Bölüm 34

482 58 26
                                    

San Wooyoung

Wooyoung, 'o geceden' sonraki ilk sabahlarında San ile beraber uyandıktan yaklaşık bir saat sonra kahvaltı alanına girdi.

Yüzünde onu nerdeyse bir psikopat gibi gösteren bir gülümseme vardı; istese bile o gülümsemeyi yüzünden asla silemiyordu.

Kendini o kadar durdurulamaz hissediyordu ki, bu noktada dünyada onu ve San'ı ayırabilecek hiçbir şey yokmuş gibi hissediyordu.

Ve bu garip his, onu bir tür umutsuz romantik haline getiren sevgi patlamasının bir yansıması olarak gözlerinde açıkça parlarken Wooyoung neredeyse Jeongin'in uyarı tehdidini unutuyordu.

Neredeyse.

"Vay canına, dün gece birileri mercimeği fırına vermiş." Onu selamlayan ilk kelimeler kaşlarını indirip kaldıran Mingi'den duyulmuştu.

"O kadar belli oluyor mu?" diye sordu Wooyoung sırıtırken. Yüzündeki hülyalı ifadeyle sandalyesine oturdu.

"Dostum resmen ışık saçıyorsun." Mingi başını sallarken dikkatini kendisine çekebilmek için elindeki çatalını sallıyordu.

"Gerçi bir tek senin mercimeği fırına verdiğini düşünmüyorum..."

Wooyoung ilgiyle kaşını kaldırırken merakla çenesini ellerinin üzerinde koydu.

Uzun boylu çocuk cevap veremeden Hyunjin geldi ve kollarını ikisinin omzuna sararken derin bir iç çekti.

"Günaydın çocuklar."

İkisi de oturduğu yerden birbirlerine imalı bakışlar atarken Mingi kahkahasını engellemek için eliyle ağzını kapattı.

"Sen de mi yoksa?" diye sordu Wooyoung ama Hyunjin hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi durunca elleriyle işaret ederek anlatmaya çalıştı.

"Ne? Hayır." Hafifçe gülerken kollarını omuzlarından indirmeden önce omzuna vurdu ve yerine oturdu. "Hayır."

"Biz o kadar ileriye gitmedik." Hyunjin başını sallarken sanki hayali bile imkânsızmış gibi kısa bir kahkaha attı. "Siz beni ne sanıyorsunuz? Sadece çocuğa hislerimi itiraf ettim."

"Biz mi? Yani?" Wooyoung daha da zorlarken arkadaşına dahil olması için işaret etti.

"Jeongin," diye itiraf etti Hyunjin yanakları kızarırken.

Mingi iç çekme ve çığlık arasında bir ses çıkarırken Hyunjin'i tebrik etmek için kollarının arasına alıp kocaman sırıttı.

Diğer tarafta Wooyoung'un gülüşü düşerken aniden sessizleşince yüzüne sahte bir gülümseme bile yerleştirememişti.

Diğer ikisi onun bu sessizliğini fark etmedi; Hyunjin utançtan kızaran yanaklarını saklamaya çalışmakla uğraşırken Mingi onu omuzlarından sarsıp yanaklarını dürtüyordu.

Neyse ki ikisi sakinleşirken, yüzünde kızgın bir ifadeyle sessizce oturan Seonghwa'nın düşünceli girişiyle bir tepki vermek zorunda kalmaktan kurtulmuştu.

"Dün gece birileri işi pişirememiş." Mingi mırıldanarak dalga geçti ama Seonghwa'nın karşılığında attığı sert bakışları görünce anında ağzını kapadı.

"Kapa çeneni." Adı çıkmış Kalp Kıran dişlerinin arasından konuşurken belli ki daha fazla konuşmak istemiyordu.

"Her neyse," dedi Hyunjin hızla konuyu değiştirerek. "Diğerleri nerede?"

Wooyoung da aynı şeyi merak ederek telefonunu çıkardı.

San, Wooyoung'un ona katılma teklifini reddedip rahatça duş almak için onu odadan kovduktan sonra hemen yanına geleceğini söylediği için şimdiye kadar gelmiş olması gerekiyordu.

Soft | Woosan (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin