-III-

160 7 17
                                    

Kısa Hikaye -3-

-Senden nefret edebilirim-

James, uzun süredir hiç dışarı çıkmıyordu. Sık sık kütüphanedeydi, çapulcuların kalanıyla çoğu kez konuşmuyordu. Çok hızlı yemek yiyordu ve geceleri yatağı dışında her yerde olduğu barizdi.

"Bana bak Sirius," diye konuşmaya başladı Remus. Sirius pür dikkat ona baktı.

"Sen bir şey mi dedin ona? Bilmem kaç haftadır bizimle konuşmayı kesti." Dediğinde Peter da bir çift laf etti tükürür gibi.

"Evet. Adımı sorsam unutmuştur." Dedi. Sirius önündeki tavuktan büyük bir lokma alırken cevabını hazırlıyordu.

"Ne yaptığı hakkında en ufak fikrim bile yok." Dedi. Remus hayretle ona bakıyordu.

"Ne demek ufak bir fikrin bile yok?" Dedi onaylamak ister gibi. Sirius'un en çok James'le konuştuğunu bilmek için çapulcu olmaya gerek yoktu.

"Yok işte. Hiçkimseye bir şey söylemiyor. Sır küpü gibi. Neden böyle yapıyor bilmiyorum." Dedi. Remus önündeki balkabağı suyunun sonunu kafasına dikerken Peter Sirius'a yaklaştı.

"Lily ile ilgili olabilir mi?" Dedi. Sirius dudağını büzdü 'belki' anlamında.

"Bence bize bile söyleyemeyeceği kadar özel." Dedi. Sirius öfledi.

"Remus? Onu evinde ziyarete gittiğim bir gece ansızın mutfağın önünde çıplak bir şekilde bir dolabın içinde yazı yazarken gördüm. Her şeyini bildiğime eminim." Remus bunu söylerken iğrenmiş gibi bir tavır takındı.

"Ah, siz gerçekten manyaksınız." Dedi. Peter her zamanki gibi;

"Senin gibi." Dedi. Yemek yemeği bitirmeden gittiği için James'in arkasından oldukça konuşmuşlardı. Bir de yandan Snape'i süzüyordular. James olmadığı için pek keyifli gibiydi.

"Bu Kancanın James'le bu denli sorunu ne?" Dedi Peter sinirle. Remus gülümsedi.

"Yoktu o kadar sorunu da, biz ona sataşmaya başladıktan sonra arttı. Aslında ben de Snape'in James'e bu denli kinini anlayamıyorum."

"O James'e kinli değil, bize kinli. Dostum, onu sana öldürtecektim. Ben de olsam bizden nefret ederdim." Dedi. Remus şaşkın şakın;

"Şaka bir yana, empati kurmaya başladık." Dedi. Sirius kaşlarını çattı.

"Emp- Ne? Ben öyle bir şeyi bilmiyorum." Dedi. Remus ona bezgin bezgin baktı. Büyük salon yavaştan boşalmaya başlamıştı. Son derslerine gireceklerdi ama hiçte girmek istemiyorlardı.

"Dersi eksek mi?"

"He Peter, Mcgonagall da bizi biçsin."

"Haklısın. Ama kehanet kadar sıkıcı bir ders yok." Dedi. Ve profesörün sesiyle;

*"Bigin niptin'in hirikitlirini inciliyiciğiz, iiiii Rimis, çik yikindi bişini bir filikit gilicik!!"* Dedi. O kadar komikti ki gülmeye başkadılar.

"Gerçekten öleceğimizle ilgili kehanetlerine şaşırıyorum."

"Kesinlikle. Tüm kehanetçiler aynı mı acaba! Hele James'e yaptıkları! Yok sana çok yakın biri çok yakında ölecek, çocuğun çocuğunun çocuğunun sülalesinin başıma gelmeyen kalmayacak... James en son aritmansi'ye geçmeye çalışıyordu." Dedi Sirius. Remus sırıttı.

"Ben size de Aritmansi'yi tavsiye ederim. Epey karmaşık ama en azından kehanetteki gibi içimize sıkıntı zelzelesi salmıyor."

"Haklı." Dediğinde ses tanıdıktı.

Çapulcular - Kısa 'Olmayan' Hikayeler ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin