-IX-

84 5 4
                                    

Kısa Hikaye -9-

- Sağ kalanın son şansı -

Bu bölüm 9. Bölümün devamı değil, zaman durdu. Şu an sadece dokuz var.

-Hogwarts'ta, Kitaptan uzakta -

Sirius, sağa sola doğru giderken neredeyse yer aşınacaktı. Aynı adımları ve aynı hareketleri öylesine senkronizeydi ki insan zamanda sıkışıp kalmış bir donukluk sanardı onu.

Remus bir elini başına koymuş bir halde, Sirius'a tepkisizce bakıyor ama bir o kadar da tepkili bakıyordu. Ne hissettiğini kestirmek zordu.

"Sirius," dedi Remus. Hala ondan gözlerini ayırmıyordu, aslına bakarsanız bu sinir bozucu bir hale gelmiş sayılabilirdi.

"Sirius," tekrarladığı ismini duyan Sirius sadece kaşlarını biraz daha çatarak anladığını belli ediyordu. Tam önündeki sandalyede yayılmış Peter ellerini göğsünde birleştirmiş dudaklarını büzmüş bir halde ona bakıyordu. Remus'la ikisinin bakışları aslında çok uçlarda olsa da ortak bir yönleri olduğu doğruydu;

Kayıtsızlık.

"Sirius,"

"Ne o Remus!" Diye gürlediği zaman, Sirius Remus'a doğru dik dik baktı. Başını hafif yana doğru kaydırmış olması cidden sinirlendiğini gösteriyordu.

"Adımı mı öğreniyorsun! Yoksa takım yıldızları ezberlemek gibi bir ödevin mi var? Gerçi olamaz! Çünkü şu an tatildeyiz!" Ellerini havaya doğru açmış ve isyan ediyordu. Öyle baskın ve sinirle söylüyordu ki sanki saçlarının arasından bir duman çıksa şaşırılmayacak bir durum oluşurdu.

Remus ona kayıtsızca bakmaya devam ederken istifini hiç bozmaması cidden sinir bozucuydu. Ama Sirius bu huyunu iyi bildiğinden ses çıkartmıyordu.

"Sakin olabilir misin?" Dedi Remus birkaç saniyelik sessizlik boşluğunda. Hala bakışı, duruşu ve sesi değişmemişti.

"Olamam." Diye açıkladı Sirius ellerini beline koyup ortak salonun şöminesini incelerken. Derin nefeslerinden sonra Peter'ın sandalyedeki doğrulma sesiyle birlikte ateşin çatırdama sesi birbirine karıştı.

"Dostum, Remus haklı. Sanki.. Ne bileyim bir döngünün içine girmiş gibisin, biraz dur." Dedi açıklayıcı bir ses tonuyla. Remus, hala Peter'daki bu ilginç değişime hayret ediyordu.

Hayır, kimse onun değişime uğradığını inkar edemezdi. Kitabı bulduklarından beri daha iyi laf sokuyor, daha zekice cümleler kuruyor, daha mantıklı kararlar alıyordu. Ve bu, kesinlikle normal değildi. Yahu, dört senedir birlikte takıldığı James'e birkaç haftada laf sokmayı öğrenecek değildi Ya?

Hayır, bunu Sirius dahi yapamazdı. Bu alışılagelmişin üzerinde bir cesaret, ya da aptallıktı. İşte düğüm burada başlıyordu. Ama Remus hale anlamakta zorlanıyordu, işin tuhaf yanı, anlamak istediği falan da yoktu.

Herkese 'ne haliniz varsa görün!' Diye gürlemek istesede, bunun zıttını yapıyor, her şeye ilgiyle yaklaşıyordu. Çünkü bunun da normal olduğunu düşünmüyordu.

Ah, şu sıralar ne normaldi?

O bunları düşünürken Sirius yine aynı rutine dönmüştü bile. En sonunda elini yanağından çekti ve ayağa kalktı. Sirius önünden geçecekken onu kolundan sertçe tuttu.

"Dur!" Diye biraz bağırarak emir verdi. Sirius emir almaktan nefret ederdi, ama Remus veriyorsa hiçbiri bir şey diyemezdi. Duraksadı ve onunla göz göze geldi.

"Ne var!" Bağırırken elini sertçe çekti. "Remus! Biz fena bir halt yedik!" Dedi en sonunda. "James'i orada bırakmamalıydık! Remus biz ne yaptık! Remus bizim bunu yapmamamız gerekiyordu! O kitap burada olsa bir saniye bile durmazdım ama o aptal kitap yok! Yok!" Artık öylesine haykırıyordu ki tüm ortak salon titriyordu. Tablolar yüzlerini buruşturuyor ve ateş bile daha da harıldıyordu.

Çapulcular - Kısa 'Olmayan' Hikayeler ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin