"Ne zaman sınavın?" Seungmin kucağındaki çocuk ve Jeongin'le beraber kafeye gelmişz Minho ve Felix'le boş kafede sohbet ediyordu.
Hava deli gibi yağmurlu olduğundan kimse uğramıyordu doğru dürüst. Sunoo mıkırdamaya başlayınca Seungmin onu arkadaşlarına poatalamış, kalkıp su ısıtmaya başlamıştı.
"Bir ay var. Kazanamazsam daha şansımı denemeyeceğim."
"Jisung ağabey önceki seneler çok önemsemiyordu ama bu sene ders çalışmana sıcak bakmıyor gibi." Jeongin gülerken Minho onayladı. "Sen nereden biliyorsun?"
"Ara sıra sohbet ederken seni soruyordum, lanet edip ders çalıştığını söylüyor sonra da sınava ve kitaplara sövüyordu." Dördü de gülerken Minho kucağındaki benekle arkasına yaslandı. "Bana öğretmen olmamı istemediğini söyledi geçen gün."
"Başka şehre gitmenden korkuyordur." Felix konultuğunda Minho onayladı. "Burası ilişkimizi yaşamak için daha elverişli bir ortam hem, beni istediği gibi sıkıştırabilşyor senin yerin olduğu için."
"Orası öyle tabii." Tekrar gülüştüklerinde Swungmin biberonu sallayarak yanlarına gelmiş, Minho'nun rline tutuşturmuştu. "Hadi en yaşlı amcası olarak sen uyut bugün onu."
"Oğlum senin kokun olmadan mayışmıyor bu çocuk, cin gibi bakıyor etrafa." derken biberonu ağzına dayamıştı çocuğun. Sunoo sütü içerken etrafa bakınıp duruyordu. "Uyusana oğlum."
"Sen uyutmayı bilmşyorsun, kolunu sallasana biraz."
"Güzel kardeşim, ayağımızda da sallarız uyuyacaksa, dalar gibi oluyor sonra bakıyor biz sen değiliz hop, bir daha ağlıyor." Seungmin omuz silkip önündeki kahveden biryudum daha alacakken Felix çnünden çekti. "Yeter kahve içtiğin."
"Güne yetişemiyorum."
"Başların gününe yetişmene, insanların vücudunun %70 su olur senin kahve. Yalvarırım uyu." Seungmin arkasına yaslanıp dudal büzerken kafenin açılan kapısıyşa hepsi oraya döndü. Changbinler gelmişti.
"Oo beyler, siz uğrar mıydınız?" Felix alayla konuşunca Changbin yanına gelip yanağını öptü.
"Uğruyıruz ya." Jisung sandalye çekip sevgilsiinin kucağındaki bebeği sevmeye başlarken Chan da eşimin yanına oturdu.
"Chan'ın yüzünü gören cennetlik."
"Bize bile pas vermiyor ne diyorsun sen?" Jisung sitemle konuşurken diğerleri gülüştü.
"Yine kahve mi içiyorsun sen?" Chan eşinin önündeki kahveyi işaret ettiğinde Seungmin omuz silkti. "İçirmediler."
"İyi yaptılar. İçme daha fazla yeter içtiğin." Seungmin dudak büzerken Changbin geçen gün şikrette onu görmesinin ardından ilk defa görüşebildiği arkadaşına baktı sırıtarak. "Chan'ın sözlerini korabilen tek şet caziben, yine kullanır içersin sen kahveyi."
Seumgmin hafifçe kızarırken Chan gülmüştü. "Uğraşma."
"Utanınca çok sevilesi oluyor hala."
"Sorarım sana, sen değil midin seneler önce bize laf çakan Chan Bey?" Minho da alayla konuşurken Seungmin yumruğunu kaldırdı. "Dua et kucağında oğlum var yoksa yapıştırmıştım yumruğu."
"Hyunjin de burada olsaydı keşke." Jeongin, konudan çok alakasız bir şekilde konuşunca hepsi ona döndü, Sunoo bile biberonu emmeyi bırakıp ona bakmıştı.
Günlerdir alıştığı sesi duydukça dönüp bakıyordu zaten.
"Bebek ekmeğim haarwtinden ölüyorsan kalk gitsene evine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar³
FanfictionChan onu onaylayıp gencin parmağındaki yüzüğü oynattığında Seungmin yumruğunu sıkıp yüzüğü çıkarmasını engelledi. "Dokunma yüzüğüme." "Çıkarmak istiyordun." "Artık istemiyorum." - kaçak damatlar serisinin üçüncü kitabıdır.