cp.3 "karşılıklı vals"

817 104 88
                                    

israrla young and wild calma listesine bakmanizi tavsiye ediyorum!! arka planda calinca daha hos oluyor, butun bolumleri playlisti dinlerken yaziyorum

iyi okumalar

cp.3 "karşılıklı vals"

"Felix! Saç tokalarımızı nereye kaldırdın?"

Hyunjin'in ortak kullandığımız banyoda yankılanan sesiyle kafamı oturduğum koltuğun arkasına doğru, loş bir ışık sızdıran koridora çevirdim. Burası ilk geldiğimizde, boyası dökülmüş duvarlardan ve yırtılmış ikinci el eşyalardan oluşuyordu. İlk yıl, üniversiteye başlamadan hemen önce Fresha, Tom ve Minho'nun yardımıyla duvarları boyamış, rahat fakat ucuz kanepeler satın almıştık. İlk dönem kazancımızın bir kısmını yine arttırdıkça oturduğumuz eve hayat vermek için kullanmıştık.

Krem rengi koltuklarımız, koyu ahşap bir televizyon komidini, resmettiğim tablolar ve tamamen Hyunjin'in zevki olan hayvan şeklindeki biblolarımız ikimizi de yansıtacak şekilde yerleştirilmişti. Sıcacık bir evimiz vardı.

Eski evimi bazen özlerdim. Her ne kadar bana ev hissiyatı artık vermiyor olsa bile orada büyümüştüm. Ailem ile yanlarından ayrıldığım günden beri hiç konuşmuyorduk. Annemle geçirdiğim zamanı aradığımda mutfağa gidip otururdum. Koluma yasladığım kafamla bazen saatlerce bir kahve makinesine dalarak eski anılarımı düşünürdüm. Babamın annesine göre benimle iletişimi yanlış olsada annem, babam kadar sözde 'soylu' bir aileden gelmediği için kuralları nasıl çiğneyeceğini bilirdi. İlk deneyim ona aitti. Kahve makinemiz benim eski evdimde olan makine ile aynıydı.

Hyunjin onu kendi evinden çalmıştı.

Ayrıca tost makinesi, ekmek kızartma makinesi, waffle, su ısıtıcısı gibi bir ton makine daha getirmişti. Ailesi ona zaten gerekli yardımı yaptığı için satın alabileceğini düşünsede Hyunjin bu tarz aletlere para vermeyi boş olarak görüyordu. Kendileri yenisini alabileceğini düşünmüş, bir valiz içerisine koyabildiği kadar makine koyup getirmişti. Deliydi.

"Beyaz dolabın içerisine baktın mı?" Ona karşılık verdiğimde, "Baktım!" diyerek geri dönüt yaptı. "Sen beni aptal mı sandın?"

"Baktığını sandığın şekilde bakmıyorsun, Hyunjin."

"Hah! Nesin sen annem mi? Bulamıyorum işte Felix. Neden yanıma gelmiyorsun?" Elimdeki telefonu kanepeye koyduğumda ilgi istediği için çağrıldığımın farkındaydım. Partiye gitmeden hemen önce beni biraz sevmek ya da gıcık etmek istiyordu. Muhtemelen ilk olarak yanaklarımı sıkmakla başlayacaktı. Ensemden gıdıklandığımı bildiği için ve uzun boyunu da avantaj olarak kullanmayı sevdiğinden boynuma yönelecekti.

Pazartesi günü telefon skandalının hemen ardından benimle o gün hiç konuşmadığında aramızın biaz bozulduğunu düşünmüştüm. Soru sormamıştı, ima yapmamıştı, daha da beteri kimse bu konu hakkında tek kelime etmemişti. Açıklamak için ağzımı açtığım an ise konu değiştirilmiş ve bir anda şaşkınlıkla olduğum yerde kalakalmıştım.

Ertesi salı günü ise ne bir arama vardı ne de başka bir şey. Çocuklarla konuşmadığım yabancıdan tek bir arama, mesaj yoktu. Öylece silinip gitmişti ve kimse aksini bildiği şekilde de konuşmuyordu. Sanki hiç var olmamış gibiydi.

Kapı kirişine yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdiğimde Hyunjin çok sevdiği beyaz gömleği ve sıkı siyah pantolonuyla saçlarına şekil vermeye çalışıyordu. Önünde bir sürü siyah lastik toka vardı. Tam da düşündüğüm gibi.

"Bulamamışsın." dediğimde yarım gülüşüyle ayna üzerinden gözlerini bana çevirmişti. "Aradığım bir siyah tokadan fazlaysa bulamamam çok normal değil mi?"

young and wildHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin