"Balonlarla doğruluk mu cesaretlik mi?"
Jeongin ve Hyunjin beraber sahile gelmiş, yere oturup ağaca yaslanmış keyifle sohbet ediyorlardı ki karşılarında ellerine kamerayla iki genç durmuştu. Avustralya habitatında bu tür saçma sapan kameralı oyunlar döndüğü için Jeongin gülerek diğer gencin uzattığı iğneyi aldı.
"Hangisi cesaret?"
"Mor olan."
"Yeşili patlat." Hyunjin sevgilisine söylerken Jeongin başını iki yana sallayıp mor olanı patlattı.
Düşen kağıdı eline aldığında gözlerini kocaman açıp gülmüştü. "Tişörtünü çıkarıp koş."
"Kalktığın an vururum seni."
"Oyun alt tarafı." Jeongin gençlere gülerek yerden kalkıp tişörtünü sıyırdığında Hyunjin başını salladı. "Görürsün sen ebeninkini."
"Otuz saniye koş." Jeongin başıyla onaylayıp otuz saniyelik bir tur attıktan sonra geri gelip nefes nefese yere oturup Hyunjin'in göğsüne yaslandığında Hyunjin gözlerini kısarak kendinden küçük olan gençlere döndü. "Kaybolun."
"Kaç kaç." İki genç koşarak uzaklaştığında Jeongin gülerek tişörtünü giyip sevgilisine dçndü. "Huysuz ve kıskanç birisin."
"Görürsün sen kıskancı, kalk eve gidiyoruz."
"Sinirli olduğun için ateşli bir-"
"Yavaş gel, çıkar onları aklından." Jeongin dudak büzerek sevgilisinin elini tutup parmaklarını kenetlerken konuştu. Ev yakın olduğu için yürüyeceklerdi.
"Çikolata alalım."
"Hayır."
"Lolipop?"
"Pis pis yiyorsun onu, hayır."
"Cips alalım o zaman."
"Hayır, hepsine hayır. Hiçbir şey almayıp eve gideceğiz ve sen o nefret ettiğin brokoliden yiyeceksin."
"Sana zorla patlıcan yedirmeyen ne olsun." Jeongin surat asarak önüne dönerken Hyunjin kolunu kaldırıp gencin omzuna atmış, hala kenetli olan elini sıkıca tutup kendine göre sıska olan bedeni kendine çekmişti.
"Tişörtünü çıkardığına say."
"Yobaz mısın Hyunjin ya yüzerken de çıkarıyoruz tişörtümüzü."
"Onun bir amacı var, bu keyfiydi." Jeongin yüzünü buruştutup cebindeki anahtarı aldı. Eve girdikleri gibi Hyunjin duş alacağını söyleyip yukarı çıkmıştı.
Küçük olan dudak büzerek mutfağa geçip yiyecek başka yemek olmadığından dolaptaki tencereyi çıkararak ısıtmış, kendine bir tabağın yarısına doldurup yemekten çok ekmek yiyerek karnını doyurmuştu. Hyunjin zaten evde olduğu için aç değildi ama o okuldan gelmiş, geldiği gibi sevgilisiyle dışarı çıkmış ve Hyunjin'in sözünü dinleyip adam gibi kahvaltı yapmadığı için de açlıktan gebermişti bu saate kadar. Başka şansı kalmamıştı.
Odaya geçip üzerini değiştirdikten sonra salona inmiş, laptopını açıp ağabeyini görüntülü aramıştı.
"Güzelim, hayırdır sen aramazdın beni?"
"Özel bir anı mı bastım?" Jeongin gülerek ekranda ikisi de yarı çıplak olan büyüklerine bakarlen Seungmin dil çıkardı.
"Çok biliyorsun sen, küçük fare. Gidiyorum ben." Seungmin üzerindeki yorganı itip eşinin kollarının arasından sıyrılarak kadrajdan çıktığında Jeongin kahkaha atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar³
FanfictionChan onu onaylayıp gencin parmağındaki yüzüğü oynattığında Seungmin yumruğunu sıkıp yüzüğü çıkarmasını engelledi. "Dokunma yüzüğüme." "Çıkarmak istiyordun." "Artık istemiyorum." - kaçak damatlar serisinin üçüncü kitabıdır.