Ryomen Sukuna X Okuyucu

3.9K 170 11
                                    

Anime: Jujutsu Kaisen
Cinsiyet: Kadın, Erkek
Başlık: 'Başka bir hayatta'
Uyarılar: Kabus, nefes darlığı, kan, ölüm
Karakter reenkarnasyonu*

*Gojo veya Megumi gibi özel bir gücünüz yok ancak lanetli silahları kullanmakta çok iyisiniz ve refleks yetenekleriniz çok gelişmiş ayrıca lanetleri diğer büyücülerden daha iyi sezebiliyorsunuz.

Kalmak istiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kalmak istiyorum.
Haraketsiz bedenini sarmış kimono, ağzından ve göğsünden akan siyah sıvı ile sırılsıklam olmuştu. Fısıltılar tepesinde dolaşıp duruyor, kulağında uğulduyordu.
Tekrarlanan cümleler, gözlerini yaşatırıyor, kalbini sıkıştırıyordu.  Mürekkep karıştırılmış su renginden akan göz yaşları, o bağırarak ağlarken ağzına giriyordu.
Feryat sesleri ve fısıltılar karışıp çığ gibi büyüdüler, ardından sessizlik.

Nefes nefese uyandı, bir süre yerinden kıpırdayamadı. Kendine geldiğinde eliyle alnındaki teri sildi, tüm bedeni ter içinde sırılsıklam olmuştu. Yataktan çıkıp banyoya doğru ilerledi, musluğu açıp akan suyu hızlıca yüzüne çarptı. Ayakta durmak için lavaboydan destek alıyordu, elleri titriyordu.
Aynaya, yansımasına baktı. Su musluktan akıp gidiyordu, midesi bulanmaya başladığında musluğu kapatıp soğuk, fayans zemine oturdu. Dizlerini karnına çekip başını dizlerine yasladı, bir süre derin nefesler alıp verdikten sonra kendini daha iyi hissettiğine karar verince ayağa kalktı. Banyodan çıkıp, yatağının yanındaki küçük kitaplıktan siyah kaplı not defterini çıkarttı. Dört sıra halinde duran dikey çizgilerin üzerine, diğerlerine yaptığı gibi bir çizik atıp defteri yatağına koydu.

"(Soy adın) Sensei, hala gelmedik mi?"
"Sayılır, hemen şu köşeyi dönünce oradayız."
Nobara ve Megumi, başını ön koltuğa uzatmış Yuuji'yi kollarından tutup yerine oturmasına yardım ettiler.
(S/A), arabayı eski bir fabrikanın önünde durdurdu, arka koltuğa doğru bakıp çocuklara gülümsedi.
"Pekala işte geldik, benimle beraberken kurallar nelerdi."
Yuuji ve Nobara asker selamı verdiler, Megumi yorgun ifadesini bozmadı.
"Birbirimizin kıçını kollayacağız ve ölmeyeceğiz." dedi üçü aynı anda, Yuuji ve Nobara arkadaşlarına kıyasla daha coşkulu söylemişlerdi.
"Aferin."
Arabadan inip binaya girdiler, fabrika çok büyük bir yer değildi, (S/A) işlerinin çabuk bitmesini umdu.
"(Soy adın) Sensei, bu yer tam olarak neresi?"
Dedi Nobara, diğerlerinden biraz daha önce yürüyordu.
"Eski bir konserve fabrikası, yıllardır kimse uğramamış, dün gelen birkaç meraklı genç dışında. Umalım da birkaçı kalıcı bir sakatlık olmadan kurtulsun."
"Eğer hala yaşıyorlarsa, o kadarda tehlikeli bir lanet olmamalı."
Dedi Yuuji, daha geçen hafta neredeyse kolunu kaybediyordu, o yüzden bir seferlik sakin bir görev olmasını istiyordu.
"Evet, yaşıyorlar. Eminim yarısı şu an tam tersini diliyordur, üstelik çıkıştan fazla ileri gitmeye fırsatları olmamış bile."
Yuuji yutkundu, grubun en arkasına çekildi.
(S/A), binaya gitmeden önce ellerini havaya kaldırıp yapının etrafına bir kalkan örttü.
"Issız bir yer olsa da önlem almakta fayda var."
Fabrikanın ana kapısından girdiler, (S/A)  kapıyı arkadan kapattı.
Megumi elindeki ufak feneri duvarlara doğru tuttu, binanın içi soğuktu ve nem kokuyordu.
"Ben bu tarafa doğru gideceğim siz de diğer tarafı inceleyin."
"Yalnız gitmek pek doğru olmaz Sensei."
(S/A), Megumi'ye gülümsedi.
"Gojou Sensei'yiniz gibi olamam ama kendi başımın çaresine bakabilirim Fushiguro, merak etme."
Megumi başını sallayıp cebinden bir fener daha çıkardı.
"Haklısınız, gücünüzü küçük görmek değildi amacım."
(S/A) feneri alıp elini çocuğun omzuna koydu.
"Biliyorum, önemli değil."
Ters yönlere doğru ilerlemeye başladılar.
Aradan yarım saat kadar geçti, (S/A) yakınlarda bir şey olduğunu hissediyordu ancak henüz bir şeyle karşılaşmamıştı.
Sırtını duvara yaslayıp beklemeye başladı.
Elindeki bıçağı çevirip dururken gıcırdamaya benzeyen sesler duydu, bıçağıyla oynamaya devam etti.
Gıcırdamaya benzer sesler yakınlaşıyor, koridorun başından bir şeyin sürünerek geldiği duyuluyordu.
Rahatsız edici bir sesle ıslak bedenini yere çarparak ona doğru geliyordu.
Büyücünün yanına geldiğinde biçimsiz kollarıyla duvardan destek alıp birbirinden bağımsız haraket eden patlak gözlerini büyücünün üzerinde odaklamaya çalıştı. Koca ağzını açtığı sırada büyücü elindeki bıçağı şekilsiz şeyin başına geçirerek çevirip çekti. Yaratığın başı ve vücudu dağılmaya başlarken korkunç ve tiz bir ses çıkarmaya kollarını çırpmaya başladı. Yaratık kaybolunca bıçağını cebine attı, elleri cebinde yürümeye başladı.
'Birden fazla lanet var, lanetler için güzel bir yer fakat onları çeken başka bir şey daha olmalı.'
Boğucu bir his bedenine çarptı, elini göğsüne götürdü kendine gelince hemen lanetli enerjinin geldiği yöne koştu.
Enerji onu depo olduğunu varsaydığı bir yere yönlendirdi, arkasına baktığında geldiği kapı artık orada değildi.
Elini yavaşça ceketinin içine götürdü, kısa bir bambu çubuğu çıkartıp tetikte bekledi. Beklediği saldırı gecikmemişti, devasa el duvarda bir göçük açtı, tam zamanında zıplamıştı.
Hızlıca bambu cubuğunu lanetin koluna sapladı, lanet boğuluyormuş gibi sesler çıkardı, kolu en ufak hamlede parçalanarak duruma gelmişti.
Lanetin kolunun üstünden koşup elindeki bambu çubuğu lanetin alnına sapladı, lanetin alnı ikiye ayrıldı.
Lanet sendelyerek geriye gitti, kaçmaya niyetlendi ancak büyücü ondan daha hızlıydı. Lanetin boynuna bıçağını birkaç sapladı, lanetin başı patlayıp etrafa dağıldı.
Lanetin bedeni yavaş yavaş parçalanırken büyücü üstündeki lekeleri silip bıçağı cebine koydu.
Anladığı üzere etrafta yüksek seviyeli bir lanet yoktu, çocuklara birden fazla lanet saldırmış olmalıydı. Öğrencileri bulup diğer lanetleri yok ettikten sonra eve dönebilirlerdi.
Kapı geri dönmüştü, kapıya gideceği sırada bir korku hissetti, nereden geldiği belli olmayan bir korku ve tüm odayı sarmıştı.
Eli tekrar ceketine, bambu cubuğun olduğu yere gitti.
Korkunun kendisini tam arkasında hissediyordu.
Hızlıca bambu cubuğu ona doğru salladı ancak güçlü bir el onu sıkıca tuttu.
"Hmm, demek 'Sensei' hızlıymış."
Elin gerisindeki yüze baktı, tüm bedeninin soğuduğunu hissetti.
Yaratığın yüzüne sadist bir gülümseme vardı, yırtıcıların ki gibi bakan gözlerinde etinin parça parça koparıldığını, kanının pençeye benzeyen parmaklarının arasından aktığını görebiliyordu.
Tanıdığı o bedene baktı, şimdi siyah boyalarla kaplıydı, bir canavar onun yüzünü çalmış, gözlerini bu bakışlarla kanatmıştı.
Bir uğraşla bambu cubuğu yaratığın ellerinden almaya çalıştı ancak yaratık onu bırakmaya karar verince bunu başarabildi. Yaratık cubuğu bırakınca yere düştü, yaratık onu yıktığını düşünmüştü ancak yaratığın hesaba katmadığı şeyse büyücü bundan daha hızlı olabilirdi.
Yaratığın tekmesini koluyla geri savuştursa da canavar ondan daha güçlüydü, bedenini korudu fakat kolunun kırılmasına engel olamadı.
Hızlıca ayağa kalkıp bıçağını çıkardı, bıçakla tek yapabildiği canavarın hamlelerini savuşturmaktı, eğer böyle devam ederse onun istediği olacak ve büyücü yorulacaktı. Büyücü bunu göze alamazdı ki, bir kolunu daha feda ediyor bile olsa karşı saldırı yapmaya karar verdi.
Canavar ona yumruğunu savurduğu anda bıçağı canavarın eline sapladı.
Geri çekilip elinde, kanlar akan deliğe baktı. Yaradan pek etkilenmemiş gibi görünüyordu.
"Bu yaptığın çok yanlış Sensei, öğrencinin bedenine zarar vermek istemezsin değil mi?"
Uzun tırnakkarıyla elindeki deliği oydu, yüzünde keyifli bir gülümseme vardı.
"Megumi, Nobara, nerede?"
Nefes nefeseydi, bıçağı yaratığın üzerine doğrultmuştu.
"Demek favori öğrencilerin onlar, çocuk bunu duyunca çok üzelecek."
Yaratık hızlıca büyücünün arkasına geçti, büyücü onu ilk hamlesinde savurdu ama ikinci hamlesinde yere düştü.
Yaratık, büyücünün boğazını kavrayıp tırnaklarını etine geçirmeye başladı.
Bıçağı yaratığın elinden geçmiş, kalbini hedef almıştı.
"Şu hale bak, ne kadar eğlenceli. İlk hamleyi kim yapacak? Anın heyecanını hissebeliyorsun değil mi?"
Büyücünün boğazını biraz daha sıktı.
"Eğer o bıçağı kalbime saplarsan her şey biter, boğazını parçalayamam. Ama eğer bıçağı saplarsan tüm bu bedene yazık olacak."
Nefes alması gitgide zorlaşıyordu, bıçağın daha ileri gitmesine izin vermiyordu.
Yaratık bir kahkaha attı.
"Demek sevgili öğrencine kıyamıyorsun, ne kadar tatlı."
Tırnaklarını, büyücünün boynuna biraz daha bastırdı.
"Eminim çocuk hayatını onun için feda ettiğini duyunca yıkılacak."
"(S/S/A) Sensei!"
Genç bir çocuğun sesi duyuldu.
"Ço-cu"
Artık konuşamıyordu.
"(S/S/A) Sensei!"
"Yuujiyi, kur-"
Canavar, büyücünün boğazını parçalamaya hazırlanıyordu.
"(S/A) neredesin?"
Canavar tırnaklarını büyücünün boynundan çekti, büyücü derin bir nefes aldı.
"Ne?"
Büyücünün başı dönemeye başlamıştı.
"Sen."

"(S/A), (S/A) iyi misin?"
Gözlerini yavaşça açtı, ışığa alışması biraz zaman aldı.
"Satoru?"
"Günaydın, ölmemene sevindim."
Elini boğazına götürdü, boynu bezle sarılıydı.
"(S/S/A) Sensei!"
(S/A)'nın uyandığını gören çocuklar koşarak yanlarına geldiler, Satoru büyücünün kalkmasına yardım etti.
"Yuuji, sen iyi misin?"
"Ha?A, evet."  elini gösterdi.
"Sukuna iyileştirmiş olmalı."
"Elini deldiğim için özür dilerim aklıma yapacak başka bir şey gelmemişti."
Deyip gülümsedi (S/A)
"Yapma, ölümden bile döndü bu çocuk, bir çizik bozmaz onu."
(S/A)'nın omzuna dostça ama biraz da sertçe vurup ayağa kalktı, Satoru.
"Sen uyurken geriye kalan lanetlileri hallettim, şimdi gidip bir şeyler yiyebiliriz."

Elindeki sodayı yudumlarken gökyüzünü seyrediyordu, omuzlarında bir battaniye duruyordu.
"Ne gündü değil mi?"
Satoru, (S/A)'nın yanına oturup bacaklarını üst üstte attı.
"Öyleydi."
Içeceğinden bir yudum daha aldı.
"Bugün biraz batırdım, üzgünüm."
"Sorun değil (Takma isim), yaralıyken seni göreve göndermek benim suçumdu."
(S/A), son yudumunu alıp boş tenekeyi elinde salladı.
Satoru, (S/A)'nın saçlarını karıştırdı.
"Kafanı çok yorma, hala gençsin. Birkaç seneye çok başarılı olacaksın, bundan eminim."
Ayağa kalkıp kollarını gerdi.
"Ne de olsa öğretmenin benim, elbette ki çok iyi olacaksın."
(S/A), gülümsedi.
"Sağ ol."
"Git ve güzel bir uyku uyu. Bunu hakkettin."
Beraber oturdukları banktan ayrılıp okula doğru yürüdüler.

________________

Reenkarnasyon: Bir inanca göre, öldükten sonra farklı bir canlı veya farklı bir insan olarak tekrar doğarız. Bir çok kişide birbirini seven insanların öldükten yıllar sonra tekrar aynı bedende ve isimde doğup sevdikleriyle buluşacaklarına inanır.

Bölümün sonu bok gibi oldu, bir veya iki hafta sonra, belki de birkaç güne ikinci bölümünü yazarım. Yoksa hikaye biraz kopuk olabilir.

Hepinize sevgiler, mutlu, huzurlu s, sevdiklerinizle, gıcık sınıf arkadaşlarınızdan ve armut kafalı akrabalardan uzak bir bayram olsun.

Hoşşaklın.

Anime! x Reader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin