uzuuun bie günaydın bölümü
iyi okumalar~
Jisung ve Felix birbirlerine sarılmış sessizce ağlayan arkadaşlarını izlerken diğerleri karakoldaydılar.
"Buluruz elbet, ağlama ya."
"Beni niye götürmediler?" diyip daha fazla ağlamaya başlayan Seungmin'le Felix oturduğu yerden kalkıp dizleeini kendine çekip hıçkıra hıçkıra ağlayan gence sarıldı.
"Ağlayıp duruyorsun, ağlamasan götürürlerdi." dedi Jisung da. O da dokunsalar ağlayacaktı ama sıkıyordu kendini.
Felix zaten bir tur ağlamıştı.
"Aptal kafam, aptal! Çocuğu nasıl yalnız bırakırım ya? Berbat bir babayım." derken kafasını koltuğun tahtasına vurup duruyordu. Felix araya elini koyup genci başından bastırarak kollarının arasına alıp saçlarını okşamaya başladı. "Sen ağlarsan Chan'a kim destek olacak? Yapma böyle, bu tarz şeyler olabilir."
"İhmal ama bu!" dedi Seungmin. Felix oflayarak onu sakinleştirmeye çalışırken Jisung çalan telefonu açtı.
"Efendim?"
"Seungmin nasıl? Chan inanılmaz sinirli."
"Durmadan ağlıyor."
"Seungmin'i sakinleştirin." Jisung onayladığında Minho iç çekti. "İşlemleri başlattılar, arama ekipleriyle çıkacaklar birazdan."
"Tamamdır, dikkatli olun. Görüşürüz."
"Görüşürüz bebeğim." Minho telefonu cebine atmış, koridorda dört dönen arkadaşıma gidip tam önünde durmuştu.
"Kim kaçırır oğlumu amına koyayım?" dedi Chan sertçe.
"Şşhh, sen sakin değilsen Seungmin sakin değilse kim size destek olacak." diyip kollarını açtı. "İhtiyacın var mı?" Chan başıyla onaylayarak arkadaşına sarıldığında Minho onu sıkıca sardı. Chan başını arkadaşının boynuna gömerken iç çekmiş, gözlerinde biriken yaşları yavaşça serbest bırakmıştı.
Minho onun sırtını sıvazlarken Chan bir süre hareket etmeden beklemiş, daha sonra doğrulup arkadaşından ayrılarak ıslanan yanaklarını silmişti.
Hyunjin koridora elinde suyla girmiş girdiği gibi elindeki suyu büyüğüne uzatmıştı.
"Sağ ol." dedi Chan yavaşça. Suyu içerken Changbin ve Jeongin de içeri girmişti. "Çıkıyoruz."
Chan onaylarken beş genç arabaya yerleşmiş, sürücü koltuğunu Changbin'e bırakmışlardı. Chan ön koltukta elleri dudağında bir şekilde gergince otururken Changbin polis arabalarının aekasındam sürüyordu arabayı.
Jeongin yanında ruhsuzca oturan sevgilisinin beline sarılıp başını göğsüne yaslayarak iç çekti. "Ağlama sakın." diye mırıldandı Hyunjin.
Jeongin başıyla onaylamış, gözlerini kapatmıştı. "Böceğe söylediklerim için çok pişmanım. Onu çok seviyorum ben, lütfen bulalım." demişti. Hyunjin sevgilisinin saçlarını okşayıp başını öptü. "Bulacağız."
Sessizleşen ortamda Hyunjin'in telefonu çalınca hepsi ona dikkat kesilmişti. Hyunjin cebindeki telefonu kulağına götürürken Jeongin de merakla telefona yaklaştı.
"Efendim anne?"
"Haberini aldım, bir şey bulabildiniz mi?" Hyunjin annesinin öğrenmiş olmasına göz devirirken Jeongin başını kaldırıp şaşkınlıkla bakıca omuz silkip onun saçlarını okşadı büyük olan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar³
FanficChan onu onaylayıp gencin parmağındaki yüzüğü oynattığında Seungmin yumruğunu sıkıp yüzüğü çıkarmasını engelledi. "Dokunma yüzüğüme." "Çıkarmak istiyordun." "Artık istemiyorum." - kaçak damatlar serisinin üçüncü kitabıdır.