Bölüm 25

571 70 34
                                    

Wooyoung San

Yaşadığı şaşkınlık onu boğarken o yoğun dumanın hissettirdiği hisler boğazını tıkıyor ve görünüşünü bulanıklaştırıyordu.

Endişe tüm vücudunu ele geçirmişti. Uzun zamandır arkadaşı olan güvensizlik tekrar kendini göstermiş ve her şey yatışmaya başlarken tekrar kulağına fısıldamaya başlamıştı.

Wooyoung... uyuşturucular... ilaçlar... babası. Babası... acı, çığlıklar, kan, ihanet, sırlar-

San elleriyle başını kavradığında tekrar musallat olan anıları zihninden uzaklaştırmak için gözlerini kapattı. Tekrar o anıların içinde kaybolmak istemiyordu.

Şimdi olmazdı.

Wooyoung'un ihaneti onu daha da hassaslaştırmıştı ve artık gidecek hiç kimsesi olmadığı için istediği en son şey tekrar geçmişinin esiri olmaktı.

Wooyoung'a güvenmiyordu, uyuşturucu kullanırken güvenemezdi. San'ın ve annesinin hayatını mahveden o şeyi kullanırken, ardından neler olacağını bilirken güvenemezdi.

Eğer o bilmiyorsa onu suçlayamazsın.

Doğru. Her şeyin tek suçlusu kendisiydi. Kendisini incitecek birisine aşık olmak kendi suçuydu. Onu benliğini kabullenmeyecek birisine güvenmek kendi suçuydu. Neredeyse Wooyoung'a teslim olacak olması kendi suçuydu.

Artık kimsesi yoktu.

Yeosang onunla konuşmuyordu. Yunho onu görmezden geliyor gibiydi. Felix ile yüz yüze gelemezdi. Hyunjin ve Jeongin... o ikisi her şeyi daha da berbat ederdi.

Hiçbir suçu olmamasına rağmen bu ağır gerçeği ona söylememiş olmalarını diledi. Ama zaten eninde sonunda öğrenecekti.

Güvendiği sandığı kişiye daha da bağlanmadan öğrenmesi daha da iyi olmuştu.

San'ın konuşmak için birisine ihtiyacı vardı.

Ama kime? Kime gidebilirdi? Yalnız olmak istemiyordu. Bunları tek başına yaşamak istemiyordu.

Fakat San'ın bu gerçekten neden bu kadar çok etkilendiğini anlayacak olan tek kişi muhtemelen 'sana söylemiştim' diyecekti.

Ve duymak istediği en son şey buydu.

San yaslandığı soğuk duvardan aşağıya doğru kaydı. Dizlerini göğsüne çekip sarılırken başını da dizlerine koydu ve nefes alış verişlerini sakinleştirmeye çalıştı.

Bedeni titremeye başlarken dudakları da titremeye başlamıştı. Yalnızlığın iğrenç hissinden nefret ediyordu.

San her bir hücresiyle tekrar Wooyoung'a dönüp neden zamana ihtiyacını olduğunu ona açıklamak istiyordu ama onunla tekrar yüz yüze gelip daha da mahvolmak istemiyordu.

Ya da daha da kötüsü daha önce kimsenin yapamadığını yapan, ruhuna işleyen ve kalbini hızlandıran o büyük, üzgün gözlerine yenilmek istemiyordu.

Tüm benliğiyle ondan kaçıyordu. Tekrar o kadar kolay affedemezdi onu.

Arkadaşına olan özlem kendisini tekrar hissettirirken, Wooyoung ile birlikteyken Yeosang'ın neden onunla konuşmadığını anlamış olmayı diliyordu.

Yunho'nun neden aniden onu görmek istemediğini anlamış olmayı diliyordu. Herkes için kendisini değiştirebilmiş olmayı diliyordu. Herkesin mutlu olmasını istemişti yalnızca.

İstediği tek şey buydu. Bu kendisinin mutsuz olacağı anlamına gelse bile umurunda değildi. Kendisi için mutluluğu seçtiği o tek seferde her şeyi ve herkesi kaybetmişti.

Soft | Woosan (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin