Hisoka Morow X Okuyucu

2.7K 141 11
                                    

İlk yazdığımı beğenmedim o yüzden tekrar yazacağım, önceki var olmamış gibi davranalım.

Anime: HunterxHunter

Cinsiyet: Kadın, Erkek

Nen: Kendi nen enerjini dönüştürerek, bedenini dumanımsı bir enerji kümesine dönüştürebilir ve o formda haraket edebilirsin. Ayrıca başka cisimlerin etrafında enerjiyi toplayabilir ve o enerjiyi dönüştürüp cisimleri haraket ettirebilirsin. Aynı zaman da diğer insanların enerjilerini dönüştürebiliyorsun fakat bu zorlu ve uzun bir iş. Kişinin hakimiyetinin kötü olması ve senin enerjiyi tamamen kavrabilmen için o kişi ile uzun bir dövüşe girmen gerek. Enerjilerini ele geçirdiğin zaman onları hareket ettirebilir ve kişinin enerjisini kontrol ederek, onun iç organlarını ezebiliyorsun.  Ama dediğim gibi canlı bir varlığın enerjisini kontrol etmek zor ve uzun bir süreç. Enerjileri kontrol edebildiğin için diğer canlılar ile de aranda bir bağ oluşuyor ve onların düşüncelerini okuyabiliyorsun. Gelişmiş bir iyileştirme yeteneğin de var. Dönüştürücü nen tipi olabilir, emin değilim.

Cansız bedenlerin süslediği kan gölünün ortasında oturmuş arkadaşını bekliyordun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cansız bedenlerin süslediği kan gölünün ortasında oturmuş arkadaşını bekliyordun.
Elindeki bıçağı parmaklarının arasında döndürürken bir yanda eski bir melodiyi mırıldanıyordun.
Yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordun, acele etmeden yavaşça yürüyordu, muhtemelen topuklu ayakkabı giymişti.
Kim olduğunu tahmin etmekte zorlanmadın.
"Şuna bak, ortalığı çok dağıtmışsın."
Zarif, kalın ses odada yankılandı.
Başını kaldırdın, arkadaşın elleri belinde, yüzünde bir gülümseme ile yaptığın katliami inceliyordu.
"Yapacak bir şeyim yoktu."
Ayağa kalkıp bıçağını cebine koydun.
Yanına gidip, elini arkadaşının omzuna koydun.
"Biraz daha bakmak mı istersin yoksa gidelim mi?"
"Bir şaheser değil ama senin yaptığını düşününce zevk veriyor."
Yüzünde flörtöz bir ifade vardı.
"Hadi, hadi. Sen fazla uzatmadan gidelim."
Önden yürümeye başladın, sana gülümseyip peşinden yürümeye başladı.
"Unutmadan, adamı hallettin değil mi?"
Elini salladı.
"Evet, o kadar eğlenceli değildi ama."
Onaylayarak başını salladın.
Bir suikastçıydın, işinin ehli olmana rağmen çok fazla kontrat almazdın. İlgini çeken şeyleri kabul ederdin, bu işi de öyle almıştın fakat beklediğin gibi heyecanlı geçmemişti. Arkadaşın Hisoka ise sen işi aldığın zaman bulunduğun yerdeydi. Sen de onu davet ettin, iki yakın arkadaşın piknik yapması, kafeye gitmesi gibiydi bu sizin için. Sizin vakit geçirme şekliniz.
Yanındaki adama baktın, geriden gelmesine rağmen sana yetişmeye başarmıştı.
Pembe ve mor, karışık renkli saçlarını dikleştirmişti. Yüzünde biraz makyaj vardı ve kıyafetleri çabucak göze batıyordu. Senin siyah bol pantolonun ve siyah, crop top, kolsuz bluzunun aksine (Yazarın notu:Bu arada erkeklerde crop top giyebilir ama erkek veya kadın olarak crop top tercih etmiyorsanız tişört olarak değiştirebilirsiniz.) pek gösterişliydi.
Hisoka'yı çocukluğundan beri tanıyordun, birlikte büyümüştünüz.
Hayatının çoğunda o etrafındaydı, ikinizde geçmişinizden sakladığınız tek kişiler. Birbirinizin ailesi gibiydiniz, bunu kimse bilmiyordu ve bilmemeleri daha iyiydi.
"Sen de hissettin mi, Hisoka?"
"Evet, birileri bizi takip ediyor anlaşılan."
Az önceki soğuk kanlılığınızı kaybetmeden yürümeye devam ettiniz.
İki tane kılıcın size doğru geldiğini hissedene kadar tepki vermediniz.
Hisoka çabucak kılıçtan kaçtı, senin göğüsünle kalçana kadar olan kısım dumanlaştı ve kılıç dumanın arasından geçip duvara saplandı, bedenin eski haline döndü.
Tavadan dört tane adam yere indi,
dördü de siyah takımlar giymişti.
Yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı.
"İşi kabul etmemin asıl sebebini göreceğiz."
Hisoka güldü.
"Ah, sabırsızlıkla bekliyorum."
Diğerlerine nazaran daha yaşlı gözüken, kemikli yüzlü, siyah yer yer beyaz saçlı bir adam birkaç adım size yaklaştı.
"Sizi Watanabe mi işe aldı?"
Öfkeli bir ses tonu ve çatılmış kaşlarla konuştu.
"Aslında sadece beni patronunuzu öldürmem için tuttular fakat iş verenimin adından emin değilim  pek ilgilimi çekmemişti."
Adam biraz daha sinirlenmiş görünüyordu.
Hisoka ve senin sakinliğin onu daha kızdırmıştı.
"Patron öldü, sonrasında kimin bu işin içinde olduğunu bulabilirim, sizinle de vakit kaybetmeye hiç niyetim yok."
Adam başıyla bir işaret yaptı ve diğer üç kişi haraketlendi.
Birisi elleriyle iki samuray kılıcıyarattı ve size doğru koşmaya başladı. İçlerinden birisi daha size doğru geliyordu.
Silahsız olanın kollarını ve bacaklarını mavi bir alev kapladı, Hisokayı hedef almıştı. Diğeri ise kılıçları elinde sana doğru geliyordu.
Kılıçlarını sana doğru savurdu fakat boşlukta karşılaştı. Ne olduğunu şaşırmış halde bakındı. Arkasında biçimlendin, arkasını dönmekte çok geç kalmıştı ve sen ona bir tekme geçirdin. Pek bir etkisi olmamıştı Kılıçlarından birini sana fırlattı.
Karşısındaki kişi bir anda bir duman bulutuna dönüşünce şok olmuş şekilde bakakaldı. Kılıçtan kurtulunca biçimlendin ve o daha hamlesini yapamadan bıçakları onun bedenine saplandı.
O sırada Hisoka diğer adamın hamlelerini savuşturuyordu. Onu çoktan indirmişti ama biraz eğlenmenin kimse zararı vardı ki?
Adam ateşten yumruklarından birini savuracağı sırada kolu kaskatı kesildi, diğerine baktığında diğerini de aynı şekilde kıpırdatamadığını fark etti. Kollarının etrafına sarılmış, pembe, yapışkan aurayı fark edince ufak bir dehşete kapıldı.
"Daha dikkatlı olmalısın."
Elindeki kartları adama doğru fırlattı, adam kaçmaya çalıştı fakat aynı aura ile bacakları da yere yapıştırılmıştı.
Dehşet içinde bir suratla yere yığıldı. Geriye kalan ikisi de saldırmakta gecikmedi.
Başları olan senin üzerine diğeri ise Hisoka'nın üzerine atlamıştı.
Başları olan adam çok çevik ve hızlı hareket ediyordu fakat her seferinde ondan kaçmayı başarıyordun.
Hisoka'nın diğer adamı alt etmesi uzun sürmemişti. Adam boynuna saplanan oyun kartı ile yere yığılmıştı.
Adam sana bir tekme attı ama sen buharlaşarak kaçtın. Adam, dumanın arkaya doğru haraket ettiğini görüp oraya döndü ama biçimlenmen onun düşündüğünden daha kısa sürmüştü, bıçaklar adamın gövdesine saplandı.
Ne olduğunu anlamadan o da yere yığılmıştı.
Kollarını birleştirdin.
"O kadar övdükleri Miyazaki takımı bu muydu?"
İç çektin
"Boşuna mı kabul ettim ben bu işi?"
Büyük bir hayal kırıklığına uğramıştın.
Hisoka cesetlerin üzerinden kartlarını aldı.
"Yarın Cennet'in Arenanasına uğramaya ne dersin? İlginç şeyler çıkabilir."
"Neden olmasın."
"İşimiz bittiyse gidelim, acıktım."
Çıkışa doğru giderken ufak bir el haraketi ile bıçaklarını aldın. Bıçaklar, itaatkarca uçarak sana geldiler. Hisoka bıçaklar havada uçarken üzerindeki siyah aurayı görebiliyordu. Nenini her zaman sevmişti, seni dövüşürken izlemek olağanüstü bir deneyimdi.
"Seninle dövüşeceğim günü dört gözle bekliyorum."
"Zaten seni bir kez feci benzettim Hisoka, o yetmedi mi?"
"Hayır."
Yüzüne dalmış, kendinden geçerek konuştu.
Güçlü rakipleri hep sevmiştin, ölümün ve çatışmanın verdiği his daima seni eğlendirmişti. Hisoka'nın güç aşkı senden daha derindi, iyi bir rakibi asla kaçırmaz ve hep özel anı beklerdi.
Onu duymazdan gelip çıkışa yürüdün.
Sana yetişmekte gecikmedi.
"Çete kısa süre sonra toplanacak, biliyorsun değil mi?"
"Tabii, bu fırsatı kaçıramam."
Hayalet takımı, birkaç yıl önce takımın lideri ile karşılaşmıştın. Başta senin Nenini çalmaya çalışmıştı fakat onun düşüncelerini görüp bunu engelledin. O da senden ve gücünden etkilendiğini söyleyip takıma katılmayı teklif etti. Sen de kabul ettin. Fakat ayrılmayı düşünüyordun, eğelenceliydi fakat sıkılmıştı. Hisoka ise lider ile dövüşmeyi planlıyordu, takıma bu yüzden katılmıştı.
"Başına bela alma yeter."
Hisoka iyice yanına yaklaşıp elini tuttu.
"Beni düşünmen, çok mutlu etti (S/A)!"
"Ne demek bu? Ben her zaman senin iyiliğini düşünürüm."
Cilveli bir şekilde mırıldandı.
"Mmmh, seni sevmek için bir neden daha."
Burnuna dokundu, elini elinden ayırıp onu biraz iteledin.
"Senin sevgilin miyim ben!?"
"Bu bir teklif mi?"
"Hayır!"
Güldü.
"Öyle olmasını dilerdin."
Tekrar onu görmezden geldin.
Onu seviyordun, ve itiraf etmek gerek ki onu sevgilin olduğunu düşünmek bazen karnında kelebeklerin uçmasına sebep oluyordu. Ama onu arkadaştan veya kardeşten başka bir şey olarak kabul etmek istemiyordun.
"Yolda gördüğümüz restrona gitmeye ne dersin. Şık bir yere benziyordu."
"Bu bir teklif mi?"
"Kesinlikle."
"Eh, yemeği sen ödediğin sürece ne olduğunun pek bir önemi yok."

Anime! x Reader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin