-VI-

105 5 3
                                    

Kısa Hikaye -6-

- Satırların Doğum Günü Sırrı -

"İşte!" Diye, ellerini iki yana açmış, hin bir gülümseme takınan Sirius, o an hayli sinir bozucuydu.

"Hogwarts bu yıl daha da iyi olacak! Neden biliyor musunuz sevgili Aylak – Remus onu gerçekten öldürecekti de gün sayıyordu – Çatalak, - James duymazdan geliyordu, keşke bedeninin Sirius'u yok say düğmesi olsaydı – ve, sana gerek yok – Kılkıyrukla kaç gündür sürekli olarak atıştıklarından, Sirius da onu görmezden geliyordu – Çünkü, sevgili ailem defolup gidiyor!" dedi daha da çok bağırarak. O haliyle bir şeyleri duyuran bir krala benziyordu.

Ya da o öyle sanıyordu.
Evet.

Hogwarts'ın son gününde büyük salondaydılar. Bölüm kupası verilecekti ve onlar burada kaldıkları için diğer kişilere oranla fazla rahattı. Sirius'un bilgilendirmesiyle Slytherin masasından mırıldanmalar fazlaca yükselince James cebinden asasını çıkarıp o yöne bile bakmadan eli yanağında bir uğursuzluk büyüsü mırıldandı oara doğru. Fısıltılar durulurken kayıtsızca söylendi.

"Kesin sesinizi, yeni döneme girmeden birilerini parçalarına ayırmak istemiyorum." Dedi ve aynı soğukkanlılıkla asayı cebine geri koydu. Sirius ise şımarık çocuklar gibi James'i gösterip 'benim arkadaşım, mümkünse bakarken de gözlerinizi kısın kamaşır da,' diyebilirdi. O sırada hepsinde bir durgunluk hissediliyordu.

Kitabı bulduklarından beridir bir vukuat gerçekleşmemişti, köyü bir şey olmamıştı, ama bir durgunluk oluştuğu kesindi. Aralarında bir takım değişiklikler olduğunu düşünüyorlardı ama yine de hiçbirinin kesin bir yanıtı da yoktu bu soruya.

Sirius, o ise normaldi. Vurdumduymaz, sinsi, kesinlikle gıcık ve her zamankinden de fazla enerjik.

Masalardan sevinç bağırışları ve heyecan yükselirken dur durak bilmeyen bir parti havası vardı. Tabii bu hava, bir el çırpışıyla son buldu.

Mcgonagall otoritesi, kesinlikle bambaşkaydı. James ellerini önüne getirdi ve dalgın halinden kurtulup saçlarını eliyle çabucak taradı. Remus'un boş bakışlarının yerini ciddi ifadeler aldı. Sirius'un duruşu baştan sona değişti ve Peter da daha düzgün bir biçimde oturdu.

"Evet, bir yıl daha nihayetinde son buldu. Bazı açıklamalardan sonra, Hogwarts Treni kalkacaktır. Profesör Dumbledore?" Dumbledore, gözlüklerini gözlerinin biraz daha aşağısına indirdi ve kısa saçlarını şöyle bir düzeltti. Sirius bu hamlesiyle yanında oturan James'e doğru eğildi.

"Dumbledore'u uzun sakallarla falan hayal etsene dostum! Adama gülmekten bırak büyük salonu Hogwarts'a giremezdim."

"Sevgili öğrenciler, bu sene Hogwarts'ta kalım oldukça yüksek ve elbette gidiş de. Giden yedinci sınıflara başarılar diliyorum. Büyü dünyasının size ihtiyacı var! Ve şimdi, merakla beklenen bina kupasını verme vakti," dedi ve asasının ucundan çıkan bir ışıkla, yandaki platformdan örtü kalktı. Üçüncü sınıfta verilen kupanın iki katıydı. Parlak bir maviyi andırıyordu. Bu bir üçbüyücü turnuvası kupası olabilirdi ancak.

James kupayı görünce nedense kaşları çatıldı. Kupa içini daralttı. Fazla parlak bir maviydi, parıldıyordu adeta, bir an anahtar, yani sizi başka bir yere götüren bir araç olduğunu bile düşündü. Ve bu içini, ürpertti. Ama şunu da biliyordu ki Hogwarts'da cisimlenemezdiniz.

Dumbledore, kupaya gururla bakarken onlara döndü.

"Bu yıl bina kupası, geçen senenin şampiyonu olan Ravenclaw'un değil ne yazık ki." Dediğinde Ravenclaw masasından uzun boylu ve gözlüklü bir kız konuştu.

Çapulcular - Kısa 'Olmayan' Hikayeler ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin