şey her ne ise seni önemsediğimi biliyorum. Sana bu kadarını söyleyebilirim."
Daha fazla sıcak gözyaşları San'ın yanakların süzülerek boynuna damladı. "Daha önce kimse beni gerçekten önemsemedi."
Wooyoung karşısındaki çocuğu göğsüne doğru çekip kollarını etrafına sararak sırtına yumuşak, ritmik daireler çizmeye başladı. "Bu doğru değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soft | Woosan (Türkçe Çeviri)
Fanfiction"Hala oyuncak peluşla mı uyuyorsun?" "Adı Shiber." San'ın uyku problemi vardır. Wooyoung ise bir iddiayı kaybeder. Dikkat: Rahatsız edici içerikler ve cinsel içerik barındırır. Kitabın yazarı: @yeonosang ❤️ İngilizceden çevrilmiştir. [TAMAMLANDI]