Wooyoung SanSan titreyen elleriyle ısrarla kimin aradığını görmek için telefonunu eline aldı.
Oda karanlıktı, Hyunjin sakinleştikten sonra gelip ona sarılmış ve San'ın yine tepki veremediği rahatlatıcı sözler sonrasında yanında uyumuştu.
San her zamanki gibi uyuyamıyordu. Yatakta Hyunjin'in kıvrılmış bedeninin yanında bağdaş kurarak oturmuş, bir dizini Hyunjin'in sıcak sırtına yaslamıştı.
Birkaç gözyaşının sessizce yanaklarından süzülmesine izin vermişti ama bacağının üzerindeki telefonu çalmaya başlayıp titreyince irkilerek kendine gelmişti.
Arayanın annesinin olduğunu görünce hafifçe burnunu çekip gözlerini silerek sanki her şey yolundaymış gibi davranarak sakince aramaya cevap verebilecekti.
"Se-selam anne!" Sesinin titremesine yüzünü buruştururken boğazını temizledi.
"Tatlım, baban sabırsızlandığı için aradım seni." Annesinin sesi hattın diğer ucundan yorgun geliyordu. "Akşam yemeğini daha fazla erteleyip durma."
Siktir, akşam yemeği. Onca olan şeyden sonra akşam yemeğini unutmuştu. "Evet anne, özür dilerim ama-"
"Aması falan yok Sannie," diyerek iç çekti annesi. Öfkeli olduğu açıkça belliydi ve bu daha da suçlu hissetmesine neden oluyordu. Onun olduğu kişiyi kabul etmesi için annesinin üvey babasıyla yaşadığı şeyleri hayal bile edemiyordu.
"Akşam yemeğini bir kere kabul ettin artık geri dönmek yok. Senin düşündüğünün aksine baban seni önemsiyor ve bence seni erkek arkadaşınla görürse eve kız arkadaşını getirmekle bir farkı olmadığını anlayacak," diye konuşmaya devam etti annesi iyimser bir şekilde.
Jongun'un onu o kadar kolay kabul edeceğini düşünmesi çok komikti. Ama bir ihtimal annesi üvey babasını gerçekten ikna etmiş olabilirdi. "Pekala anne. Daha fazla ertelemeyeceğim. Yarın olsun zaman."
"Teşekkürler tatlım. Babana söyleyeceğim. Özel bir şeyler hazırlaması için şef çağıracağız," diye cevap verdi annesi. San annesinin sesinde eşine, oğlunun tekrar ertelediğini söylemeyecek olmasının verdiği rahatlığı hissedebilmişti.
"Harika... peki annecim." Annesinin göremediği ama sözlerinden anlayacağını umduğu bir gülümseme yerleşti dudaklarına. "İyi geceler."
Telefonu yavaşça koyarken siyah ekrana birkaç saniye boyunca onu neyin kabul ettirdiğini düşünerek baktı.
San bu sefer gerçekten hapı yutmuştu. Wooyoung'a ne söyleyecekti?
Selam, biliyorum bu aralar aramız pek iyi değil, yani sonuçta resmen bana saldırdın fakat mükemmel sevgilim olarak benimle akşam yemeğine gelir misin?
Hayır, böyle bir şey olmayacaktı tabii ki. Ama öyle ya da böyle yarın ailesiyle tanışması için Wooyoung'u ikna etmesi gerekiyordu. Babasına bahsettiği gibi mükemmel erkek arkadaş olarak ve tüm gey erkekleri temsil edecek olmasından bahsetmiyordu bile.
Kulağa biraz saçma geliyor olabilirdi ama bu fırsat sonunda homofobik üvey babasının kendisinde ya da aynı cinsiyetten birini çekici bulmasında hiçbir sorun olmadığını göstermek için vereceği büyük bir sınavdı.
O yüzden de bunu yapacaktı. Bir şekilde Wooyoung'u yarın mükemmel, mutlu bir çift gibi davranması için ikna etmek zorundaydı. Yüzlerine gülücükleri yapıştırıp el ele tutuşurken tamamen her şey yolundaymış gibi davranabilirlerdi.
Eğer kendi evinde bir suçlu gibi muamele görmeyecekse San bunu kesinlikle yapabilirdi.
Bu durumda Wooyoung'un duygularını bir kenara atması her ne kadar bencilce olsa da konu San olduğunda Wooyoung'un kabul edeceğinden emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soft | Woosan (Türkçe Çeviri)
Fanfiction"Hala oyuncak peluşla mı uyuyorsun?" "Adı Shiber." San'ın uyku problemi vardır. Wooyoung ise bir iddiayı kaybeder. Dikkat: Rahatsız edici içerikler ve cinsel içerik barındırır. Kitabın yazarı: @yeonosang ❤️ İngilizceden çevrilmiştir. [TAMAMLANDI]