günaydınn
Seungmin peşinde dolanan oğluyla beraber sabah evde dört dönerken, yarın Seul'e döneceklerdi ve bugün akşam yemeğinden sonra Hyunjinlerde kalacakları için ev kapatıp çıkacaklardı, Felix gördüğü görüntüyle yere oturup gülmeye başladı.
Seungmin kurutucudan alıp katladığı çamaşırları oda oda gezip herkesin yatağına bırakıyordu ve Sunoo da dilini dışarı çıkarmış şekilde nefes alarak babasının peşinden emekliyordu.
"Ya sen çok tatlısın!" diyerek bebeğin üzerine emeklerken Sunoo çığlık atıp hızlanmış, Seungmin'i boşverip babasının valizlerini topladığı odaya girmişti. Felix bebeğin arkasından emeklerken Sunoo nefes nefese kendini Chan'ın önüne oturup eşyaları düzenlice yerleştirmek için boşalttığı valizlerden birinin içine atmış, bütün gücünü kullanarak valizi kapatmıştı. Chan ona gülerek valizi açtı.
"Ne yapıyorsun böcek? Bana da alıştırdınız böcek demeyi ya." derken Sunoo babasının elini itip valizin içinde kaybolmaya devam edince Chan gülüp kıyafetleri koymaya devam etti.
"Neredeymiş minik Sunoo'muz? Nereye gitmiş?" dedi Felix emekleyerek odaya girerken. Etrafa bakınmış, çocuğu göremeyince yatağın altına eğilmişti. "Lan, buraya gelmedi mi çocuk?"
"Valizde." dedi Chan gülerek. Felix valize bakmış, kahkaha atarak gidip valizi açıp Sunoo'ya çığlık attırmıştı. Felix bebeği oradan alıp yatağa bırakmış, üstüne çıkıp göbüşünü öpe öpe çocuğu mıncıklamaya başlamıştı. Chan bebeğinin kahkahalarına gülümseyerek eşiyle olan valizini kapatmış, oğlunun valizini hazırlamaya başlamıştı.
Seungmin elindeki bebek malzemeleriyle odaya girince gülümseyerek yataktaki sırt çantasına lazım olanları yerleştirmiş, fazla olanları valize koyması için eşine vermişti.
"Jeongin fena heyecanlı." dedi yere oturup oğlunun kıyafetlerini katlarken.
"Ben de annenle tanışırken inanılmaz heyecanlıydım." Chan gülerek konuştuğunda Seungmin göz devirdi. "Hadi oradan, mimik oynatmadın."
"İçimden heyecanlıydım, hem sakin olsan ne kadar gerildiğimi görürdün ama sen benden beterdin." diyip eşinin yanağından makas almış ve elindekileri yerleştirmişti güzelce.
"Üff, oynaşıyorduk ne güzel hemen yaptın altına." diyen arkadaşlarına gülmüşlerdi. "Ben hallederim Felix."
"Bir bezi mi değiştiremeyeceğim? Kahvaltıyı da sen hazırlamışsın zaten." dedikten sonra kenardaki bezi ve ıslak mendili almış çocuğun altını açmıştı. Sunoo poposu silindiği gibi dönüp yorgana tutuna tutuna aşağı kaymış, dizlerinin üstüne oturup ellerini yere şap şap vurarak kaçmaya başlamıştı. Odadan çıkıp giderken üçü arkasından güldü.
"Bu ne lan pipin sokakta?" diyen Minho çocuğu yerden almış, poposuna hafifçe vurmuştu. Bezi olmadığından istediği gibi sevemiyordu bile.
"Minho böceği yakaladıysan getir buraya!" Felix odadan bağırınca Minho oğlanın bacaklarını öpe öpe onu güldürerek odaya girdi.
"Firar etmiş böcek yine."
"Hep ediyor. Bayılıyor çıplak dolaşmaya." dedi Seungmin gülerken.
Chan elindeki birer pijamayı da Sunoo'nun sırt çantasına tıkıştırıp valizleri kaldırdı. Lazım olabilecek her şeyi Sunoo'nun çantasına yerleştirmişlerdi zaten.
"Babası da bayılıyor çıplak dolaşmaya." dedi Seungmin eşinin çıplak göğsüne çat diye vururken.
"Sıcak zaten." demişti Chan savunma olarak. Seungmin başını iki yana sallarken Feix çocuğun bezini bağlamayı bitirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar³
Fiksi PenggemarChan onu onaylayıp gencin parmağındaki yüzüğü oynattığında Seungmin yumruğunu sıkıp yüzüğü çıkarmasını engelledi. "Dokunma yüzüğüme." "Çıkarmak istiyordun." "Artık istemiyorum." - kaçak damatlar serisinin üçüncü kitabıdır.