-IX-

66 5 11
                                    

Kısa Hikaye -9-

- Sağ Kalanın son şansı -

BU 8. BÖLÜMÜN DEVAM BÖLÜMÜDÜR.

James, elindeki kitabın, krem rengi yıpranmış sayfasındaki yazıların silinişini tüm detaylarıyla izleyip bitirene kadar, nerede olduğunun hala farkında değildi.

Kitabı kapayıp yanına koyduğu gibi, inceledi etrafı.

Aklı öyle hızlı çalışıyordu ve o kadar şey hatırlıyordu ki, duyguları öyle karmaşıktı ki kaldıramayacağı gibi bir dürtü kapladı içini.

Ama en çok düşündüğü Lily'di.
Kor gibi kızıl saçlarına yandığı Lily.

Derin nefesler alırken terlediğinin ve ciddi ciddi bir şoka girmiş olabileceğinin farkındaydı. Başını güçlükle kaldırıp etrafını şöyle bir yokladı.

Burası, eski, rutubetli bir odaydı. Duvarları yapıldığı ilk günkü gibi ne sıvalanmış ne boyanmıştı. Dirseklerinden destek alıp doğrulduğu esnada dirseğindeydi doku bir halıydı. Kenarlardaki vitrinler ve çuvalları, örümcek ağlarını ve soğuğu, aynı zamanda sürgülü tahta kapıyı, tozu ve karanlığı hesaba katarsa burası, bir evin kileri olmalıydı.

Gözlerini kapattı ve beyninin çalkalanışını birkaç saniye susturmaya çalışıp, dirseklerini daha da çok sıktı ve halıya oturdu. Zihni öyle karmakarışıktı ki, ne düşüneceğini bilmiyordu. Aklı bulanıktı, bu hissi daha yirmi gün önce tattığı için ilk amacı kısa sürede ayılmaktı.

Bu yüzden sakin oldu ve düşünemediklerini bir kenara attı ve düşünebileceğini bildikleri için kendini zorladı. Eliyle, yanında duran kitabı aldı ve önce bu kitabı yanına aldı.

Dağ eliyle zemine sıkı sıkı bir destekle ayağa kalktığında bir tökezlese de hemen denge buldu. Gözlerini kırpıştırdı.

Başını aşağı eğdiğinde, ilk cümlesine ilham aldı.

"Bu ne lan?" Çok net, sinirli ama meraklı bir cümleydi. Gözlerini kıstı ve kaşlarını da çattı. Ellerini kaldırdı.

O, biraz fazla uzundu sanki. Ve biraz daha.. İri?

"Ne olmuş bana?" Derken yutkundu. Üzerinde, yere kadar uzanan bir Gryffindor Cüppesi vardı. Gri kumaş pantolonu, gömleği ve kravatı.. Tam bir öğrenci kılığındaydı.

Şimdi anlamaya başladı hikayeyi. O asla böyle giyinmezdi. O kravat o kadar sıkı olamazdı ve pelerininin fazla uzun olup dalgalanmasını hiç sevmezdi. Bir kral değildi, saçmaydı.

Kendine birkaç saniye zaman tanıdıktan sonra, kitabın içinde olduğunu iyice oturttu kafasına. Hala bulanıktı ama biliyordu ki ne kadar düşünürse ve anlarsa o kadar açılacaktı.

Elleriyle cüppesinin ufak tokasını açtı ve içine baktı. İç cebine biraz daha başını eğip. Çok loş bir ışık geliyordu ufak ampulden, ve cebindeki bir asaydı.

Bu kendi asası olmalıydı. Hatırlamaya çalıştı. Kitaba girerken asası yoktu. Bunu biliyordu.

"Öyleyse elimle koymuş gibi nasıl buldum?" Dedi. Çünkü orada asanın olduğunu da biliyordu. Hayret etmeye vakti olmadığından, asayı eline aldı ve kitabı basit bir büyüyle küçültüp iç cebine attı. Eli gözlerine gitti, gözlüğü yerindeydi.

"Pekala," derken ardına dönüp ampule baktı. "Burası neresi ve ben buradan nasıl çıkabilirim?" Sorusunu sorduğu gibi, bazı şeyler daha da belirgin oldu.

Gayet sakindi, sessizdi. Sanki hiçbir şey olmayacak ve Lily'i alıp gidecekti. Çok basit olabilirdi ama olmayacağını biliyordu.

Ne yazık ki.

Çapulcular - Kısa 'Olmayan' Hikayeler ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin