esugie : changbin istese felix bir çocuk ister miydi?
felix: bilemiyorum, çok ucu açık bir cevabı var bunun.
changbin: diyelim ki istedim.
felix: ikimiz de yoğunuz.
changbin: ama deli gibi istiyorum?
felix: gerçekten mi?
changbin: güzelim, misal veriyoruz. deli gibi çocuk istedim, ne derdin?
felix: zor olurdu ya, çocuk bakmak hiç kolay değil. seungmin sürünüyor yazık yavrum.
changbin: istemezdin yani?
felix: yeğenine ara sıra bakmayı tercih ederdim, bebek bakmak çok büyük sorumluluk istiyor, cesaret edemezdim.
seungmin: changbin istiyor gibi geldi.
chan: şşhh, karışma sen.
felix: changbin istiyor musun gerçekten?
changbin: hayır bebeğim, şu an için değil. belki biraz daha ileride.
felix: öyleyse bu konuyu çok ileride konuşmak üzere kapatıp sonraki soruya geçiyorum.
thekimchi_des : benim mini uwu bebeğim hayatımın çiftisiniz ya... ama neyse, changbinle nasıl çıkmaya başladığınızı, nasıl tanıştığınızı, ilk nerede ve nasıl öpüştüğünüzü çok merak ediyorum. bize anlatır mısın?
jisung: aşk hikayesi zamanı!
felix: içinde kendisi de var ya, cadı.
jisung: ben olmasam sevgili olur muydunuz lan?
felix: sus ya, anlatıyorum öhöm. evet, avustralyadan ilk geldiğimde dil bilmiyordum. evde korece konuştuğumux oluyordu evet ama anadilim ingilizceydi ve okula geldiğimde çok çekingendim. changbin ilk tanıştığım kişi oldu. bizden bir sene büyüktü ama o dönem okul başkanıydı, bu yüzden ilk onunla tanışmam gerekiyordu zaten. çok komik bir ingilizce ve asla ama asla uymadığı kurallarla bir şeyler söyledi hep, çok tatlıydı.
changbin: sonuç olarak beni anladın.
felix: ama sen beni hiç anlamadın.
changbin: bence sen hiç ingilizce konuşmuyorsun. o ne biçim aksan ya?
chan: öznsösnslnd felix hala aksanlı ingilizce konuştuğu için bazen anlamanız zor oluyor.
jeongin: ben bile anlamıyorum bazen ağabey, o kadar baskın aksanı var.
hyunjin: abartma minik kuş, seninle avustralyada yaşamasak kandıracaksın.
felix: izin verin de devam edeyim, iyi göndünüz. hepsi bugünü bekliyormuş.
changbin: devam et bebeğim.
felix: sağ ol sevgilim. neyse, öyle tanıştık işte. neyseki jisung sonraki gün devamsızlık yapmayıp okula geldi fe aramızda çevirmenlik yaptı. aradan zaman geçtikçe daha iyi korece konulmaya başladım ve ben iyi konulana kadar changbinle jşsung hep yanımdaydı.
jisung: hayır changbinden daha çok yardımcı oldum sana, bana niye aşık olmadın? üstelik aynı sınıftaydık!
felix: çünkü o dil bilmemesine rağmen benim için çabaladı, seninle rahatça anlaşıyorduk. ayrıca o üst sınıftı ve benimle ilgilenmesi gerekmiyordu.
jisung: peh, kıçımın üst sınıfı.
felix: lülülülü
jeongin: ilk öpüşmenizde sıra!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar³
FanfictionChan onu onaylayıp gencin parmağındaki yüzüğü oynattığında Seungmin yumruğunu sıkıp yüzüğü çıkarmasını engelledi. "Dokunma yüzüğüme." "Çıkarmak istiyordun." "Artık istemiyorum." - kaçak damatlar serisinin üçüncü kitabıdır.