Twitch

thirty one

"Selam!"

yayıncı ekrana gülümseyip el sallarken arkadan açtığı oyununa da start vermişti. Bıraktığı anketin sonucunda %78 oy aldığından Fall Guys oynarken bir yandan da sohbeti ve katılımcıları pür dikkat seyrediyordu. Link hızla iletiliyordu, herkes bu linkin Xiaoting'e gideceğinden emindi.

"Bu yayını açmak için içimde çok savaşlar verdim desem inanır mısınız?"

gelen yanıtlara baktığında endişeyle kaşları çatılmıştı. Linkler geliyordu. Saçma bir korku içine yayılmışken ellerinin titrediğini fark etmeden linke tıkladı. Haberler Xiaoting ile ilgiliydi. Evinin önüne önce daha önce birlikte görüldüğü arkadaşları geliyordu. Hemen sonrasındaysa Guanlin'in kucağında baygın halde evden çıkarıyorlardı. Hastane adı yoktu, hiçbir bilgi yoktu. Ayağa fırladı. Bu da nesiydi böyle? Ne olmuştu bu çocuğa şimdi? İçini kaplayan vicdan azabının haddi hesabı yoktu. Kendini suçluyordu... Onun yüzünden olduğuna emindi hatta. Yayını kapatıp evden koşarak çıktığında yaptığı ilk şey Carlos'un kendisine mesaj attığı hesabı aramaktı. Açılmasını beklemiyordu. Onu istemeyeceklerdi. Ondan haber almasını istemeyeceklerdi.

"Ne var?"

"Nerde?"

"Ne nerde?"

"Carlos... Xiaoting'i hangi hastaneye götürdünüz?"

"Evinin yakınında bir yere."

"Gelebilir miyim?"

"Gelme desem aramayı kesecek misin?"

"Hayır."

"Neden?"

"Çünkü... kendimi suçlamaktan kendimi geri tutamıyorum."

"Bilmediğin çok şey var, Hao Fei."

"İyi mi peki?"

"İyi, sadece yeterli beslenmediği için bayıldı. Bu sıralar kendini fazla aksatıyor."

"Özür dilerim."

"Evine dön Hao Fei."

"Ben... tamam..."

Ama yalandı. Hao Fei tüm gece boyunca hastane hastane gezip Xiaoting'i aramıştı. Ta ki bulana dek.