Israrla çalan kapı ve pastasının son dokunuşlarını yapan Xiaoting... sabırlarını sınayan ısrar Zhan'ın mıydı? Bu kadar mı heyecanlıydı görüşecekleri için? Koşuşturarak tüm neşesiyle kapıyı açarken konuşmuştu. Tabii biraz yapma söylenme sayılabilirdi bu konuşma.
"Zhan, zili kıracak kadar çok mu..."
"Zhan'ı mı bekliyordun?"
"Hao Fei? Burada ne işin var?"
İçeri davetsizce girdiğinde Xiaoting onu dışarı atmaya hazırlanmıştı. İçinden diyeceklerini de hesaplarken karşısındaki adam bir anda gözlerinin içine bakmış, tüm zamanı durdurmuştu. Yutkunup ona doğru yaklaştı. Neden bu kadar çökmüş duruyordu? Bir sorun vardı, kesinlikle bir sorun vardı. Koluna tutunup yüzüne doğru eğildi.
"Bir sorun var."
"Nereden anladın?"
"Yüzünden belli aptal."
"Xiaoting... Ben uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum... Tek yapabildiğim Zhan ve seni düşünmek. Emin olmak istiyorum."
"Ne saçmalıyorsun?"
Geri çekilirken hala bu konuda takılı kalmış olması korkunçtu. İçeri geçip pastasını dolaba koydu. Sakindi. Sadece Zhan'a sürprizini güzelce yaptığından emin olmak istiyordu. Diğeri sandalyeye oturmuşken ikisinin de sakin kalmak için kendini zorladığı belliydi.
"Bana söyle."
"Ne istiyorsun Hao Fei?! Ne istiyorsun ha!"
"Zhan'ı mı seviyorsun?"
"Sen tam bir gerizekalısın."
"CEVAP VER BANA."
"HAYIR! HAYIR DEDİM YÜZLERCE KEZ. ARAMIZDA BİR ŞEY YOK!"
derin nefesler alıyorlardı. Hao Fei sakinleşirken Xiaoting gittikçe öfkeden köpürüyordu. Onu unutmak için attığı her adımda karşısına çıkıyordu. O kadar dolmuştu ki... Sormak istiyordu. Nedenini bilmek istiyordu.
"Beni... Yalvarırım rahat bırak artık. Benden ne istiyorsun? Sana cevap verdim, sana tüm hayatımı bile verdim. İlgimi verdim, alakamı verdim. Neşeli dakikalarımı bile verdim sana ben. Hao Fei artık ben çok yoruldum. Bırak beni, bırak. Bırak! BIRAK!"
Diğeri defalarca kez bırak deyince, Hao Fei iyice tutunmak istemişti. Küçük bir çocuğa yapmaması gereken bir şeyi söylediğinde o şeyi daha çok yapmaya başlaması gibiydi bu. Xiaoting bırak dedikçe daha sıkı tutunmak... buydu. Hao Fei'nin istediği. Tutunmak. Ayağa kalkıp Xiaoting'e sarılırken diğeri mümkünmüş gibi daha çok sinirleniyordu. Karşısındakini tüm gücüyle iterken istemsizce dökülmeye başlayan yaşlarını umursayacak halde değildi. Açık kapıdan içeri giren Zhan, köşeden ikisine bakmıştı.
"Ne yapmamı istiyorsun benden? Ne yapayım? Tüm hayatımı sana göre mi ayarlayayım? Sadece senin için mi yaşayayım? Gülmek ne demek unutayım mı sonra? Bu mu istediğin?"
"Ting..."
"Fei. Beni anlıyor musun?"
"Ting ben..."
"Salak saçma hareketlerinden çok yoruldum. Çocuk gibi davranmandan... sorumluluk almamandan. Sürekli kendine ilgi istemenden. Hayatında yerim bile yok. Senin için sadece yakın arkadaşım. O zaman neyi zorluyorsun? Bırak ben de yaşayayım. Bırak mutlu olayım, başkasını seveyim. Sen yapınca normal olan neden ben yapınca büyük bir olay yaratıyor? Sen sevdiğin kızla olabiliyorsun ama ben bir adamı sevmek isteyemiyorum. Bir adam yakınıma geldi mi deliriyorsun. Ben neden aynısını yapmıyorum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twitch
Romance"Benim hakkımda konuşmasını biliyorsa, beni yenebilmeyi de bilmeli." "Beni geçeceğine gerçekten inanıyor mu?" Birbirinden ölesiye nefret eden iki twitch yayıncısı ve zorla ayarlanan bir düello... Bu güçlü nefretin beraberinde getireceği hissi herke...