Hastane ortamlarından nefret ederdi. Beyaz ve dezenfektan kokulu... Kaşları çatılmışken koridorları elinden geldiğince hızlı geçti. Akrabası olup olmadığını sorduklarında kardeşi olduğunu söylemişti. Böylece oda numarasını alabilmişti. Durdu. Onu durduran şey ileride koltuğa oturmuş üzgünce konuşan ikiliydi.
"İyi olur mu?"
"Neden söylemedin ona?"
"Kime?"
"Hao Fei'ye."
"Ne demem gerekiyordu? Gerçekleri söyleyemezdim ya."
"Ama... kendinin suçluluk payı olduğunu bilmesi gerekiyor."
"Bu depresyon. Hao Fei olmasa da biz Xiaoting'in bu sona yavaşça yaklaştığını biliyorduk."
"Yaraları taze."
"Ölmek istediğine inanmak istemiyorum Ge."
"Gerekli her şeyi yapacağız tamam mı?"
"Hm... Onu bu acılardan kurtaralım."
"Kahve alıp gelelim hadi."
"Tamam, ceketimi alıp geliyorum."
köşeden dinledi. Gerçek şimdi beyninde şekillenirken yere çökmüştü. Xiaoting intihar etmeye kalkmıştı. Ölmek istemişti ve bu tamamen onun suçuydu... Derin nefesler alarak aklına gelen görüntüleri silmeyi denedi. Bu ilk değildi. Hao Fei ilk defa birinin ölümüne neden olmuyordu. Bunun suçluluk duygusundan kaçıp kendisini odasına kilitlediği dönemlerde oyun oynayarak ve bunu paylaşarak geliştirdiği kaçış yöntemini bambaşka bir zorbalığa neden olarak bitiren Xiaoting'in ölebilecek oluşu ve bu ölümü arzulama nedeninin bizzat kendisi olması... bunu çok daha tetiklemişti. Kapının önündeki genç adamlar dışarı çıkarken Xiaoting'in odasına girdi. Dudakları rengini kaybetmişti. Solgun teni, soğuktu. Serum yavaş yavaş damlıyordu. Yanındaki tabureyi çekip yavaşça yatakta uzanan gencin elini tuttu.
"Üzgünüm... Ben gerçekten sonunu düşünmedim. Tek bildiğim elimden aldığın kaçış yolunu senden almaktı. Bana bununla kaçtığını söylediğinde ben... senin de benim kadar acı içinde olduğunu tahmin edemedim. Acını küçümsedim, senden tek nefes alabildiğin yeri aldım. Sonra her şeyin üzerine yıkılmasına izin verdim. Tıpkı zamanında senin bana yaptığın gibi. Ama ben... Senin pes edeceğine inanmadım. Gözüm sadece intikamı görüyordu Xiaoting. Özür dilerim ben... Gerçekten... Lütfen uyan ve... uhm... geri dön. Seni gerçekten destekleyeceğim. Sana musallat olmayacağım. Hayatından... sonsuza dek çıkacağım."
yavaşça kalkıp gidecekken elini sıkıca tutan parmaklara döndü. Xiaoting uyanıyordu.
"Hao Fei... özür- dilerim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twitch
Romance"Benim hakkımda konuşmasını biliyorsa, beni yenebilmeyi de bilmeli." "Beni geçeceğine gerçekten inanıyor mu?" Birbirinden ölesiye nefret eden iki twitch yayıncısı ve zorla ayarlanan bir düello... Bu güçlü nefretin beraberinde getireceği hissi herke...