Osamu Dazai X Kadın Okuyucu

4.1K 211 81
                                    

Anime: Bungou Stray Dogs
Cinsiyet: Kadın (yazmasam anlamıyordunuz.)
Başlık: "Sevgili Jane"

*Sevgili Mangaka, Karakterlere ünlü yazarların isimlerin vermiş ve güçlerini de yazarların en bilinen veya en başarılı kitaplarının isimlerinden seçmiştir. Fyodor Dostyoveski örneğin.
Bu bölümde de takma adınız Jane, Jane Austin'den alıntı ve gücünüz Jane Austin'in Aşk ve Gurur kitabından geliyor.
Bir kişi ile en az bir kez konuşmuş olman ve göz teması kurman gerekiyor sonrasında cümle içinde "Sevmek" "Gurur" veya "Aşk" sözcüklerini kullanarak onu gücünün etkisi altına alabiliyorsun, karşındaki kişi sana takıntılı bir şekilde ilgi duyuyor ve onu istediğin gibi yönlendirebiliyorsun.

Önündeki binayı inceledin, Tokyo'daki diğer binalardan bir farkı yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Önündeki binayı inceledin, Tokyo'daki diğer binalardan bir farkı yoktu.
Içeri girip merdivenleri çıkıp seni yönlendirdikleri odanın önünde durdun, kapıya vurdun ve bir adım geri çekildin. Aradan zaman geçmesine rağmen içeriden ses yoktu, bu kez elini iki kez kapıya vurdun. Yine ses gelmedi, kulağını kapıya dayayıp dinledin içeriden bir takım sesler geliyordu fakat kapıyı açan olmamıştı.
'Çok mu meşguller acaba?'
Kapıya bir kez daha çaldın.
"Merhaba, beni buraya Başkan
Fukuzawa gönderdi, Doppo Bey ile görüşmemi söyledi. "

Kapı kolunun sesi duyuldu, bir adım geri çekildin.
Kapıyı, genç bir çocuk açtı. Sarı saçlarının üzerine hasır bir şapka takmıştı, sade bir üst ve bahçıvan pantolonu giymişti, şehirde yaşayan birinden çok, çiftçi izlenimi veriyordu.
Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı, başınla çocuğa selam verdin.
"Merhabalar, burası dedektiflik ofisi değil mi?"
"Evet, öyle. Siz yeni gelen meslektaşımız olmalısınız, bekletiğimiz için özür dileriz bir takım aksaklıklar çıktı da."

"Atushi, levyeyi getir!"
İçeriden gelen bağrışmaları duyabiliyordun.
"Her şey yolunda mı?"
"Evet, merak edilecek bir şey yok. İsterseniz içeride bekleyebilirsiniz."
Hasır şapkalı, seni içeri yönlendirdi, gördüğün manzara karşısında epey şaşırdın.
Ofisin ortasında, ortaçağda insanları cezanlandırılmak için kullanılan bir boyunduruk vardı, daha ilginç olan şey ise boyunduruğun içinde birisi vardı.
"Tanizaki, daha çok yüklen."
Anlaşılan, boyunduruğun anahtarı kaybolmuştu ki, üç kişi boyunduruğun arasına bir levye koyup arasındaki insanı kurtarmaya çalışıyordu.
"Sanırım çatlıyor!"

Üçü, biraz daha yüklendikten sonra tahtanın bir kısmı parçalanıp havaya fırladı, tahta ile birlikte onlarda yere yuvarlandı.
"Ah, boynum. Bu kadar ağrıyacağını bilsem, denemezdim."
Boyunduruktaki kişi, tahtanın geri kalanını iterek ayağa kalktı.
Yere yuvarlanan üç kişiden gözlüklü olan, öfkeyle dişlerini sıkarak az önce boyundurukta olan kişinin yakasına yapıştı.
"Bu şeyi buraya getirip kendini kilitlemekle ne yapmaya çalışıyordun!?"
"Sakin ol Kunikidaa, eğer boyundurukta çok fazla kalırsan ölebile-"
Gözlüklü, adamı salladı.
"Umurumda değil! Vaktimizi harcadığımızı görmüyor musun? Kendini öldürmeyi başka bir yerde denesene!"
Adamı sallamaya devam etti.
"Eee, Doppo."
Az önce yerde olan turuncu saçlı çocuk, gözlüklünun yeleğini çekiştirdi.
"Ne?"
"Eee, sanırım bir misafirimiz var."
Eliyle seni gösterdi, o an tüm gözler sana döndü.
"Merhaba, beni Başkan Fukuzawa gönderdi, dedektiflik bürosuna yeni atandım."
Gözlüklü, adamın yakasını bıraktı, adam yere düştü. Kravatını düzeltti, boğazını temizledi.
"Merhabalar, ekibimize hoşgeldiniz, Bayan..."
"(S/A) (S/S/A), efendim. Ama genelde bana takma adım 'Jane' ile seslenirler, telaffuz etmesi daha kolay. Siz de Doppo Kunikida Bey olmalısınız."
Gözlüğünü düzeltti, sana elini uzattı.
"Evet öyle Bayan Jane, tanıştığımıza memnun oldum."
Kunikida'nın elini sıktın.
Birinin geldiğini hissedince arkana baktın.
Az önce Boyundurukta sıkışan adam, bir gülümseme ile sana bakıyordu.
"Merhabalar, güzeller güzeli  hanımefendi."
Ani iltifatı karşısında biraz şaşırdın, elini alıp tuttu.
"Zarafetiniz odayı tıpkı bir yıldız gibi aydınlattı, az önce nahoş bir durumda olduğum için bu ışığın kaynağını fark etmemiştim fakat şimdi size bakıyorum da gözlerim bu parlaklık karşısında adeta eriyor."
Diğer elini de senin elinin üstüne koydu, bu konuşma nereye gidecek merak ediyordun.
"Kışta açan fakat bahar kadar güzel bir çiçek gibi açtığınız adeta yüreğimde. Fakat ne yazık ki en güzel çiçekler ilk solanlardır."
"Bu yüzden, benimle, senin mükemmeliğin karşısında yıkılan bu adam ile, elele, çifte intihar etmek ister misin?"
Tam elini öpeceği sırada, Kunikida adamın kafasına oldukça kalın bir kitapla vurdu.
"Daha ilk saniyeden Jane Hanımı rahatsız etmesene!"
Diye bağırdı, sonra sana baktı.
"Üzgünüm, ne yazık ki bu tarz saçma sapan huyları var kendisinin."
"Bir rahatsızlığı yok değil mi?"
Kunikida yüzünü ekşitti.
"Bunun hakkında net bir cevap veremeyeceğim."
"Anlıyorum, biraz ani oldu fakat henüz adınızı bile bilmiyorum."
Adam, hızla yattığı yerden doğrulup tekrar elini tuttu.
"Benim Osamu Dazai, biricik bülbülüm. Tabii sen bana sadece Dazai veya hayatımın aşkı diyebilirsin."
Kunikida tekrar adamın kafasına vurdu.
Sırayla bürodaki herkesle ile tanıştın, hepsi de oldukça iyi insanlara benziyordu, herkesin farklı bir kişiliği vardı ve bu hoşuna gitmişti. Kunikida sana masanı gösterdi, o sırada seni kapıda karşılayan ve adının Kenji olduğunu öğrendiğin genç çocuk çantanı getirmişti, sen de yerleşmeye başladın.
Defterlerini ve dosyalarını  çekmecene yerleştirirken az önce ki, sana çifte intihar teklif eden adam masanın diğer tarafından seni izliyordu.
"Teklifimi düşündünüz mü acaba, Jane Hanım."
Mavi kapaklı defteri çekemceye koyup gülümseyerek ona baktın.
"Aslında düşünmeme gerek yoktu, yaşamayı seviyorum ve biraz gevşek görünüyorsun."
İntihara meyilli adam güldü.
"Merak etme, eminim ki bir gün teklifimi kabul edeceksin."
Kunikida'nın sesi duyuldu.
"Dazai! Sana yeni dedektifi rahatsız etme demedim mi?"
Dazai, şanslıydı ki telefon çaldı ve Kunikida'nın dikkati dağıldı, aksi takdirde kafasına bir tane daha kitap yiyecekti.
Kunikida telefonu açıp konuşmaya başladı, Dazai sana bir şeyler söylüyordu ama sen duymamazlıktan geliyordun.
"Bu kötü."
Kunikida telefonu kapattı.
"Ne oldu?"
Juichriou, merakla Kunikida'ya baktı.
"Birkaç kişi, silah deposuna saldırmış."
Herkes başını kaldırıp baktı.
"Ne yapmayı düşünüyorsunuz?"
Atushi sordu.
Kunikida bir süre düşündü, sana baktı.
"Jane, benimle gel."
Ayağa kalkıp başını salladın.
Ikiniz ofisten çıkacakken Dazai önünüzü kesti.
"Ama Kunikidaaa, Jane aramıza yeni katıldı, ya bir işler ters gider de naif vücuduna bir zarar gelirse."
Dramatik bir şekilde elini alnına götürdü.
"Onu dövme iznim var mı?" (Bir anda "Baban Naif" diyip dalıyor demi Dazai'ye)

"Sakin ol, buna gerek yok. Fakat vazgeçeceğini de sanmıyorum."
Dazai'ye baktı,
Dazai, yüzünü olabildiğince acındırıcı göstermeye çalışıyordu.
Kunikida derin bir iç çekti.
"Peki, hadi sen de gel."
"Tabii kiii."
Üçünüz beraber ofisten çıkıp olay yerine gittiniz.
Saldırganlara tuzak kurabilmek için depoda birkaç varilin arkasına sinmiştiniz
"Korkmana hiiç gerek yok Jane, sana zarar gelmesine izin vermem."
"Teşekkür ederim, sen olmasan ne yapardım?" imali imali söyleyip, dişlerini sıkarak gülümsedin.
"Şşt, birileri geliyor."
Kunikida ikinize seslendi.
Deponun kapısı hızla açıldı ve yaklaşık bir düzine adam konuşarak içeri girdi.
"Kemerlerinde silahlar var, yavaş yavaş yaklaşacağız."
Kunikida fısıldadı.
Sürünerek varillerin arkasında sürünmeye başladınız.
"Biliyor musun, Jane? Buralar da intihar edilecek çok iyi yerler var, belki bir ara ziyarete geliriz, ne dersin?"
Dazai gülümseyerek sordu.
"Rüyanda, derim."
Sen de gülümseyerek cevap verdin.
"Ama Jane, bana karşı neden bu kadar acımasızsın."
Dazai, elini salladı, eli varile çarptı ve varil sesli bir şekilde, tam adamların önüne doğru yuvarlandı.
O anda siz adamlara, adamlar da size ışık görmüş tavşan gibi bakıyordu.
Kunikida ve sen gözlerinizden ateş saçarak Dazai'ye baktınız.
Dazai gülümseyerek omzunu silkti.
"Öldürün onları!"
Adamlardan biri bağırdı, diğerleri silahlarını size doğrulttu ve ateş etmeye başladı.
Hızla yandaki varilin arkasına sakladınız.
"Şimdi ne yapıyoruz?"
Telaşla sordun.
Kunikida cebinden bir defter çıkardı.
"Ben ve Dazai onlara ateş açacağız, senden güçlerini kullanmanı isteyeceğim."
Başınla onu onayladın,
"Gücün ne ki?"
Dazai'nın sorusuna cevap vermeden hızla varillerin arasında koşmaya başladın.
Kunikida bir defter çıkardı, içene bir şeyler yazdı, biraz sonra elinde iki tane tabanca vardı, birisini Dazai'ye verdi ve karşı ateş etmeye başladılar.
"Hey! Bana bakın."
Varillerin arasından başını kaldırdın, aralarından üç kişi sana ateş etti, kurşunlardan sıyrıldın.
Bu sefer koşarken saklanmıyordun, yöneldin.
"Hey, dur. Kaçmaya çalışma!"
Beklediğin an gelmişti, sana seslenen adamın gözlerine baktın.
"Neden? Yoksa beni 'sevmiyor' musun?"
Adam, elindeki tabancayı indirdi, sana ateş eden diğerleri bunu görünce ona bağırmaya başladılar.
"Ne yapıyorsun ateş etsene!"
Diğerleri Dazai ve Kunikida ile uğraştıkları için onları fark etmemişti.
"Merak etme, düzelir."
Arkadaşları ile ilgilendikleri için seni unutmuşlardı, tekrar ateş etmeye başladılar.
"Seni sürtük!"
"Ne tür bir oyun çeviriyorsun?"
"Ama böyle diyerek 'gururumu incitiyorsunuz."
Birkaç saniyeliğine başını uzattın, ikisiyle de göz göze geldin, ateş etmeyi kestiler.
Diğerleri de bir şeyler olduğunu fark etmişti.
"Ne oluyor? Neden ateş etmiyorsunuz?" içlerinden birisi bağırdı.
"Doğru söylüyor, madem eliniz de silah var neden benim için onlara ateş etmiyorsunuz?"
Adamlar, sözlerinle beraber diğerlerine ateş etmeye başladılar.
"N-ne oluyor?"
İki kişiyi vurmuşlardı, diğerleri de ne olduğuna anlam veremeselerde onlara ateş etmeye başladılar.
Kunikida ve Dazai'de bunu fırsat bilerek arkadan saldırıyorlardı.
Kısa süre içerisinde, karşı taraf alt edilmişti.
"Harika bir iş çıkardınız, şimdi beni 'seviyorsanız' neden uyumuyorsunuz?"
Adamların üçü de yere yığıldı.
"Vay canına, demek gücün bu." Dazai sana doğru yürüdü.
"Evet, buna 'Aşk ve Gurur' diyorum."
"Anlamadığım şey, onları nasıl kontrol altına aldın?"
"Basit, birisini kontrol altına alabilmek için en az bir kez o kişiyle konuşmuş, onunda benimle konuşmuş olması lazım. Sonrasında üç sihirli kelimeden birini söyleyip, birbirimize bakmamız yetiyor."
"Bu oldukça etkileyici."
Dazai gülümsedi.
"Hadi, elinizi çabuk tuttun. Daha çaldıkları mallar nerede onu bulmamız lazım."
Kunikida çıkışa giderken size seslendi, siz de onu takip ettiniz.
"Yakınlarda bir bina var, epey yüksek, tam atlamalık. Ne dersin gidelim mi?"

"Eğer daha da susmazsan seni de onlar gibi yaparım."












Anime! x Reader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin