"Kapıyı sen açsana Wei. Yemeği bir kontrol edip geliyorum."
Mutfaktan seslendiğinde Hao Fei'nin sesinde bile heyecan vardı. Wei kapıyı açıp kocaman gülümsedi.
"Merhaba ben Fei değilim. Hoş geldiniz."
Dörtlü içeri geçerken Wei yerine mıhlandı. Şok içinde bakarken gözleri içeri son giren kızda takılı kalmıştı. Derin bir nefes alıp arkadan yaklaşan ikizine tutundu.
"Jia Wei olmalısın. Çok memnun olduk!"
Xiaoting söyledi. İçeri geçip oturduklarında herkes sanki ilk gelişleri değilmiş kadar rahattı. Guanlin sevgilisine yaslanmış Hao Fei ile sohbet ederken Xiaoting ikizlerin pek bilmediği arkadaşı ile karşısındaki genci tanıştırıyordu.
"Bu Shou. Benim çocukluk arkadaşım."
Bu sırada Jia Wei'nin masum ve hayran bakışları Xiaoting ve Hao Fei için tanıdıktı. Gülerek birbirlerine bakarlarken ikizi bambaşka bir alemdeydi. Tatlı sohbetler, yemek telaşı ve nihayet gelen akşam vakti... hepsi bir aradaydı. Dalıp giden genç, etrafı duygulu bakışlarla izliyordu. Bu kişi Xiaoting'den başkası değildi. Uzun zamandır bulunduğu yerde ses yoktu. Akşam yemeklerini tek yemeye alışkındı. Yayın açardı, tüm gücünü mutlu görünmek için harcardı. Şimdi... mutlu görünmek için kendini zorlamasına gerek yoktu. Mutluydu, mutlu hissediyordu. Yıkılmadan yaşamak için çabaladığı hayatta şimdi gerçekten hissedebildiği duygular vardı. Düşüncelerini bir kağıt gibi kesen şey, Hao Fei'nin elleriydi. Kucağına bıraktığı ellerini yavaşça kavramış yüzüne doğru bakabilmek için aşağıya doğru eğilmişti.
"İyi misin kaplan?"
"Hmm... sadece dalmışım. İyiyim."
Kocaman gülümseyip gözlerine bakabilmek için kafasını kaldırdığında beklemediği anda Hao Fei'nin gülümsemesini gördüğünde nefesini tuttu. Neydi şimdi bu? Yutkunup gözlerini kırpıştırdı. Tebessüm ederken kendisini izleyen tek kişi diğer yayıncı değildi. Guanlin sırıtarak Carlos'u dürttüğünde Jia Wei de onlara dönmüştü. Herkes beklenmedik bu etkileşimden memnun duruyordu.
"Biz bahçeye çıkıyoruz ve siz de yayınınıza koşuyorsunuz. Sonra ben..."
Kaşlarını oynatarak ilerideki siyah poşetleri işaret etti.
"Bize keyifli işler ayarlıyorum."
Herkes bu fikre tamam olmuştu. Hatta Xiaoting herkesten daha fazla tamamdı. Keyifle içmeyeli kaç sene olmuştu? İki? Üç?
"Hadi hadi hadi!"
İkisi ayaklanıp bilgisayarların başına ilerlerken birbirlerinin saçlarını düzeltmişlerdi. Bu sırada Xiaoting elinde olmayan tuhaf karın ağrılarına sürüklenirken kulaklığını takmış Hao Fei'nin hemen yanına oturmuştu. Yayını açmadan önce son bir kez suyunu içip arkasına yaslandı.
"Selamlar herkese! Reddox in the house. Veeee- bugüüün- yanımdaaaa-"
"TA DAAA!"
Xiaoting yandan çıkıverdiğinde kahkaha atmışlardı. Fazla tatlı bir sahne olmuştu. Zaten diğeri bu tatlı hallerine alışamamış gibiydi gencin. Ellerini koyacak yer bulamazken saçlarını hafifçe karıştırıp kameraya döndü. Xiaoting tüm neşesiyle konuştu.
"Kaplanınız da burada."
ikisi her zamanki formlarında oyunlarla ilgili muhabbetlerini ederken bazen kameranın açık olduğunu ve karşıdakilerin onları pür dikkat izlediklerini unutuyorlardı. Hao Fei, diğerinin saçlarını karıştırırken Xiaoting omzuna şakayla karışık vurmuş kaşlarını yavaşça kaldırıp indirmişti. Böyle anlaşabilmişlerdi. Jia Wei'nin bilgisayarından oyuna katılırken ikisi de oldukça rahattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twitch
Romance"Benim hakkımda konuşmasını biliyorsa, beni yenebilmeyi de bilmeli." "Beni geçeceğine gerçekten inanıyor mu?" Birbirinden ölesiye nefret eden iki twitch yayıncısı ve zorla ayarlanan bir düello... Bu güçlü nefretin beraberinde getireceği hissi herke...